20 Nisan 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

ADI YENİ ASYA İLE ÖZDEŞLEŞEN SANATÇI 81 YAŞINDA VEFAT ETTİ

Cumartesi gecesi rahatsızlanarak kaldırıldığı 29 Mayıs Hastanesinde önceki gece Hakkın rahmetine kavuşan karikatür ustası Vehip Sinan, dün kalabalık bir cemaatin iştirakiyle Fatih Camiinde öğleyin kılınan cenaze namazının ardından Topkapı Mezarlığında dualarla toprağa verildi. 81 yaşında vefat eden Sinan, İttihad ve Yeni Asya başta olmak üzere çok sayıda gazete ve dergide çizmiş; özellikle 70'lı yıllarda Yeni Asya'ya çıkan siyasî karikatürleri çok ses getirmişti.

UZUN YILLAR YENİ ASYA’DA ÇİZMİŞTİ

Vehip Sinan Hakk’a yürüdü

HAYATINI karikatüre ve çizgi sanatına adayan ve bu sanatını inançlı çizgisinden asla taviz vermeden sürdüren, günlük karikatürler ve bant çizgi romanlarıyla Cumhuriyet tarihimizin 60 yılına damgasını vuran, ünlü karikatürist Vehip Sinan vefat etti. Vehip Sinan, gazetemizde 70’li yıllarda oldukça ses getiren siyasi karikatürler çizmişti.

Sinan, uzun ve bereketli ömrü boyunca özellikle “Topuz” karakteriyle çocukların gönlünde taht kurdu. 1950’li yıllardan itibaren günlük siyasî karikatürleri ve çizgi romanlarıyla çizgi sanatına büyük katkı sağlayan Sinan, kalabalıklardan uzakta mütevazı bir hayatı tercih etmiş olmasına rağmen ismi en çok tanınan ve duyulan isimlerden biri oldu.

İlk çizimleri Ceylan Yayınları’ndan çıkan Ceylan Dergisi'nde 1955’te yayınlanan Vehip Sinan, 1967 yılına kadar bir çok yayında çalışmalarına devam etti. 1967’de gelindiğinde, yayın hayatına başlayan İttihad Gazetesi'nde çizmeye başladı. Hemen ardından Şubat 1970’te yayınlanmaya başlayan gazetemiz Yeni Asya’da, 1977’ye kadar her gün siyasî karikatürler çizmeye devam etti.

Vehip Sinan’ın gerçek anlamda tanınması da bu yıllara rastlar. Yine Yeni Asya’da Topuz ve Bay İlerici ile Adil Bey başlıklı bant çizgi romanlara imza attı. Sonraki yıllarda Bizim Anadolu, Son Havadis, Tercüman, Türkiye, Zaman Gazeteleri'nde ve Yol, Köprü, Çaylak, Boğaziçi, Yeni Düşünce dergilerinde çeşitli karikatür ve çizgi roman çalışmaları yaptı.

CAN KARDEŞ’E ÇİZMEYE BAŞLIYOR

1981 yılında yayına giren Yeni Asya bünyesinde çocuk dergiciliğinin temel taşı olan Can Kardeş'te çizmeye başlayan Vehip Sinan, aynı dönemde çıkan Türkiye Çocuk dergisinde de çizgilerini konuşturdu. Ünlü çizgi kahramanıTopuz’un çok sayıda macerasını ve dergilerin arka kapakları için de Dalgacı Dündar adlı tek sayfalık çalışmalar hazırladı. Ayrıca Can Kardeş’te Topuz benzeri Cin Ali, Mıstık ve Keloğlan dışında siyasî konularıyla Bay İlerici ile Adil Bey bantlarıyla mizahî temalı Transistor Seyfi, Ali Baba ve Gül Mahmut’a imza attı.

1980’li yıllarda o zaman ismi Yeni Asya Yayınları olan yayınevimiz bünyesinde üç adet Topuz cildi yayınlandı. Yine Yeni Asya Yayınları logosuyla 1980’lerin ortasında okuyucu ile buluşan Mıstık çizgi roman serisi ve Nisan 1989 tarihinde Adil Bey adlı bant albümleri ile birkaç tane karikatür albümü vardır. Yine aynı yıl içinde Beberuhi ve Ali ile Veli çalışmaları yayınlandı. Temiz çizgi stili ve yuvarlak hatlı figürleriyle kendine has bir tekniğe sahipti. Bilhassa çocuk dergilerine çizdiği Mıstık ve Topuz’da şiddet ve argo hiç yer almadı. Fantastik temalar, serüvenlerle yoğrularak rahat anlatımı olan kendi yazdığı senaryolarla biçimlendi.

Karikatürlerinden dolayı beş defa soruşturma geçiren Sinan, bunların hiçbirinden ceza almadı. Bir süre deneme yazarlığı da yapan Vehip Sinan, gazetemizde Velhasıl köşesini yazdı ve yine çeşitli gazetelerde ara ara bazı makaleler kaleme aldı.

MİLLİ VE MANEVİ

DEĞERLERDEN TAVİZ VERMEDİ

Pek çok ödüle lâyık görülen Vehip Sinan, 1984 yılında verilen Boğaziçi Başarı Ödülleri’nde “yılın sanatçısı” seçildi. 2008 yılında Bosna Dayanışma Grubu tarafından verilen Necdet Konak Gümüş Çizgi Ödülü”nü aldı. 2009 yılında da ESKADER tarafından Topuz serisinden dolayı “Yılın Çizgi Romanı” ödülüne lâyık görüldü. Meslek hayatı boyunca bütün işlerini evinde yaptı. Yaklaşık yarım asır, çizgileriyle gündeme mizah penceresinden baktı, pek çok çizer onun çizgilerine özenerek çizerliğe başladı. Hayatı boyunca, millî ve manevî değerlerden hiç taviz vermedi.

Uzun bir zamandır şeker hastalığı tedavisi gören Sinan, geçen Cumartesi gecesi rahatsızlanarak 29 Mayıs Hastanesine kaldırıldı. Yoğun bakıma alınan Vehip Sinan (81), Pazar gecesi 23.00 sularında vefat etti. Ünlü karikatüristin cenazesi, dün Fatih Camiinde öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı Şehitliği Kozlu Mezarlığında defnedildi

27 Şubat 2010 Cumartesi günü, kültür ve sanata ciddi katkı sağlamış ilim ve sanat insanlarını hatırlama amacı taşıyan “yaşayanlara saygı” programında Vehip Sinan konuşulmuştu. İBB Kültür AŞ tarafından düzenlenen program “Sevimli Çizgilerin Sevecen Babası Vehip Sinan” başlığıyla Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilmişti.

VEHİP SİNAN KİMDİR?

