"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yaşlanmak başlanmaktır

15 Ağustos 2019, Perşembe
Toplumun yaşlanmaya olan bakışını değerlendiren Prof. Dr. Kemal Sayar, “Yaşantıya, tecrübeye, bilgiye ve bilgeliğe hürmet, kadim medeniyetlerin geleneğidir. O yüzden bu topraklarda yaşlanmak ‘başlanmak’tır” diyor.

Her canlının belirli bir zamanda hayat süresi vardır. Bu zaman zarfında çocukluk, gençlik ve yaşlılık gibi süreçlerden geçer. Ve yaş aldıkça nihayet olarak ihtiyarlık zamanına ulaşır. 

Bediüzzaman’ın dediği gibi “Eğer ölmezsen, ihtiyar olacaksın.” Yaşayan her canlının kaçamayacağı bir gerçektir yaşlılık. Ve aynı zamanda, yaşadığımız ömrün yansımasıdır.

Ölümü hatırlattığı için sevilmiyor

Yaşlıya bakışın modern Batıda ölümün müstekreh bir olgu olarak karşılanmasından doğduğunu söyleyen Prof. Dr. Kemal Sayar,“Yavaşla! 

Bu Dünyadan Bir Defa Geçeceksin” kitabında, şöyle diyor: “Bir ayağı çukurda olan yaşlı kişi, ölümü hatırlattığı için hayattan kovulmak isteniyor. Ölüm çağdaş Batılının sürekli bastırdığı, inkâr ettiği, ona karşı savaştığı, kabullenilemez bir durum. Foucault’yen bir dille konuşacak olursak, nasıl akıl hastalarının maruz bırakıldığı ‘büyük kapatma’ toplumun sahte standartlarına uyum sağlamış ‘normaller’i korumak amacına matufsa, yaşlıların huzur evlerinde temerküz edilmeleri de ölümün her türlü tezahür ve hatırlatıcısını sosyal hayattan tehcir etmek amacını taşıyor. Ölümün yokluk anlamına geldiği agnostik bir iklimde bu anlaşılabilir bir savunma gibi görünüyor. Oysa ‘hayatın akıp ölüme katışmaktan başka bir gayesinin olmadığı’ bir kültürde ölüm, yokluk ve nihaî son anlamına gelmiyor ve bu yüzden yaşlılık ikrah edilecek bir durum olarak görülmüyor. Yaşlılık Erik Erikson’un dile getirdiği gibi hayatın bütünlüğünün kavrandığı bir durak ve insan oradan, biriktirdiği bilgelikle hayatı seyredebilir. Doğu veya İslâm kültürlerinde yaşlılığın bilgelikle bir tutulması, ‘ak sakallı ihtiyar’ların her zaman bir hürmet nesnesi olması, önemli hakikatlerin onların dilinden aktarılması, bu kültürlerde yaşa verilen değeri gösteriyor. Bu kültürler yaşamışlığın kıymetine inanıyor, hayatın sokaklarında yorulmuş bir kişinin henüz yolun başında olan bir başka insana anlatabilecekleri olduğunu varsayıyor.”

Yaşlılık kaçınılmaz sonu hatırlatıyor

Yaşlılığın hikmetinden bahseden Sayar, şöyle devam ediyor: “Yaşlılık ve onun tezahürleri modern tıbbın uzun süredir ilgisini çekiyor. İnsanların tabiî fizyolojilerinin bir hastalık sayılıp tedavi edilmeye çalışıldığı bir zamanda yaşıyoruz. Yaşlılık da tedavi edilmesi gereken bir durum olarak sunuluyor bir süredir. Yaşlanmakla birlikte bedenimizde meydana gelen değişimleri hissedemeyecek isek hayatın geçip gitmekte olduğunu ve kaçınılmaz sonun yaklaştığının nasıl farkına varacağız? Yaşadıklarımızdan nasıl öğreneceğiz? Hayatın kırılganlığını en önce kendi bedenlerimizin kırılganlığından okuyamayacak isek, yaşamak bize ne katacak? İşte modern tecrübe insanın yaşadıkları ile iç yaşantısı arasına bir duvar örüyor, yaşadıklarımızın iç dünyamıza bir derinlik, bir bilgelik olarak yansımasını önlüyor.”

Yaşlılara hürmet, kadim medeniyetlerin geleneği

“Ölüm korkusu bir hayalet gibi yaşlı insanın yolunu kesiyor ve onları hayata bu ileri yaşlarında coşkuyla katılmaktan alıkoyuyor. Ölümü durdurma sapkınlığı, modern tıbbın kisvesine bürünerek büyük bir endüstriye dönüşüyor. Doğunun tecrübesi ise çok farklı, ilerleyen yaşın ölüme dair farkındalığı çoğalttığı, ölümün hayata tutulan bir deniz feneri olduğu, hayat ve ölümün birbirine katılmaktan özge bir dileğinin bulunmadığı coğrafyalarda, yaşlılık hep selamlanmıştır. Yaşlıların eli bu yüzden öpülür ve bayram günleri en yaşlının evi bu yüzden ilk emirde ziyaret edilir. Yaşantıya, tecrübeye, bilgiye ve bilgeliğe hürmet, kadim medeniyetlerin geleneğidir. O yüzden bu topraklarda yaşlanmak ‘başlanmak’tır.”

HABER: Kübra Örnek

Etiketler: yaşlılık, ihtiyarlık
Okunma Sayısı: 4651
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı