Şehit, Allah için ölümsüzleşen, Cenab-ı Hak yolunda, vatanı için savaşırken ölen, ebedileşen kişi. Şehitler cennetin en yüksek mertebelerine kavuşurlar. Şehitlik Peygamber makamından sonraki en yüksek makamdır.
Hadislerde, şehide aile ve akrabasından 70 kişiye şefaat etme hakkı verildiğinden bahsedilir. Şehit, dünya hayatını Hak yolunda feda ettiği için berzahta; dünya hayatına benzer, kedersiz ve zahmetsiz bir hayat sürer. Kendilerini ölmüş bilmezler. Bunun için, şehit, makamını görünce; tekrar tekrar dünyaya dönüp şehit olmak ister. Şehide şahit de denir. Şehitler gerçeğin şahitleri olarak can verirler. Can verirken melekler onların cennetlik olduklarını müjdeleyip Yüce Allah’ın onlara hazırladıkları makamlara şahitlik ettikleri için şehide şahit denilmiştir. Yurt savunmalarında ‘ölürsem şehit, kalırsam gazi’ sözlerinin büyük etkisi vardır.
Şehitler yıkanmazlar. Cenaze namazları kılınıp elbiseleri ile defnedilirler. Üzerlerindeki elbisesi şehitlik alametidir. Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de şehitlere ölü demememizi emreder. Bakara suresi, 154. ayetinde: ’Allah yolunda katledilenlere ‘ölü’ demeyin. Doğrusu onlar diridirler, lakin siz farkına varmazsınız. Yine Ali İmran suresi, 169 ve 171. Ayetlerinde ise: ‘Allah yolunda katledilenleri ölü sanma. Onlar Rablerinin katında hayat sahibidirler ve Onun nimetleriyle rızıklanırlar. Onlar, Allah’ın kereminden bağışladığı nimetlerle sevinç içindedirler. Arkada kalan ve henüz kendilerine katılmamış olan kardeşlerinin ahiretteki hallerini görüp sevinirler ve bilirler ki, onlar üzerine hiçbir korku olmayacak ve onlar hiçbir üzüntüye uğramayacaklardır. O şehitler, Allah’tan kendilerine erişen büyük bir nimetle, pek ziyade bir mükafatla ve mü’minlerin mükafatını Allah’ın zayi etmediğini görünce sevinirler.’
Maddi cihad da ölenlere şehit denir. Sünneti yaşatırken, yaşarken ölenlere de, manevi cihad sebebi ile şehit denir. Çünki, sünnet: Allah Resülunun olaylar karşısında duruş ve sunuşudur. Bunun için hadiste, ’Fesadı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük etse, sarılsa, 100 şehidin ecrini, sevabını kazanır.’ (Müsnedül Firdevs, 4/198) denilmiştir. Yıne: ’Ey Müminler! Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.’ (Muvatta, Kader, 3)
Sünneti Seniyye edebtir. Sünneti Seniyyeyi diriltenler, yaşatanlar Peygamberimizin (asm) halifeleridirler. Varisleridirler. Cenab-ı Hak kutsal kitabımız Kur’an’da: ’Ey iman edenler! Sizi hayat veren şeylere çağırdıklarında Allah ve Resülümün çağrısına uyun.’ (Enfal-24) buyurmuştur. Abdestle şehitlik arasında dahi ilişki vardır. Nitekim Peygamberimiz(S.A.V.):’Kim abdeste devam ederse, şehit olarak vefat eder.’ Buyurmuştur. Devamlı abdestli gezmenin önemine vurgu yapmıştır. Ne mutlu o insanlara ki, sünneti seniyyeye uymada hisseleri fazla ola.