1929 yılında İstanbul-Şehremini’de doğdu. Baba tarafından kökeni Suriye’ye dayanıyor, anne tarafı ise İstanbullu. Babası uzun yıllar istihkâm subayı olarak orduda görev yaptı, binbaşı rütbesiyle emekli oldu. Beş kardeşin ortancasıydı. Kendisinden büyük bir ağabeyi, bir ablası, iki de kendisinden küçük kız kardeşi var. İlkokulu 45. İlkokul’da (bugünkü adıyla Aksaray Mahmudiye İlköğretim Okulu) okudu. Sonra sırayla Yenikapı Ortaokulu’nu ve Pertevniyal Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık bölümüne kaydını yaptırdı. Buraya iki yıl devam etti, sonra bıraktı. Askerliğini yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne kaydoldu. Babasının vefatı, ağabeyinin de askere gitmesi üzerine ailenin geçim yükü üzerine kaldığı için bu bölümü de yarıda bırakmak zorunda kaldı. Genç denecek yaşta ağabeyinin de vefat etmesiyle uzun yıllar annesine ve kız kardeşlerine kendisi baktı. Bu sebepten dolayı hiç evlenemedi. Eli kalem tutmaya başladığı günden itibaren çizmeye başladı. İlk yıllarda kendisi de bir ressam olan ağabeyinden, sonraki yıllarda ise Walt Disney ve Cemal Nadir’den etkilendi. İlk çizimleri Ceylan Yayınları’ndan çıkan Ceylan dergisinde 1955’te yayınlandı. Burada çeşitli vinyetler ve Nasreddin Hoca başlıklı bir bant çizdi. Aynı yayınevinin Küçük Afacan ve Armağan dergilerinde çeşitli resim ve illüstrasyonlar çizdi. Bir süre Teksas ve Tommiks çizgi romanlarının kaligrafisini yaptıktan sonra çizgi roman kahramanı olan Topuz’u ilk olarak burada çizmeye başladı. Bu maceracı küçük çocuğun ilk serüvenleri Küçük Afacan’da basıldı. Minik bir bebeğin maceralarının işlendiği Tombik de yine bu dergide yer aldı. Daha sonra Yeni İstanbul Gazetesi'nde o dönem çok sevilen Cin Ali tiplemesine imza attı. 10 Ekim 1965 tarihinden itibaren Babıali’de Sabah Gazetesi'nde performans sergilemeye başlayan Sinan, burada da bant çizgi romanlar çizdi. 1977 senesinde yayına başlayan Tercüman Çocuk adına aynı yıl ve ertesi yıl içinde Mıstık ve Topuz başlıklı iki ünlü çizgi roman kahramanının maceralarını hazırladı.

1980'li yılların başlarında Yeni Asya bünyesinde çalışmaya başlayan Vehip Sinan, ağırlıklı olarak Can Kardeş'te çizdi. Günlük karikatürleri yayınlandı. 1984 Nisanı’ndan başlayarak Türkiye Çocuk sayfalarından Binbir Gece Masalları başlığında bir çizgi roman daha yayınlatmaya başladı. Yine bu dergi için aralarında Küçük Kahraman, konuşan ve düşünen bir köpeğin başından geçenlerin anlatıldığı Meraklı Doli, Ali Kardeş gibi yeni başlıklar çizdi. 1990’lar boyunca da Türkiye Çocuk için çalışmalarını sürdüren Sinan, en şöhretli başlığı Topuz tiplemesine çok benzeyen Harun, tek macerayla Öğrenci Mahmut ile Kuçu ve Dilaver adlı tek sayfalık iki çizgi romana daha imza attı. Derginin 2000 yılında büyük boy yayınlanmaya başlamasıyla beraber hazırladığı Çılgın İntikamcı adlı bir macera usta çizerin burada çizdiği son başlık oldu. 1990’ların başından itibaren Gül Çocuk Dergisi'nde Gül Mahmut başlığındaki çizimleri ve 1995’ten sonra da bir süreliğine çıkan Yeni Şafak Gazetesi’nin ilavesi Şafak Çocuk dergisinde Topuz’un yeni maceraları yayınladı. Bir ara müzik enstrümanlarına da ilgi duydu. Kaval, ağız armonikası ve mandolin çalmayı öğrendi.

Vehip Sinan 2000'li yılların başlarında bir müddet Yeni Asya'da tekrar günlük karikatürler çizdi.

VEHİP SİNAN DUALARLA UĞURLANDI

Pazar gecesi İstanbul’da vefat eden gazetemizin eski karikatüristlerinden Vehip Sinan, Fatih Camiinde dün öğle namazı sonrası kılınan cenaze namazının ardından ebedî âleme uğurlandı.Vehip Sinan’ın cenaze namazına eski Kültür Bakanı İsmail Kahraman olmak üzere çok sayıda seveni katıldı. Uzun yıllar Yeni Asya ve Can Kardeş dergisinde karikatürler çizen Vehip Sinan’ın cenaze namazına gazetemiz yazarları ve meslektaşları da katılarak son görevlerini ifa ettiler. Sabah gazetesi karikatüristi Salih Memecan ve gazetemiz çizeri İbrahim Özdabak da Sinan’ın tabutunu bir müddet taşıdı. Memecan, cenazede gazetecilere yaptığı açıklamada “Ben kendisini tanıyamadım, ama onun çocukları ne kadar çok sevdiğinin farkındayım. Başarısının altında da bu çocuk sevgisi yattığını düşünüyorum” dedi. Topkapı’daki eski Kozlu Mezarlığına defnedilen Sinan’ın cenazesine gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular, Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, Kültür AŞ Genel Müdürü Nevzat Bayhan, Niyazi Birinci, ESKADER Başkanı Mehmet Nuri Yardım ve eski çalışma arkadaşları da katıldı.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

20.04.2010


 

“İYİ OLUR, GELMELİDİR” DİYEMEM

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Türkiye'nin başkanlık sistemine geçip geçmeyeceğinin, ne zaman geçeceğinin kararını Meclisin vereceğini belirterek, ''Bu konuda 'İyi olur, gelmelidir' diye bir beyanımı beklemeyin'' dedi.

BAŞBAKANIN ŞAHSî GÖRÜŞÜDÜR

Başkanlık sisteminin teorik olarak uzun süredir tartışıldığını belirten Şahin, “Sayın Başbakanın görüşü, şahsî bir değerlendirmesidir diye düşünüyorum. Bunları ileriki aylarda veya yıllarda değerlendiririz” şeklinde konuştu.

Başkanlık kararı Meclis’in

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Türkiye’nin başkanlık sistemine geçip geçmeyeceğinin, ne zaman geçeceğinin kararını TBMM’nin vereceğini belirterek, ‘’Bu konuda ‘iyi olur, gelmelidir’ diye bir beyanımı beklemeyin’’ dedi.

Şahin, gazetecilerin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Başkanlık sistemine ilişkin açıklamalarını hatırlatılması üzerine, bu sistemin teorik olarak uzun süredir Türkiye’de tartışıldığını, Erdoğan’ın da bu açıklamalara katıldığını söyledi. TBMM Başkanı Şahin, ‘’Türkiye böyle bir sisteme geçer mi ne zaman geçer, bütün bunların kararını TBMM verecektir. Sayın Başbakan’ın görüşü, şahsi bir değerlendirmesidir diye düşünüyorum. Bunları ileri aylarda veya yıllarda değerlendiririz. Benim bu konuda ‘iyi olur, gelmelidir’ diye bir beyanımı beklemeyin’’ diye konuştu.

Aynı yöndeki bir başka soruyu cevaplarken Şahin, tartışmalara saygıyla yaklaştığını ifade etti. Şahin, ‘’Olumlu veya olumsuz yönlerini değerlendirmiş değilim. Türkiye’ye ne getirir, ne götürür, başka ülkelerdeki örneklerinin mahsuru var mı faydalı yanları nedir, olumsuz yanları nedir, bütün bunları değerlendirmek gerekir. Bunların sonucunda bir karar vermek daha isabetli olur diye düşünüyorum’’ dedi.

