‘ÇEŞİTLİ DİLLERİN TERCÜMESİ’ |
”Kur’ân; âyât-ı tekviniyeyi okuyan mütenevvî dillerinin tercüman-ı ebedîsidir.” (Sözler, 2004, s. 589)
Âyât-ı tekviniye; Yüce Rabbimizin kâinata koymuş olduğu kanunlardır. Biz bu kanunlara adetullah, sünnetullah, fıtrî şeriat veya kevnî şeriat da diyoruz. Yüce Allah’ın kâinata koyduğu yaratılış kanunlarını okuyan, îzâh eden ve bize bildiren de Kur’ân’dır. Bu âyetleri çeşitli lisânlarla tercüme ederek Yüce Yaratıcımız Allah (cc) bize bildirmekte ve Efendimiz Hz. Muhammed de (asm) bu kâinatın fıtrî kanunlarını ve gizli hazînelerini Kur’ân’dan okuyarak hem yaşamış hem de bizlere okumuş ve tercüme etmiştir. Öyleyse bütün ilimleri fen ve felsefe de dâhil, okumak ve anlamak için Kur’ân’a müracaat etmeliyiz. Kur’ân’ı anlamak ve bu ilimleri fehmetmek bizim için zor olabilir. Bu durumda da Efendimiz’e (asm) ittibâ etmeli ve onun her asırda veresesi (vârisi) hükmünde olan âlimlere ve müceddidlere uymalıyız ki Kur’ân’ın mütenevvi (çeşitli) ilimlerinden ve kâinatı okuyan tercümesinden mahrum kalmayalım.
BÂKÎ ÇİMİÇ |
13.08.2010 |