03 Mart 2012, Cumartesi
Kâinatta Allah’ın Esmâ-i Hüsnâsı, güzel isimlerinin yanında yedi kudsî sıfatının da tecellî ettiğine şahit oluyoruz. Sübutî sıfatları dediğimiz bu sıfatlar şunlardır: İlim, İrade, Hayat, Sem’ (işitme), Basar (görme), Kudret ve Kelâm (konuşma).
Yeryüzündeki varlıkların görüntüsü, tesadüfi olmayıp bir ilim tahtında yapıldıklarını gösterir. Allah’ın ilim sıfatı her şeyi bilerek yaptığının göstergesidir. Muntazam yapılış, san’atlı oluş, daimî yenileniş, birbirine benzeyiş, adeta bir kalıptan çıkış, Cenâb-ı Hakk’ın ilim sıfatını gösterir. Yapılanların benzerinin olmaması Allah’ın ilminin genişliğini, büyüklüğünü ispatlar. İlminin her şeyi içine almasını bildirir.
O san’atlı varlıkların hadlerinden tecavüz etmemeleri, sınırı, çizgiyi aşmamaları ise “irade” sıfatını gösterir. İsraf yoktur. Adeta manevî kalıplar içinde kalışlarının ispatıdır. Çeşitli seçenekler içinde belli bir kalıba oturmak... İradenin en güzel göstergesi.
Varlıkların canlı olmaları, Yaradanın hayat vermesi ile mümkündür. Var oluşları, canlı oluşları; o canı verene işaret olduğu gibi, büyük bir hayat sahibinden de haber verir. Olmayan bir şey, başkasına verilemez. Can veya hayat, insan ve hayvanlarda ruh olarak karşımıza çıkar.
Kudret ise, meselâ kâinatın sonsuzluğunu ve sapan taşı gibi dönen yıldızlar ile gezegenleri, bizlere hatırlatır. Görünen bu devasa cisimleri donanma lambaları gibi yakıp söndürmemek ve de dolandırmak, güç ve kudretinin göstergesidir. Uğradığı yerlerde veya göründüğü mekânlarda Allah’ın Kudretini âleme ilân ederler.
Kelâm sıfatı ile kalplerimize ilham, peygamberlere vahiy gönderir. Allah, kâinat kitabını yaratmakla birlikte semavî kitap ve suhuflar da göndermiştir. Kur’ân-ı Kerim’le çağlara hitap eder, konuşur. Suhuflarla asırlara ışık tutar.
Görmek; hem kendi gözüyle görmek, hem de yarattığı varlıkların gözleri ile kâinatı temaşa etmek. Tâ ki asıl görülmesi gerekenlere talip olalım. Âdem babamızın memleketi ve Allah’ın doğrudan kudretini konuşturduğu ahiret âlemlerine, cennete istek duyalım. Ne göz görmüş ve ne de görebileceği ikramları tadalım. Örneklere bakıp asıllarına talip olalım. Çakan şimşek gözümüzü kamaştırmasın. Öbür âlemde, daha güzelleri inananları bekliyor. Yeter ki dünyanın üç yüzünden fani olanına değil, Allah’ın Esma-ı Hüsnasını ve ahireti hatırlatan yüzlerine bakalım. Çünkü bu yüzler ehl-i şuura, düşünen insana bakar. Onlara hitap eder. Bizlere dünyanın ticaret yeri ve bir imtihan alanı olduğu gerçeğini haykırır.
İşitmek kâinattaki varlıkların zikrini, tesbihatını duymak. İlâhî musıkîyi ve koroyu dinlemek. O halkaya dahil olmak. Güm güm diyen musıkîsini, sesini işitmek. Kuş sesinin, su sesinin duyulması. Böcek yakarışının anlam kazanması. Salkım söğüt ve kavak ağaçları gibi ağaçların sallanarak ahenkle İlâhî musıkîye ayak uydurmaları. Gökgürültüsünün müjde olması. Kalp atışlarının yanında, güneşin ve yıldızların sesini de işitmek. Gündüz kaybolduklarında da duymak. Okyanus ve denizlerin dalgalarla kıyıyı döverek cûş-u huruşlarını, kabarcıklarını zevkle dinlemek ve de seyretmek. Yeryüzü kitabını iyi okumak. Bahardaki çiçekten harflere, yapraklardan satırlara, kokulu ve süslü meyve sayfalarına göz gezdirmek. Bir ağacın yazıldığı, meyvelerin kalbine yerleştirildiği çekirdeklere göz atmak. Tadmak. Tefekkür etmek. İnsan olduğumuzun şuuruna vakıf olmak... Bütün bunlar ne güzel.
Demek ki, kâinatta her şeyi görür, işitir ve bilir bir el işliyor. Her şey san’atlı yapılıyor. Hava unsuru kullanılıyor. Esir tabakası tablacılık görevi yapıyor. Sadece dışımız değil içimiz de san’atla ve intizamla yapılıyor. Evet! Bizlerde ve kâinatta ince ayar dediğimiz; ince, nazik ve dakik bir ilim hükmediyor. Eğer faraza Hakim-i Mutlak (mutlak hüküm sahibi), Kadir-i Mutlak (mutlak güç sahibi) ve de Âlim-i Mutlak (mutlak ilim sahibi) olmazsa intizamımız bozulur.
Sonra her şey birbiriyle irtibatlı. Bir şey diğeri olmadan olmuyor. Zerre de Şems de aynı imzayı taşıyor. Ehadiyet dediğimiz en küçük şeydeki birlik tecellisi ile Vahdaniyet dediğimiz en büyük şeydeki tecelli, imza ve mühür Tek, Ehad ve Vahid olan Allah’ı gösteriyor. O’na işaret ediyor.
Okunma Sayısı: 4721
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.