“BAŞBAKAN’IN ÖNERDİĞİ DİKTATÖRLÜK

SİSTEMİ”

Muhalefet, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sistemine ilişkin sözlerine sert tepki gösterdi. CHP Genel Saymanı ve Parti Sözcüsü Mustafa Özyürek, gazetecilerin, ‘’Anayasa değişikliği ile bunun hazırlığı mı yapılıyor?’’ şeklindeki sorusuna şu karşılığı verdi:‘’Bu konuyu çok konuştuk. Üç maddeye kesinlikle karşıyız. Bu üç maddenin kabul edilmesi demek, Anayasa Mahkemesi ile HSYK’yı siyasetin emrine vermektir. Oradan da yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmak isteniyor. O nedenle biz buna karşıyız. Bütün atamalarda, bir süre sonra başkanlığa dönüşeceği düşünülen Cumhurbaşkanının yetkilerinin artırılması gösteriyor ki Başbakan, başkanlıkla ilgili adımları şimdiden atmayı planlıyor.’’Özyürek, Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarında sistematik bir çalışmasının olmadığını ama çok kafa yorduğunu söylediğini ifade ederek, ‘’Türkiye diktatörlüğe gider, Türkiye başkanlık sistemini kaldırmaz’’ dedi.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

20.04.2010


 

Kuzu: Türkiye sistemi tartışmalı

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, başkanlık sisteminin yararlı bir model olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin bunu tartışması gerektiğini savundu.

Başkanlık sisteminin Türkiye’ye uygun bir model olduğunu ifade eden Kuzu, ‘’Bugün yaşanan tartışmaları kökünden çözecek bir modeldir. Yasama organını güçlendiren bir modeldir. Parlamento ağırlıklı bir modeldir. Ondan dolayı ismi aslında başkanlık sistemi değil, kongre hükümeti demek lazım’’ dedi.Kuzu, kuvvetler ayrılığının en belirgin olduğu sistemin başkanlık sistemi olduğunu vurguladı. Başkanlık sisteminin uygulanabilmesi için eyalet sisteminin şart olmadığını belirten Kuzu, ‘’Üniter yapıda da federal yapıda da sistemin olabileceğini kaydetti. O tamamen Türkiye’de bu modeli kötü göstermek isteyenlerin bulduğu uydurma bir gerekçedir. milli birlik ve bütünlük bakımından fevkalade önemli bir sistemdir’’ diye konuştu.

20.04.2010


 

3 ilçeye 20 saat su yok

Esenyurt, Avcılar ve Beylikdüzü’nde 21-22 Nisan tarihlerinde bazı semtlere 20 saat süreyle su verilemeyecek.

İSKİ’den yapılan açıklamada, Esenyurt Kıraç’ta bulunan depo girişinde vana değişimi ve onarım çalışması yapılacağı bildirildi. Çalışma kapsamında yarın 09.00 ile Perşembe günü 05.00 saatleri arasında Esenyurt’ta Kıraç, Akçaburgaz ile Atatürk, Örnek, Talatpaşa ve Mehter Çeşme mahalleleri, Avcılar’da Merkez, Cihangir, Ambarlı ve Denizköşkler mahalleleri, Beylizdüzü’nde ilçe merkeziyle Yakuplu, Kavaklı ve Gürpınar mahalleleri su alamayacak.

20.04.2010


 

Mustafa Tuncel ifade verdi

Adana Büyükşehir Belediye Meclisi Başkan Vekili Mustafa Tuncel, belediyedeki yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla ilgili Emniyet Müdürlüğü’nde ifade verdi.

Mustafa Tuncel, Büyükşehir Belediye Meclisi toplantılarında ve basın yoluyla yaptığı belediyedeki yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla ilgili olarak ifade vermek üzere emniyet müdürlüğüne davet edildi.Emniyet müdürlüğüne gelen Tuncel, Asayiş Şube Müdürü Ahmet Aydemir ile görüştü. Yaklaşık yarım saat süren görüşme sırasında ifadesini verdiği öğrenilen Tuncel, daha sonra emniyet müdürlüğünden ayrıldı. Yetkililer, Tuncel’in ifadesine yeniden başvurulabileceğini bildirdi.

20.04.2010


 

Gazze, Guantanamo gibi

Fılıstınlı Yazarlar Birliği Dış İlişkiler Temsilcisi gazeteci Eyman Halit, Konya Anadolu İnsanı Yardım Derneği (AYDER) Merkezi’nde, düzenlediği basın toplantısında, Filistin’deki son gelişmeleri anlattı.

Kuşatma altındaki Gazze’nin sınırlarına Mısır tarafından çelik duvarlar örüldüğünü, insani yardımların engellendiğini ifade eden Halit, Gazze’nin tarihinin en kötü günlerini yaşadığını, Gazze’de 1,5 milyona yakın insan bulunduğunu, günlük 700 araçlık insani yardıma ihtiyacı olduğunu ifade eden Halit, Gazze halkının, İHH öncülüğünde düzenlenen “Rotamız Filistin yükümüz insani yardım’’ kampanyası kapsamında Gazze’ye deniz yoluyla gelecek olan yardımları dört gözle beklediğini vurgulayarak, ‘’Gazze’liler gelecek olan yardım gemisini ‘Nuh’un Gemisi’ olarak adlandırıyor. Çünkü bu gemi ulaştığında, Gazze’ye hayat verecek. Şu anda Gazze, içinde kadın ve çocukların da bulunduğu Guantanamo gibi’’ diye konuştu.

20.04.2010


 

Niye ambargo altındayız?

KKTC’nin yeni seçilen Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “KKTC devleti ve halkı ne atom bombası yapma, ne diğer ülkeleri tedirgin etme çabası içerisindedir. Dolayısıyla KKTC'nin ambargo altında olmasını anlamakta zorlanıyorum” dedi.

Niye ambargo altındayız?

SEÇİMLERDE oyların yüzde 50.38’ini alarak, KKTC’nin 3. cumhurbaşkanı seçilen Derviş Eroğlu, “Kıbrıs Türk halkı tüm barışçı çabalara rağmen izolasyon ve ambargo altındadır. KKTC'nin neden ambargo altında olduğunu anlamakta zorlanıyoruz” dedi.

Başbakan ve Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) cumhurbaşkanı adayı Eroğlu, oyların yüzde 50.38’ini alarak, gayri resmi seçim sonuçlara göre KKTC’nin 3. cumhurbaşkanı seçildi. Seçimlerde Eroğlu’nu, Demokrat Parti (DP), Milliyetçi Adalet Partisi (MAP), Halk İçin Siyaset Partisi (HİS) destekledi. Eroğlu, seçim sonuçlarının netleşmesinin ardından parti genel merkezinde yaptığı açıklamada, KKTC halkının kendisine yakışır bir demokrasi örneği verdiğini ifade ederek, halka bu açıdan ayriyeten teşekkür etti. “Kıbrıs Türk halkı tüm barışçı çabalara rağmen izolasyon ve ambargo altındadır. Bu nedenle halkımız ve bizler Kıbrıs meselesini artık bir neticeye bağlanmasından yanayız” diyen Eroğlu, KKTC’nin neden ambargo altında olduğunu anlamakta zorlandıklarını belirtti. Eroğlu, “KKTC devleti ve halkı ne atom bombası yapma gayreti içerisindedir ne diğer ülkeleri tedirgin etme çabası içerisindedir. Dolayısıyla böyle bir durum yokken KKTC’nin ambargo altında olmasını anlamakta zorlanıyorum bu noktada AB başta olmak üzere bütün devletlerden anlayış beklemekte olduğumu da ifade etmek istiyorum” diye konuştu. Görevi resmen devraldıktan sonra ilk işinin “Anavatan Türkiye ile istişare etmek, bir araya gelmek, durum değerlendirmesi yapmak, kendi müzakere heyetimi kurmak ve çalışmalara başlamak” olduğunu belirten Eroğlu, Kıbrıs Rum Yönetimi ile müzakerelerin süreceğini söyledi.

