HER YAŞAYAN ÖLÜR |
Medine dönüşü Ebvâ Köyü’nde Hz. Âmine hastalandı. Sevgili yavrusu Efendimiz’i (asm) yetim olarak dünyaya getirmişti. Bütün bu acılara katlanmıştı. Hastalığı şiddetlenmeye başladı. Ayakta duracak, kendisini taşıyacak gücü kalmamıştı. Aniden yere yığılıverdi. Hz. Âmine ter dökerken, sevgili oğlu da gözyaşları döküyordu. Bir ara Peygamber Efendimiz kendini toparlayıp “Nasılsın anneciğim?” diye sorabildi. Anne, sevgili oğlunun üzülmemesi için: “İyiyim canım oğlum, bir şeyim yok!” diyebildi. Bir ara “su” dedi. Peygamber Efendimiz hemen suyu aziz annesine yetiştirdi. Annesi sevgili yavrusunun nur yüzüne doya doya baktı. Sonra dudaklarından şu sözler döküldü: “Ey çekilen dehşetli ölüm okundan Allah’ın lütuf ve yardımı ile 100 deve karşılığında kurtulan Zatın yavrusu! Allah, seni mübarek ve devamlı kılsın! Eğer rüyada gördüklerim doğru çıkarsa, sen Celal ve bol İkram sahibi olan Allah tarafından Âdemoğullarına helâl ve haramı bildirmek üzere, Peygamber gönderileceksin! Sen ceddin İbrahim’in teslimiyet ve dinini tamamlamak için gönderileceksin! Allah, seni milletlerle birlikte devam edip gelen putlardan, putperestlikten de, esirgeyecek, alıkoyacaktır. “Her yaşayan ölür. Her yeni eskir, her fâni yok olup gider. Evet, ben de öleceğim, fakat ismim ebedî yâd edilecektir. Buna gam yemem. Çünkü temiz bir evlât doğurmuş, namımı ebedî kılacak hayırlı bir halef bırakıyorum...” Bu sözlerden sonra Hz. Amine’nin gözleri yana kaydı. Ruhunu Âlemlerin Rabbine teslim etti.
AHMET ÖZDEMİR |
24.08.2010 |