İMAN TOHUMU |
Zeynep, sabah kalktığında çok halsizdi. Gribin bütün belirtilerini gösteriyordu. Ama hasta olsa da orucunu aksatmıyordu, aksatamıyordu… Annesi dinlenmesini söyledi. Çok ateşi olduğu için; alnına ıslak mendil koymuşlardı. Camiye gidemeyeceği için çok üzülüyordu. Onun üzüldüğünü gören dedesi, Kur’ân okumasını evde yapmaya karar vermişti. Uyuduğu için vakit çok hızlı geçmişti. Uyandığında iftar programları başlamıştı… Sunan kişi çok güzel bir hikâye anlatmıştı: “Bir ailenin tek çocuğu varmış. Onun her istediğini alır, her dediğini dinlerlermiş. Aile, çocuklarına oruç zor gelir diye tutmasını istememişler, namaz sıkıcı gelir diye kılması gerektiğini anlatmamışlar. Kendilerince el bebek, gül bebek yetiştirmişler. Çocuklarının kalbindeki iman tohumunu kurutmuşlar. Çocuk büyümüş, genç delikanlı olmuş. Ama kuruyan tohumu çürüdüğü için, Allah’a inanmayan birisi olmuş. Aile ise böyle bir evlâttan hiç memnun olur mu? Bir gün; ‘Evlâdım, neden böyle oldun?’ demişler. Çocuk pişkin bir şekilde; ‘Ben sizin eserinizim, beni siz böyle yetiştirdiniz. Benim böyle olmamın tek sorumlusu sizsiniz’ diyerek, kapıyı çarpıp kaçmış o günden sonra kimse ondan haber alamamış.” Zeynep, oruç tuttuğu için şükretmiş. Ailesi; “Sen hastasın, bugün tutma” demedikleri için daha çok mutlu olmuş. Programın devamında; “Bizi izleyen çocuklar, aileniz ilkokulunuzdur. Oruçlarınızı ve namazlarınızı geçirmemeye çalışınız. Sizler bizim ağaçlarımızsınız. Hepiniz çam ağacı gibi dimdik olun. Kavak ağacı gibi rüzgârla savrulup, kırılmayınız…” Bugün ailenin önemini, en önemlisi imanlı ailenin önemini anlamıştı. Her aile çocuğunu çok sever, onun zor büyümesini istemez. Ama dininin gerektirdiklerini çok zorlansa da yapması gerektiğini öğrendi. Duâsını ederken; “Allah’ım dünyadaki bütün çocuklara çam ağacı gibi sağlam olabilmeleri için iyi ve imanlı aileler nasib eyle. Herkesin ailesi benim ailem gibi olsun ve bütün dünya çam ağaçları ile kaplansın. Rüzgâra karşı yıkılmasınlar ve dimdik kalabilsinler… (Âmin)” dedi.
MERVE İRİYARI |
24.08.2010 |