HÜKÜMET AZINLIĞA DÜŞTÜ

KKTC Başbakanı ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Derviş Eroğlu’nun KKTC Cumhurbaşkanlığına seçilmesi, gözleri Cumhuriyet Meclisi’nde 25 milletvekili olan UBP hükümetine çevirdi. Eroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilmesiyle UBP hükümetinin 50 sandalyeli Cumhuriyet Meclisi’ndeki sandalye sayısı 25’den 24’e indi ve hükümet azınlığa düştü. Bu durumda yeni hükümet arayışları gündeme gelecek ve KKTC’de bir yıl aradan sonra muhtemelen yeniden koalisyon hükümeti kurulacak. Eroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilmesi ile UBP yeni bir genel başkan da seçecek.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

20.04.2010


 

AB Komisyonu, Eroğlu'na destek verecek

AB Komisyonu, KKTC’de Başbakan ve Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) adayı Derviş Eroğlu’nun zaferiyle sonuçlanan cumhurbaşkanı seçiminin ardından yaptığı açıklamada, Kıbrıs’taki kapsamlı çözüm müzakerelerin de Eroğlu’nu desteklemeye hazır olduğunu bildirdi.

AB Komisyonu’nun genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan Füle’nin sözcüsü Angela Filote, “AB Komisyonu, Kıbrıs sorununa, adada yaşayan herkesin çıkarına olacak bir çözümün erkenden bulunmasına bütünüyle bağlıdır” dedi. Kıbrıs’ta “iki bölgeli, iki toplumlu federasyona dayalı kapsamlı çözüm müzakerelerinde iyi ilerleme sağlandığını” belirten Filote, “AB Komisyonu yakın gelecekte kapsamlı çözüme ulaşma çabalarında (Rum lider) Dimitris Hristofyas ile birlikte Derviş Eroğlu’nu desteklemeyi sürdürecektir” ifadesini kullandı.

20.04.2010


 

Kıbrıs Rum kesimi sonucu beğenmedi

KIBRIS Rum kesimi, KKTC’de bugün yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan Derviş Eroğlu’nun seçim zaferinin “olumsuz” bir gelişme olduğunu bildirdi.

Rum kesimi hükümet sözcüsü Stefanos Stefanu, Eroğlu’nun açıklamaları ve görüşlerini gözönüne aldığında, seçilmesinin olumsuz bir gelişme olduğunu söyledi. Stefanu, “Burada önemli olan bu gelişmenin esaslarını ele almak, çözüme erişmek için taktiklerimizin ne olacağı ve sorunların üstesinden nasıl geleceğimizdir” dedi.

Yunan basını ise, KKTC’deki Cumhurbaşkanı seçimini, Başbakan ve Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) adayı Derviş Eroğlu’nun kazanmasının, ‘’Ada’daki müzakereler için olumsuz gelişme olduğu’’ yorumunda bulundu.

20.04.2010


 

Davutoğlu: Müzakerelerin arkasındayız

DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, KKTC’de cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının Kıbrıs Türk halkının büyük başarısı olduğunu söyledi.

Davutoğlu, “Başarılı seçimlerden dolayı Kıbrıs Türk halkını tebrik ediyorum. Saygı duyulması gereken bir sonuç” dedi. Eroğlu’nu arayarak tebrik ettiğini söyleyen Davutoğlu, “Sayın Eroğlu, uluslararası kamuoyuna KKTC halkının barış isteğini yansıtacaktır. Müzarekeleri desteklemeye devam edeceğiz. Lider kim olursa olsun müzarekelerin arkasında olacağız.” diye konuştu.

20.04.2010


 

Gül: KKTC'ye desteğe devam edeceğiz

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, “Kıbrıs’ta devam eden BM müzakerelerinin adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmasının, Türkiye’nin ve KKTC’nin her zaman en samimi, müşterek arzu ve hedefi olduğunu” belirterek, “Bu hedefe ulaşılması yönünde Kıbrıs Türk halkının göstermiş olduğu azim ve iradeyi dün olduğu gibi bundan sonra da desteklemeye devam edeceklerini” bildirdi.

Cumhurbaşkanı Gül, KKTC’de Talat’a gönderdiği mesajda ise ‘’Rum tarafı sizin aldığınız sorumluluk ve gösterdiğiniz liderliğe bir nebze olsun ayak uydurmayı seçmiş olsa ve gerekli iyi niyeti gösterseydi, hepimizin ortak hedefi olan adil ve kapsamlı çözüme bugün itibarıyla şüphesiz ulaşılmış olacaktı’’ dedi.

20.04.2010


 

Erdoğan: Bizi zorlu bir süreç bekliyor

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP, MHP ve BDP tabanının anayasa değişikliğine çok sıcak baktığını ve destek vereceğini söyledi.

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

lErmenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan ile görüşmemde Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi ve protokollerin hayata geçirilmesi konusunda Türkiye’nin samimiyetini dile getirdim, aynı samimiyeti Ermenistan’ın da göstermesi gerektiğini dile getirdim. Masadan kaçan taraf olamayız. Kıbrıs’ta çözüm, Ermenistan ile ilişkilerde normalleşme istiyoruz. Sayın Derviş Eroğlu’nu kutluyor ve başarılı bir sürecin başlamasını diliyoruz. Her zaman Kıbrıs Türkünün ve KKTC’nin yanında olduk. Her zaman çözüm sürecini destekledik, bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz.

lToplantıları (sanatçılarla) ‘gençlerin ölümünü nasıl önleriz’ diye yapıyoruz. Farklı önerileri not ettik. O toplantılardan aldığım izlenim şudur: Türkiye bu meseleleri çözer ve çözecektir. Biz böyle gelmiş böyle gitsin diyenlerden olmadık.

lMevcut anayasa kabul edildiğinden beri tartışma konusu. 28 yıl sonra en kapsamlı değişimi yapmak için yola çıktık. Biz uzlaşmadan kaçmadık, kaçmayız. Bunu anayasa değişiklik sürecinde de ortaya koyduk. Aynı tavrı muhalefetten göremedik. Aka ‘kara’, karaya ‘ak’ diyen bir muhalefet var. Ana muhalefetin hedefi uzlaşma değil şark kurnazlığı. Üç maddeyi 14 maddeye çıkardılar. Seçim sonrasına kalsın dediler. Sabahtan akşama söylediği farklı olan başka siyasi lider bulmak zordur.

lUzlaşmacıydınız da bugüne kadar nerelerdeydiniz. Değişim iradesini gördünüz şimdi en az zararla nasıl çıkarız diye düşünüyorsunuz.

lOylamalarda muhalefet Mecliste bulunmayacakmış. Ne oldu parti içi demokrasiniz? Bu, milletvekillerinin iradesine ipotek koymak değil de nedir? Bu parlamentodan kaçmaktır. Bu, suyu bulandırma taktiğidir. CHP, MHP, BDP tabanının anayasa değişikliğine çok sıcak baktığını ve destek vereceğini görüyorum.

lTarihi bir adım atıyoruz. Yüce meclis bir kez daha tarih yazmaya hazırlanıyor. Hiç kimse mazeret, bahane aramasın.

l İnanıyorum ki bu Meclis anayasayı değiştirecektir. Referanduma gerek kalmaksızın anayasa değişecektir.

lBizi zorlu bir süreç bekliyor. Muhalefetin oyalama, germe girişimleri olacaktır. Biz gerilimin tarafı olmayacağız. Sabırla süreci nihayete erdireceğiz.’’




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

20.04.2010


 

Bakan Yıldız’a yumruk

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Şırnak’taki silâhlı saldırıda şehit olan Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Levent Çetinkaya’nın Kayseri’deki cenaze töreninde bir kişinin yumruklu saldırısına uğradı. Yıldız, hastaneye kaldırıldı.

