Ya Rahman! |
Ya Rahman! Sen ki; ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve rahmet irade buyuransın. Sevdiğini, sevmediğini ayırt etmeyerek bütün mahlûkatını ve tabii bizleri de sayısız nimetlere gark edensin ve bizim hayatlarımız için lüzumlu olan bütün rızıkları veren Rezzak’sın. Ya Rahman, şefkat ve merhametinin eserleriyle bütün kâinatı dolduran; Cennet bir cilvesi, ebedî saadet bir parıltısı, dünyadaki bütün rızık ve nimetler birer damlası olan rahmaniyetin Sahibi, mü’min kâfir ayırd etmeksizin bu dünyada herkese nimetler veren, yalnız Sen’sin. “Şu dünya gidişâtına bakılsa görülüyor ki, en âciz, en zayıftan tut, ta en kavîye kadar her canlıya lâyık bir rızık veriliyor. En zayıf, en âcize en iyi rızık veriliyor. Her dertliye ummadığı yerden derman yetiştiriliyor. Öyle ulvî bir keremle ziyafetler, ikramlar olunuyor ki, nihayetsiz bir kerem eli, içinde işlediğini bedaheten gösteriyor.” Sen, bütün yaratılmışlara karşı Rahman’sın, merhametlisin, biz de bundan örnek alarak diğer insanlara ve diğer yaratılmışlara karşı merhametli davranmaya çalışıyoruz. ‘Rahm’ (akrabalık) kelimesinin Sen’in Rahman isminden geldiğini bildiren bir kudsî hadis-i şerifte şöyle buyuruyorsun: “Kim akraba haklarını yerine getirirse, Ben de o kimseye iyilik ve lütufta bulunurum. Bunu yapmayana da iyilik ve lütufta bulunmam.” Biz de, buna ve sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm) söylediği şu tavsiyeye uyuyor ve akrabalarımıza iyi muamelede bulunuyoruz: “Kim rızkının bol ve ömrünün uzun olmasını arzu ederse, akrabalarına iyi muamelede bulunsun.” Nefislerimizin lezzet aldığı cismanî gıdaların ve bedensel lezzetlerin tamamı Sen’in Rahmaniyet hakikatinin cilvesidir. Nefislerimiz, beden diliyle bu gıdaları ve lezzetleri tadarak şükür görevini unutmamakla, nankör olmamakla ve her bir tadışta şükretmesi gerektiğini hatırlamakla mükellef olur.
M. FAHRİ UTKAN |
13.08.2010 |