Fitne-fesat ortamındaki vazifelerimizi biliyor, ifâ ediyor veya edebiliyor muyuz?
Malûm, “Herbir mü’min i’lâ-yı kelimetullah ile mükelleftir.”1 Yani, Allah’ın adını, tevhîdi, imân esaslarını, İslâm dinini duyurmak için mücadele etmek, ilim, kalem ve kelâm ile cihad-ı mânevî yapmaktır. Kısaca hak ve hakikati neşretmek...
İnkârcıların, fitne ve fesatların tahribatlarına engel olmakya çalışmak, Allah Teâlâ’nın bir emridir: “İnananlardan özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlarıyla Allah yolunda cihat edenler birbirine eşit değildir. Allah, mal ve canlarıyla cihat edenleri, mertebe yönüyle oturanlardan üstün kılmıştır…”2 Ve keza, “fitne-fesat, desise, tuzak, nifak”ı da gücü nisbetinde engellemek, insanları onlardan sakındırmak hem “emr-i bil-ma’rûf, nehy-i an’il-münker”3, hem “dosdoğru şahitlik etmek”4 tir!
Hem “delil ve akıbete bakarak mihenge”5 vurup değerlendirmek de…
Nifak nedir ve nifakçılara nasıl yaklaşmalı? Nifakın mânâsı mümin ve Müslüman görünüp kalben Allah’ı, sâir iman esaslarını kabullenmemek, inanmamaktır. Mümin için kullanıldığında araları açan ve fitne-fesat çıkaran. Nifak, “şefkati izâle eder (giderir). Şefkatin zevali ise ifsadata (fesada, bozguna) sebep olur. İfsaddan fitne çıkar. Fitneden hıyanet doğar. Hıyanet dahi zafiyeti muciptir (zayıflığı getirir). Zafiyet de himaye edecek bir zahire, bir arkaya iltica etmeye icbar eder (zayıflık hem önünü hem arkaya sığınmaya mecbur eder).”6
Peygamberimiz (asm), fitne ile nifak çıkarana karşı şu tedbiri gösterir: “Açıktan günah işleyenleri anlatmaktan niçin çekiniyorsun; insanlar onları ne zaman tanıyacak? Onun vasıflarını anlatın ki, insanlar onlardan sakınsınlar.”7
Bediüzzaman ise şu yorumu yapar: “Hile ve fitne, perde altında kaldıkça tesir eder. Zâhire (açığa) çıkmakla iflâs eder, kuvveti söner. Perde öyle yırtılmış ki, senin yalan, hile, fitnen hezeyana (saçmalamaya, abuk-sabukluğa), maskaralığa inkılâp edip akim (sonuçsuz, başarısız) kalıyor.”8 Demek nifak, ifsat, desise, tuzakçılara karşı vazife; müfsidleri duyurmaktır!
Unutmuyoruz ki, Kur’ân; hayasızlık, münker, fenâlık ve sınırı aşmayı yasak eder!
Dipnotlar:
1-Divan-ı Harb-i Örfî, Enst./intr., s. 64.; 2-Nisâ Suresi, 95.; 3-Lokman Suresi 17. Vd.; hem “dosdoğru şahitlik etmek”4-Nisâ Suresi 135.; 5-Münazarat, s. 49.; 6-İşâratü’l-İ’câz, Enst./intr, s. 104.;7-Cami-ü s-Sağir, c. 1. Hadis No: 62.; 8-Hutuvat-ı Sitte, s. 102.