Şehit cenazesinde Bakan Yıldız'a yumruklu saldırı

ENERJİ ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Şırnak’taki silahlı saldırıda şehit olan Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Levent Çetinkaya’nın Kayseri’deki cenaze töreninde öğretmen olduğu öğrenilen bir kişinin yumruklu saldırısına uğradı. Yüzüne aldığı darbeyle yaralanan Bakan Yıldız, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Olayla ilgili 2 kişi gözaltına alındı. Şırnak’ın Balveren Beldesi yakınlarında 5 gün önce düzenlenen saldırıda ağır yaralanan, tedavi gördüğü Ankara GATA Hastanesi’nde kurtarılamayarak şehit olan 34 yaşındaki Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Levent Çetinkaya, Kayseri’de yaklaşık 15 bin kişinin katıldığı törenle toprağa verildi. Şehidin eşi Şelale Çetinkaya, eşinin cenazesinin konulduğu top arabasını tutarak, uzun süre yürüdü. Törene İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da katıldı.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

20.04.2010


 

Yıldırım düştü: 1 astsubay şehit

ŞIRNAK'IN Çakırsöğüt ilçesinde görevli bir astsubayın, yıldırım isabet etmesi sonucu şehit olduğu bildirildi.

Alınan bilgiye göre, Şırnak’ın Çakırsöğüt ilçesinde komando birliğinde görevli astsubay Muhammet Demirtaş (22), görevi sırasında yıldırım isabet etmesi sonucu şehit oldu. Demirtaş’ın acı haberi, Kocaeli’nin Körfez ilçesi Kuzey Mahallesi’ndeki ailesine, askeri yetkililerce ulaştırıldı. Aileye acı haberin verilmesinin ardından şehit evi ziyaretçi akınına uğradı. Körfez İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Enis Çoban ile bazı askeri yetkililer, Demirtaş ailesine baş sağlığı dileklerinde bulundu. Demirtaş ailesinin oturduğu apartman ile sokaktaki bazı binalara Türk bayrakları asıldı, yakınlarının fenalaşması ihtimali üzerine şehit astsubayın evinin önünde askeri ambulans bekletildi.

20.04.2010


 

Vesayet anayasasının savunulacak tarafı yok

MEMUR-SEN Mardin Şube Başkanı Mustafa Aydın, “1980 askeri darbesinin ürünü olan vesayet anayasasının savunulacak tarafı kalmamıştır” dedi.

Aydın, yaptığı yazılı açıklamada, en kısa zamanda sivil, demokratik ve hukukun üstünlüğünü esas alan yepyeni bir anayasa yapılması gerektiğini vurguladı. TRT’nin Kürtçe’nin ardından Arapça yayına başlamasını, demokrasi ve özgürlükler alanında önemli bir kazanım olarak gördüklerini ifade eden Aydın, “Ülkenin birinci gündem maddesi sivilleşme, demokratikleşme, hukuk devleti ve emeğe saygıdır. 1980 askeri darbesinin ürünü olan vesayet anayasasının savunulacak tarafı kalmamıştır” dedi. Aydın, devletin gereksiz korkuları bırakması ve vatandaşlarına güvenmesi gerektiğinin altını çizdi. Kapatılan DTP’nin eski Genel Başkanı Ahmet Türk’e saldırıyı da kınayan Aydın, olayın arka planının aydınlatılarak sorumlularının adalete hesap vermesini istedi.

20.04.2010


 

“Barajı kaldırmayarak biz de yanlış yaptık”

DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, ‘’12 Eylül’den bu yana bütün partiler seçim barajının düşürülmesinden kaçındılar. Biz de iktidar olduk.

O dönemde kaldırmadığımız için biz de yanlış yaptık’’ dedi. Kültür Sitesi’nde bir düğün salonunda düzenlenen parti il kongresinde konuşan Erçelebi, Türkiye’nin yeni anayasa paketine odaklandığını belirtti. Parti olarak anayasa değişikliği paketiyle ilgili 5 maddeden oluşan bir kanun teklifi verdiklerini bildiren Erçelebi, seçim barajının yüzde 5’e indirilmesini istediklerini söyledi. ‘’DSP olarak samimi düşüncemiz barajın tamamen kaldırılmasıdır’’ diyen Erçelebi, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Bu psikolojik duvar kaldırıldığı zaman insanlar oylarını özgürce vereceklerdir. 12 Eylül’den bu yana bütün partiler seçim barajının düşürülmesinden kaçındılar. Biz de iktidar olduk. O dönemde kaldırmadığımız için biz de yanlış yaptık. Bu milli iradeye vurulmuş gerçek prangadır. Diğer isteğimiz ise tüm partilere zorunlu olarak ön seçim yaptırılmasıdır. Milletvekilleri genel başkanlar tarafından atanmış milletvekilleridir. Bütün partiler için geçerli olmak üzere milletvekilleri ön seçimle belirlenmelidir.’’

20.04.2010


 

Sigara yasağından geri adım yok

SAĞLIK Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, ‘’(Sigara yasağından geri adım atılıyor) denilmesi ya yanlış bir bilgilendirmeye dayanmakta ya da maksatlı olduğunu düşündürmektedir’’ denildi.

Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, görsel ve yazılı bazı medya organlarında yer alan haberlerde sigara yasağına ilişkin düzenlemelerin ‘’yasaktan geri adım atıldığı’’ şeklinde yansıtıldığı kaydedildi. Haberlerde ‘’yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde, ceza infaz kurumlarında, uluslararası güzergahlarda yolcu taşıyan denizyolu araçlarının açık güvertelerinde belli oranda sigara tüketimine mahsus alanlar oluşturulabileceği’’ ifade edilerek, bunun ‘’geri adım’’ şeklinde sunulduğu belirtilen açıklamada, bu düzenlemenin 3 Ocak 2008 tarihinden beri ilgili kanunun bir hükmü olarak yürürlükte olduğu hatırlatıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: ‘’Halkımızın böylesine sahiplendiği ve uyguladığı bir konuda, zaten yasada var olan maddelerin yeni uygulamalarmış gibi kamuoyuna sunulması ve ‘sigara yasağından geri adım atılıyor’ denilmesi ya yanlış bir bilgilenmeye dayanmakta ya da maksatlı olduğunu düşündürmektedir. Bir kere daha ifade etmek gerekir ki gerçeği yansıtmamakta, kamuoyunda yanlış algılamanın oluşmasına sebep olmaktadır.’’

20.04.2010


 

Soros’un kirli ilişkileri

İletişim harikalarına rağmen efsanelerden masallar, hakikatlerden efsaneler doğuyor. Cephelerdeki savaştan daha çetin çatışmaların yaşandığı medya dünyasındaki yanlış bilgilenme ve bilgilendirme furyaları, açıkçası çoğumuzu septik yapıp, şüpheler yumağıyla uğraştırıyor.

Meselâ, medya dünyasında çokça rastlanan meşhur para sihirbazı George Soros ile alâkalı bilgiler bizi seradan süreyyaya fırlatıyor. Birilerine göre hayırsever bir değişimci… Bazılarına göre ise eski devrimci komünistlerin aktüel versiyonu… Dünyada otuzun üzerindeki ülkede açtığı açık toplum enstitülerinde o ülkenin geri kalmış insanına medeniyeti, değişim ve yeniliği anlattığını iddia edenlerin yanı sıra, onun zayıf ekonomileri, arkasına aldığı Rotschild ailesinin sermayesiyle çökerterek bir anda milyarlarca doları gasp ettiğini, zayıf rejimlerde devrimler yaptığını ve şeffaflık adına dünya düzenini kaosa çevirdiğini rakamlarla anlatan o kadar yazı var ki medyada… Şaşıp kalmamak mümkün değil. Türkiye´mizdeki birçok siyasî partiye, sivil toplum kuruluşuna, üniversiteye ve medya guruplarına para akıtan Soros ve Rotschild grupları hakkındaki bilgilerimizin hangisinin doğru olduğuna karar veremiyoruz.

