‘benım olmayan deveyle gıtmem!’ |
Âmir, Ebû Bekir’in yolculuk için seçtiği develeri emanet ettiği bedeviyi getirmişti. Bedevi henüz Müslüman olmamıştı, fakat sırlarını gizleyeceğine güvenilebilirdi. Bu adam onları Yesrib’e sadece gerçek bir çöl adamının bilebileceği yollardan götürecekti. Bedevi onları iki dağ arasındaki vadide, yanında Ebu Bekir’in iki devesi ve kendi için aldığı bir deve ile birlikte bekliyordu. Mağaradan çıktılar ve düzlüğe indiler. Esma bir çanta dolusu yiyecek getirmiş, fakat ip getirmeyi unutmuştu. Bu yüzden kuşağını çıkardı, ikiye yırttı ve birini babasının semerine çantayı bağlamakta kullandı, diğerini de kendine ayırdı. Peygamber Efendimiz (asm) Esma’ya “Ona cennette iki kuşak var!” buyurdular. Bu olaydan sonra ona “Zatün-nıtakayn” (iki kuşaklı, iki kuşak sahibi) adı verildi. Hz. Ebu Bekir (r.a.), Peygamber Efendimiz'e (asm) develerin en iyisine binmesi için verdiğinde, O “Ben benim olmayan deveyle gitmem!” dedi. Hz. Ebu Bekir “Fakat o senin, ey Allah’ın Resulü!” deyince “Hayır!” dedi. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) “Onun için kaç para ödedin?” diye sordu. Ebu Bekir ödediği paranın miktarını söyledi. Peygamber Efendimiz (asm) “Deveyi o fiyattan alıyorum” dedi. Peygamber Efendimiz (asm) daha önce birçok kez ondan hediye kabul ettiği halde, bu özel bir durum olduğu için Hz. Ebu Bekir (ra) hediye etmekte ısrar etmedi. Bu durum Resul-i Ekrem’in hicretiydi. Allah rızası için yurdundan bütün bağlarını koparmasıydı. Bu sebeple hicret, yani yaptığı fedakârlık, sadece kendinin olmalı ve başkalarıyla paylaşılmamalıydı. Bu olayın bir parçası olduğu için binek de kendinin olmalıydı. Hicret ettiği sırada aldığı devenin adı Kasva’ idi ve o günden sonra en sevdiği devesi olarak kaldı. Kureyşli müşriklerin aramaları üç gün sürdü. Kılavuz Abdullah, dördüncü günün (Pazar) sabahı develeri mağaraya getirdi. Devenin birine Resûl-i Ekrem (asm) ile Hz. Ebû Bekir (ra) diğerine ise kılavuz Abdullah ile Ebû Bekir’in kölesi Âmir b. Füheyre bindiler. Değişik yollar takip edilerek Mekke’den Kızıl Deniz’e ulaştılar. Sahil yolu kuzey batıya gidiyordu. Birkaç gün bu yolu takip ettiler. İlk akşamlarından birinde, çölde su ararken Rebiülevvel ay’ının hilâlini gördüler. Peygamberimiz (asm) yeni Ay’ı görünce “Ey iyilik ve rehberlik hilâli, imanım seni Yaratana’dır!” buyurdu.
AHMET ÖZDEMİR |
08.09.2010 |