‘İnsan hüsrandadır’ |
‘‘Duygularımı en ince detaylarıyla anlatmak istiyorum. O kadar acı ve hüsranla dolu ki kalbim… Bir türlü kaleme alıp da yazamıyorum.’’1 İnsanlık hüsran ve acı içinde kıvranıyor. Hüsrandan kurtulmak istiyor, başının üstünde ise şifası, çaresi var; ama göremiyor. Gördüğü vakit almaya mecali kalmamış oluyor. Şimdi, insanın hüsranda olduğunu Kur’ân’daki Asr Sûresi’nden takip edelim: “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla “1- Asra andolsun; “2- Gerçekten insan, ziyan içindedir. “3- Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler başka.’’ Fazla söze gerek yok. Bu âyetlerin tefsirlerini incelediğimizde: Allah, asra yemin ederek insanın kesin hüsranda olduğunu bize duyuruyor. Hüsran, Kur’ân’da, “kâr”ın zıttıdır. Ticarette bu kelime bir işte zarar etmeyi veya iş hayatında sürekli kaybetmeyi ifade eder... İnsan bütün işlerinde zarar etmiş ve sermayesini de kaybetmişse, bu kelime iflâs hâli için de kullanılır. Kur’ân-ı Kerim “hüsran”ı, “felah” kelimesinin zıttı olarak da kullanmıştır. Felah: Kurtuluş, refah, iç huzur. İslâm’ın felâh anlayışı, sadece dünyevî refahı kâfî görmüyor. Yani piyasaya göre çok para kazanarak, servet sahibi olduğunda, felâha erişmiş kurtulmuş olunmuyor. Dünyanın bütün servetine sahip olsa da kişi, gerçek felâha kavuşmuş olamaz. Hüsran düşüncesi de sadece dünyevî başarısızlığı değil, aynı zamanda ahiretteki düştüğü perişaniyeti de kapsar. Kur’ân’a göre gerçek felâh ahiret felâhıdır. Gerçek hüsran da oradaki hüsrandır. Bu dünyada insanın felâh dediği basitçe ‘yırttık’ demesiyle yırtmış olmuyor. Servet, zenginlik, felâh değildir. Tersine, o serveti elde etme ve harcama sonucu bu dünyada bile hüsran olabilir. Hem de bunca servete rağmen... İnsanın bu dünyada hüsran (fakirlik, parasızlık) zannettiği de aslında hüsran değildir. O durumu, yani dünyevî sıkıntı felâha bir vesiledir. Bu gerçek, Kur’ân’ın pek çok yerinde vurgulanmaktadır. Kur’ân buyuruyor ki, “İnsan büyük hüsrandadır.” Asr Sûresindeki ‘husr’ kelimesi hüsrandır. Hüsran, perişanlık anlamı taşır. Dünya ve ahiret hayatının hüsran olmasıdır. Allah, zaman üzerine yemin ediyor. Hem geçmiş zamandaki Karun, Firavun gibi zengin olmalarına rağmen hüsrana uğrayan, perişan olanların olduğunu tarih kaydetmiştir. Geçmiş zaman, helâk olan kavimlerle doludur. Servet ve krallığın büyük imkânları, onları kurtaramadığı ortadadır. Zamanın insan hayatındaki önemini belirtmek için zamanı şahit tutuyor. Tarihe bakın, geçmişte hüsrana uğrayanların şahidi zamandır. Hâlihazır zamanda gördüklerimize de biz şahit oluyoruz. Zengin, ama buhranlarda… Çare olarak intiharı seçiyor. Servetiyle felâha kavuşmuş olsaydı intihar eder miydi hiç? “Dünyanın 47. zengin adamı olan Alman milyarder trenin önüne atlayıp canına kıydı.”2 Dünyada 8 milyar civarındaki insandan mal-mülk servet büyüklüğü açısından 47. sırada… Ama görülüyor ki yırtamamış!..
Dipnotlar: 1- http://www.forumacil.com 2- http://www.haber7.com/haber/
İSMAİL ÖZDEMİR |
12.08.2010 |