İsterseniz Von Leandra Bernstein´ın www.fuellhornleben.de sitesinde yayınlanan “George Soros ve açık toplum gerçeği” yazısıyla kafamız biraz daha karışsın. Atalarımızın “Su bulanmadan durulmaz” sözü meşhurdur. İletişim çağındaki bilgi ve haber kirliliğinden de galiba mukayeseli rakam ve bilgilerle kurtulacağız. Zira eli böğründe neticeyi beklemek Müslümana yakışmıyor. Erken bilgilenmenin mutlaka yararları olacaktır. Zamanında bilgilenme, zamanında tedbire bizi ulaştırır, düşüncesiyle aşağıdaki araştırmayı siz kıymetli Yeni Asya okuyucularıyla paylaşmak istiyoruz. İnşaallah faydalı olur.

Spekülatör (para sihirbazı) George Soros uzun zamandan beridir yasa dışı yollarla gayri meşru metodla kazandığı paraları başka kanallara aktarıyor. Aktarılan kanallar hayırsever, insansever veya insan hakları dernekleri şeklinde görünüyor. Hedefi bağımsız ulus devletleri ortadan kaldırmak. Soros diyor ki: “Demokrasi ve açık toplum dış baskılarla elde edilmiyor, çünkü buna bağımsızlık prensibi engel oluşturmaktadır. Ülkelerin içişlerine karışmak haliyle kolay değil. Ama bu sorunları üstlenmek lâzım.”

Hedef insan sevgisi mi,

insan nefreti mi?

1979 yılında hisse senetlerini manipule ettiği için takibata uğrayan Soros, kurtulmak için Açık Toplum Fonunu kuruyor. Maksadı açık toplumları elde etmek olan bu fon şu anda 29 ülkede faaliyet gösteriyor. Devletlerin çıkarları olduğuna ve prensipleri olmadığına inanan Soros’a göre, ideal açık toplumun küçük ulusal çıkarlara baskı yapması gerekiyor. Bunun da uluslararası siyasal ve finansal bir örgütle yaptırılması gerekiyor.

Kapalı toplumlu hükümetleri devirmek için insanî organizasyonları bol parayla donatıyor ve toplumdaki merkezleri ve önemli yerleri satın alıyor. Millî kaynaklarını korumak isteyen toplum, Soros´a göre kapalı toplum sayılıyor. Bir ülke ekonomi ve işgücünü kuvvetlendirmek istiyorsa, içe kapanmış oluyor. Soros ve arkasındaki gücün Britanya emperyalizmine—şimdilik—yardım etmekte olduğunu da söylemek lâzım. Bu Britanya küreselleşmesine karşı çıkan her devlet, Soros´un ve onun kukla hükümetlerinin hedefi haline gelir.

Soros´un son beş yıl içinde yaklaşık 2.1 milyar dolar harcandığını söylediği STK´lar arasında Açık Toplum Enstitüleri, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Soros Vakfı, Dünya Yeraltı Kaynakları Şeffaflık Enstitüsü gibi örgütler bulunuyor. Bunların hepsi İngiliz stilinde, Soros gözetiminde ve birer istihbarat ajansı olarak çalışıyorlar. Söz konusu organizasyonlar hakkında Soros diyor ki: “Hükümetlerle beraber çalışabiliyorsak çalışıyoruz, birlikte çalışmadığımız yerlerde bağımsız çalışıyoruz, bazen hükümetlere açık muhalefet yapıyoruz. Hükümetlerle birlikte çalışan vakıflarımız daha başarılı oluyorlar. Hükümetlerle çalışmadıkları yerlerde, çalışmaları daha tesirli oluyor ve çabuk kabul görüyor. Aynı zamanda açık toplum giderleri için finans kaynakları oluşturuyorlar. Hükümetlerin becerisizlikleri nisbetinde vakıfların itibarı yüksek oluyor. Zira vakfımız oradaki sivil toplum desteğine sahip…”

Aynı zaman dilimi içinde George Soros ile liberal emperyalist Tony Blair “çıkarma sanayii şeffaflık enstitüsü” kuruyorlar. Bu enstitünün hedefi uluslararası standartlar getirerek petrol, gaz ve maden zengini ülkelerin gelirlerini açığa çıkarmaktı. Bu enstitü stratejik olarak önemli olan bölgelerdeki devlet gelirlerini görebilmek için hükümetlere çeşitli yollarla bakı uyguluyor. Bir yer Soros´un çalışmalarına kapalı imajı verdiği andan itibaren satın alınmış göstericilerle protestolara sahne oluyor. Bu emperyal menfaatler tehlikeye düştüğü andan itibaren BM, Dünya Bankası, IMF, WFO gibi kuruluşlar oralara ambargo uygulamaları için devreye sokulmaya çalışılıyor. Bağımsız bir ülkeyi uluslararası davranış standartlarıyla teslim almak “şeffaflık” olarak tanımlanıyor. Bu teslim alınmış ülkeler arasında çok karmaşık bağlar kurularak imperyal diye adlandırılıyor.

Eylül 2005’teki BM zirvesinde Blair şunları söylemişti: “Böyle bir zirvede mutabıkız ki, devletler kendi sınırları içinde her istediklerini yapamazlar. Kendi hükümetlerinin koruması altında olmayan toplulukları, insanlık adına korumak vazifemizdir.” İngiltere´ye bağlı 23 ülke böyle enstitüler aracılığıyla yağmalanıyor, bilhassa Afrika´daki fakir ülkeler. Rusya ve Çin´e sınırı olan ülkeler de burada önemli yer tutuyorlar.

Bütün bunlara rağmen ABD´de , AB´de ve başka ülkelerde ki iyi niyetli insanlar Soros´u “insan haklarını desteklediği,” otoriter rejimlerle mücadele ve şeffaflığı istediği için destekliyorlar.

Soros´un da içinde bulunduğu Britanya Finans Hegemonyası Almanya ve Rusya´daki krizleri kendileri için fırsat telakki ediyorlardı. Soros´un öncülüğündeki bu heyet, vakıflarını elde ettiği Doğu Avrupa üzerinde ağ gibi yayılmaktaydı. Polonya´daki Jeffery Sacks´ın “Şok terapisi” için “Stefan–Botary Vakfı” Avrupa için bir deneme niteliğindeydi. Bu çalışma sayesinde tüm bölge “Kemer sıkma” politikasıyla tam bir sömürge ekonomisine mahkûm edilmişti. Bu proje için Soros: “IMF’nin evet demesiyle birlikte program 01.01.90 tarihinde yürürlüğe sokulmuştu. Halk için çok zordu, gerçek bir değişim için insanlar acı çekmeye hazır idiler. Enflasyon azalmıştı, fakat yapısal uyarlamalar yavaş ilerlemekte olduğu için başarı garantili değildi. Üretim yüzde 30´a düşmüş, işgücü %3 azalmıştı.” Soros modelindeki kemer sıkma politikalarıyla devlette çalışan işçilere kölelik dersleri veriliyordu ve çalışanlar için iş garantileri de yoktur.

Rusya için de aynı model uygulanmıştı. Askerî sanayi komplekslerini dağıtmak ve bütçe disiplinini bozmak için “Schatalin planı” kullanılmaktaydı. Bu program felâketle sonuçlanmıştı: Devlet şirketleri rast gele özelleştiriliyor, askerî sanayi stoklarının eritilmesi için gayri resmî işler yapılıyor, hammadde kaçakçılığı yapılıyor, silâh ve uyuşturucu ticareti had safhaya çıkıyordu. Üretimde beş sene çalışanların çoğu yasadışı işlere kayıyor ve gayri meşru kazanç yolları daha cazip hale getiriliyordu. Sovyetlerin dağılışını müteakiben Soros 27 Ülkede vakıflarını kurmuştu. Balkan savaşında milyonları o bölgeye harcamıştı. Siyasî tahribatlar için yalnızca Hırvatistan´a 15 milyon dolar aktarılmıştı. Bununla ilgili olarak 1996 yılında Hırvatistan Başbakanı Franjo Tufjman şunları söylüyordu: “Soros´un yardımıyla onun organizasyonları toplumu tümden korumasız hale getirdi. 290 enstitü ile yüzlerce insan bağlantılı olarak çalıştı. Parasal destek bütün yaş sınırlarını ve sınıfları kapsamıştı: Liseliden gazeteciye, üniversite prof´larından tüm akademisyenlere, kültürün, ekonominin, ilmin, sağlığın, hukukun ve edebiyatın bütün alanlarında finans bağışlarıyla mülkiyet ve hükümet yapılarını değiştirmek hedefinde olduğunu söylüyorlardı. Hırvatistan devletinin yetkisini (yargı, yasama, yürütme) ve şu anki durumu devre dışı bırakmak, tüm alanlarda kontrolü ellerinde tutmak üzere bütün enerjilerini medyada ve kültür dünyasında harcamak istiyorlar.”

Rusya´daki ilim adamlarına Soros, Uluslararası Bilim Vakfı´ndan teşvik paraları teklif ediyordu. Aç ve geçim sıkıntısı çeken bu insanlar, yaptıklarının yanlış olduğunun farkındaydılar, fakat geçinmek için paraya ihtiyaçları vardı. İlmî başarılar için yeterli olmasa da onlara paralar ödüyordu. Amerikan istihbaratına göre, Soros o ilim adamlarının beyinlerini kullanmak istiyordu. Bu Uluslararası Bilim Vakfı ilk başta yüklü paralar ödüyordu, zamanla paraları kesti ve bu ilim adamları da ülkeyi terk ettiler. Rusya böylece manevî kapitalini kaybediyordu.

2003 yılında resmî olarak Rusya´ya desteğini kesip Amerika´ya yönelen Soros, küreselleşme sorunları ve 11 Eylül´den sonra ABD´nin dünyadaki rolüyle ilgilenmeye başladı. Açık Toplum Enstitüsü ABD´de demokratik ve ilerici reformları teşvik için 800 milyon dolar harcama yapacağını bildirdi. BM´de ve AB´de istenilmeyen hareketi etkileme, kısıtlama ve otoriter bir rejimin yıkılmasında orada nasıl bir düzenin kurulacağı hususunda büyük araştırmalar için burslar veriyor Soros…

Soros´la birlikte çalışan “çok özel heyet´in” Doğu Blokunda yaptığı tahriplerin, ABD´de Soros´un projelerini “demokratik reformlar” veya “açık toplumu” güzel göstermek isteyenler için yeterli bir ihtar olması gerekir.

Uluslararası projelerde “Quantum Fonu” ve “Soros Fon Yönetimi” para kaynağı olarak kullanılıyor. Hollanda Antillerine yerleşen Soros, artık Amerikan vatandaşlarını fon yatırımcısı ve yöneticisi olarak kabul etmiyor. Amerikan vergi dairelerini, emniyet kuvvetlerini ve diğer denetleme kurullarını devre dışı bırakmak isteyen Soros, vakıflarıyla ve projeleriyle diğer ülkeler için şeffaflık istiyor. Amerikan kanunlarıyla problem yaşamak istemiyor. Bunun için kendi fonunda bile yönetimde görünmüyor. Sadece New York´daki “Soros Fon Yönetimi” üzerinden yatırım bankacılığı tarzında bir danışman olarak görünüyor. Quantum Fonunda yatırımcı ve yönetici olarak çok sayıda İngiliz, İtalyan ve İsviçreli finansmanlar bulunurken, II Elizabeth bile yatırımcı olarak müşteri listesinde yer alıyor. Quantum Yönetim Kurulu Başkanı Richard Katz aynı zamanda “Londra Ticaret Bankası N.M. Rothschild sons”´ta da yönetim kurulu üyesi, “Rothschild Italia S.P.A”nın başkanı… Nils O. Taube “Londra Yatırım Grubu St. James Palace´ın” başkanı, Lord Rothschild´in önemli bir ortağı ve Georg Karlweiss de “Edmond de Rothschilds İsviçre Özel Bankasından” gelmekte. Karlweiss Quantum Fonun kuruluşunda sermaye bulmakta önemli rol oynamakta.

Soros'la ilgilenen Amerikan İstihbarat birimlerine göre Soros´un Quantum Fonun milyarları sessiz yatırımcı Marc Rich ve Mossad ajanları Shaul Eisenberg ve Rafi Eytan gibilerden gelmekte. Sovyetler Birliğinin batmasında Quantum Marc Rich hammadde kaçakçılığında önemli rol oynamıştı. Soros'u parası için koruyan ve müdafaa edenler, biraz geri dursalar iyi olur. Varsın İngiltere onunla ne yapacaksa yapsın. Britanya'nın emperyalizm plânı (1768 – 2008) öyle veya böyle hezimetle sonuçlanacak. Belli olmayan ise imparatorluğun uzun ve geride kalan yüzyıllık karanlığıyla birlikte Avrupa medeniyetini de beraberinde batırıp batırmayacağıdır. Hakikaten paraya değer bir netice midir?

M. NUREDDİN MARDİN


Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

20.04.2010


 

Hanımlar hayırda yarıştı

İSTANBULLU Yeni Asya okuyucuları hummalı bir telâş içinde. Öğrenciler yararına yapılan kermes, hanımlar tarafından büyük ilgi gördü.

Dün İstanbul’un Fatih ve Ümraniye ilçelerinde açılan kermeslerin, bir hafta devam edeceği bildirildi

İstanbul-Fatih’teki kermesin açılışını gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular yaptı. Açılışta konuşan Kutlular, hayırda yarışan hanımlara teşekkür etti. Millet Caddesi, No 92, Fındıkzade adresinde açılan kermes, hanımlardan büyük ilgi gördü.

Öte yandan, Anadolu yakasındaki okuyucuları bir araya getiren kermesin açılışını da Yeni Asya Medya Grup Genel Müdürü Recep Taşçı yaptı. Ümraniye’deki kermese ayrıca Yeni Asya Medya Grup Reklâm Koordinatörü Mesut Çoban ve Yeni Asya Neşriyat Pazarlama ve Satış Müdürü Selahattin Ümütlü de katıldı.

Kermes sorumlusu Nazife Küçükünlü hazırlıkların yaklaşık bir yıldır sürdüğünü ve Anadolu yakasından birçok Yeni Asya okurunun kermese yardım ettiğini söyledi. En çok, el emeği-göz nuru olan, emek verilerek yapılan ürünlerin tercih edildiğini kaydeden Küçükünlü, seccade, tülbent, havlu tarzı işlere yoğun ilgi olduğuna dikkati çekti. İstanbul, Anadolu yakasındaki hanımlarla iş bölümü yaparak kermesi organize ettiklerini söyleyen Nazife Küçükünlü, hayır yarışına herkesin ortak olmak istediğini ifade etti.

Nazife Küçükünlü, Ümraniye Merkez Camii karşısında yer alan kermese tüm İstanbul halkını dâvet etti.

Kermeslerin gelirleri, ihtiyaç sahibi üniversite öğrencileri için harcanacak.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

20.04.2010


 

Manhattan’da ebru renkleri

ABD’nİn New York Belediyesi Başkanı Michael Bloomberg geçtiğimiz günlerde Türk Kültür Merkezi’nin (TCC) de davet edildiği kahvaltıyla ‘New York 2010 Geleneksel Göçmen Kültür Haftası’nı başlattı.

New York Belediyesi, TCC’nin düzenlediği iki programdan biri olan ebru sergisi ve gösterimini geleneksel Göçmen Kültür haftası kutlamalarının resmî faaliyetler listesine aldı. Listeye alınan ebru san'atı ile ilgili olarak da TCC, geçtiğimiz Cuma akşamı Manhattan’da bir faaliyet düzenledi. Ebru san'atının canlı olarak icra edildiği programa onlarca farklı ülkeden insanların katıldığı gözlendi. Ebru san'atının yanı sıra minyatür, hat ve tezhip san'atlarını da başarılı bir şekilde gerçekleştiren sanatçı Yurdagül Özsavasçı, yaklaşık 50 parçadan oluşan sergisine New Yorklu sanatseverler ilgi gösterdi. Türk kültürünün farklı milletlerden insanlara tanıtılmaya çalışıldığı programa Birleşmiş Milletler başta olmak üzere birçok değişik kurumlarda hizmet veren isimler katıldı. BM Macaristan Daimi Temsilciği görevlisi David Horvath da bunlardan birisiydi. Ebru san'atını Özsavaşçı’nın yardımı ile icra etmeye çalışan Horvath, yaptığını çok acemice bulduğunu ancak çok sevdiğini söyledi. Horvath, “Aslında karşıdan çok kolay gibi görünüyor; ama renklerin seçimi ve tekneye ahenk içinde düşmesi ve onların yönlendirilmesi çok zormuş” dedi.

20.04.2010


 

At-eşek etine ilânlı tepki

Adana Hazır Yemek Sanayicileri Derneği (ADAYSAD), gazetelere ilân vererek, ‘’kentin son aylarda at-eşek eti ile gündeme gelmesi’’nden duyulan rahatsızlığı dile getirdi.

ADAYSAD Başkanı Levent Duyuler, Adana’nın tek tırnaklı hayvan etleri ile gündeme gelmesinin şehirdeki hazır yemek sanayicilerini zor durumda bıraktığını ve iş yapamaz hale getirdiğini belirterek, bu konuda vatandaşları bilgilendirmek amacıyla şehirde yayımlanan gazetelere ilân verdiklerini ifade etti.

20.04.2010


 

Erdemli’de Kutlu Doğum coşkusu

Erdemlİ Müftülüğü’nce Erdemli Çamlık Mevkiinde düzenlenen Kutlu Doğum Programına halk yoğun ilgi gösterdi. On bini aşkın kişi biraraya geldi.

Programa konuşmacı olarak Dicle Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Keleş katıldı. İl Müftüsü Niyazi Ersoy da kısa bir konuşma yaptı. TRT ilâhî ekibi, programa ilâhileriyle renk kattı. Konya’dan gelen mehter takımı da büyük ilgiyle karşılandı. Esnaflar ve sivil toplum kuruluşları da gün boyu ikramlarda bulundu. Program kardeşlik, barış ve coşku havasında geçti. Okunan Kur’ân-ı Kerimler ve yapılan dualara yoğun kalabalık da eşlik etti. Programa Erdemli Yeni Asya da davetli olarak katıldı ve açtığı stand ile Yeni Asya Neşriyat eserlerinin tanıtımını yaptı. Kapanış konuşmasını Erdemli Müftüsü Mustafa Topal yaptı. Topal, bu faaliyetin, yeni bir programların ilk adımı olmasını temenni ettiklerini söyledi.

20.04.2010


 

Kutlu Doğumda çaylar bedava

Nİğde’de bir çay ocağı işletmecisi, Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla bir günlüğüne bedava çay dağıttı. İş yeri sahibi Mustafa Öztekin, bedava çay geleneğini 3 yıldır her Kutlu Doğum Haftası’nda sürdürdüğünü bildirdi.

10 yıldır şehirde çay ocağı işlettiğini belirten Öztekin, şunları söyledi: ‘’Ben bu işi Allah rızası, Peygamber’imizin hatırası için yapıyorum. Müşteriler önce şaşırıyorlar, sonra hoşlarına gidiyor. Bizi tebrik ediyorlar. Merak edip gelenler de oldu. ‘Niye bedava çay dağıtıyorsunuz’ diye soranlar oldu. Bizi tanıyanlardan, ‘Zaten zor geçiniyorsunuz, bir de bedava çay mı dağıtıyorsunuz’ diye tepki gösterenler de oldu.’’

20.04.2010


 

Şehitliklere ziyaretçi akını

Gezİ sezonunun açılmasıyla birlikte özellikle hafta sonları binlerce kişi, ülkenin dört bir yanından Gelibolu Yarımadası Tarihî Milli Parkı’ndaki Çanakkale şehitliklerine geliyor.

Genellikle gruplar halinde gelen ziyaretçilerin çokluğu, zaman zaman izdihama da sebep oluyor. Çeşitli illerden saatler süren yolculuğun ardından şehitliklere ulaşan vatandaşlar, mezar başlarında oturarak dua okuyor. Bu kişilerden birisi olan ve İstanbul’dan bastonunun yardımıyla gelen 81 yaşındaki Fatma Köse, “Ölmeden önce buraları görmek tek arzumdu, gerçek oldu. Çok duygulandım. Benim için önemli olan ve burasını güzel kılan taş yığınları ve anıtlar değil, gencecik yaşta vatanı için canını veren şehitlerimizin yattığı topraktır” dedi. Yolculuğun zor geçtiğini belirten Fatma nine, şehitlikleri görünce yorgunluğundan eser kalmadığını söyledi. Daha önce ziyaret eden bir arkadaşının, şehitlikleri gezerken gözlerini kapattığında 95 yıl öncesine gittiğini söylemesi üzerine ailesiyle birlikte Bursa’dan geldiğini anlatan Mustafa Kaya ise, “Buraya gelmeden, maneviyatı anlaşılamaz. Allah herkese, özellikle genç yaşlarda görmeyi nasip etsin. Burada anlatılanlar ve gördüklerim sayesinde benliğimi buldum” şeklinde konuştu.

20.04.2010


 

Merdiven tırmanan sandalye icat etti

Surİyelİ mucit Accud Hasan Suca, kimsenin yardımı olmadan engellilerin merdivenleri çıkmalarını sağlayacak engelli sandalye icat etti.

Yaklaşık bir yıllık çalışmanın ürünü olan ve akü ile çalışan sandalye engellilere kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan rahatça hareket etme imkânı sağlıyor.Ürettiği engelli sandalye ile ilgili bilgi veren Suca böyle bir sandalyeyi icat etmeyi, yaşlı ve engelli vatandaşların merdivenleri çıkarken yaşadıkları zorluklardan kurtulmaları için düşündüğünü anlatıyor. Engelli ve yaşlılara merdivenleri tırmanmada yardımcı olmak istediğini aktaran Suca, akülü sandalyeyi bir yıldan fazla bir sürede ortaya çıkardığını kaydediyor. Sandalyenin araba aküsünden doğru akım enerjisiyle çalıştığını belirten Suriyeli mucit, akülü sandalyenin kullanışının da kolay olduğunu ifade ediyor.

20.04.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Yeni Asya Gazetesi - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat-Promosyon - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım