Dizi Yazı |
|
En kalabalık İslâm ülkesi |
Türk Hava Yolları (THY) Eylül ayı başında yeni bir yurtdışı hattı açtı. Uçuşa açılan yeni hat, nüfusu en kalabalık olan İslâm ülkesi olan Endonezya'nın başşehri Jakarta oldu. 3 Eylül 2009 akşamı İstanbul'dan başlayan 'ilk uçuş' Singapur aktarmalı olarak Jakarta'da son buldu. Jakarta'ya düzenlenen ilk uçuşa biz de gazetemizi temsilen katılma imkânı bulduk. Heyette dâvetlilerin yanı sıra, normal yolcular da vardı. 10 saati aşkın uçak yolculuğunun Ramazan ayında yapılıyor olması sebebiyle, başlangıçta oruç tutup tutamayacağımız noktasında bir endişemiz oldu. Fakat gerek THY'nin uçakta 'sahur yemeği' ikram etmesi ve gerekse yol arkadaşlarımızın büyük çoğunluğunun da oruç tutması sebebiyle bu konuda bir zorluk çekmedik. Seyahat ettiğimiz uçağın kaptanı, imsak vaktinin ne zaman gireceğini hatırlattı ve yemek servisi de buna göre yapıldı. Bu hassasiyetlerinden dolayı THY ekibine teşekkür borcumuz var.
JAKARTA MI, CAKARTA MI?
Endonezya'nın başşehrinin ismini söylerken her ne kadar biz "Jakarta" diyorsak da, Endonezya'daki yön levhalarında "Cakarta" diye yazılıyor. Tabiî bu basit isim meselesi heyettekilerin de dikkatini çekti. Gezi boyunca kimi Cakarta, kimi de Jakarta demeyi sürdürdü. Singapur aktarmasından sonra yeniden uçağa alındık ve 2 saati aşan bir uçuşla Endonezya'nın başşehri Jakarta'ya ulaştık.
TRAFİK BİLDİĞİNİZ GİBİ
Jakarta'nın trafiği de İstanbul'u aratmıyor. Heyeti taşıyan otobüslerin önünde 'eskort' olmasına rağmen çok yavaş yol alıyoruz. Ama İstanbul trafiğini bilenler Jakarta'daki trafikten yana şikâyetçi olmuyor. Ne de olsa alışkınız. Bir kaç yıl önce tsunami ile tahrip olan Endonezya'nın Açe Bölgesine gitmek için bir geceliğine de Jakarta'ya uğramış olduğumuzdan dolayı nisbî olarak Jakarta ile bir tanışıklığımız vardı. Otobüsle şehre giderken şehri tanıtmaya çalışan rehberimiz, hemen herkese "İlk defa mı geliyorsunuz?" diye sordu. Biz "İkinci defa" deyince "Demek ki çok sevdin" diye takıldı.
HER MÜŞTERİYE BİR GARSON
Elbette yediğimizi içtiğimizi anlatacak değiliz, ama akşam yemeği için götürüldüğümüz "Oasis Restaurant"tan bahsetmeden de olmaz. İfade edildiğine göre bu lokanta, Jakarta'nın en meşhurlarından biri. Neredeyse bütün yemekleri Endonezya'ya mahsus özel yemekler. Dikkatimizi çeken bir nokta da, neredeyse her müşteriye bir garson hizmet ediyor. Hepimiz, "Her halde bu durum, işçilik ücretlerinin düşük olduğunu gösteriyor" diye değerlendirmede bulunduk. Türkiye'deki bir lokantada o kadar garson çalışsa her hâlde yemek fiyatları 3'e ve hatta 4'e katlanması icap eder. Üşenmedim 'mönü'deki yemekleri saydım. Garnitürler ve tatlı haricinde tam 16 çeşit 'ana yemek' sunuluyor. Bu yemeklerle Endonezya'nın bütün tatlarını bir araya toplamayı hedeflemişler. Heyetin genel kanaati, bunun başarıldığı yönündeydi. Doğrusu Türkiye'de bu ölçüde mahallî yemekleri bir arada sunan, Türkiye'nin bütün tatlarını bir araya getiren kaliteli bir lokanta hatırlamıyorum...
SİNGAPUR HAVALİMANINDA NAMAZ
İstanbul'dan hareket eden uçak, yaklaşık 10 saat sonra Singapur'a ulaştı. Singapur yolcuları uçaktan inerken, biz de 'transit aktarma' için havalimanına geçtik. Transit yolcuların bekleyeceği salonuna gitmek üzereyken "Prayer Room/ İbadet Odası" yön levhaları dikkatimizi çekti. Hemen oraya doğru yöneldik ve güzelce hazırlanmış bir "mescit" ile karşılaştık. Öğle ve ikindi namazlarını 'cem' etmek suretiyle burada cemaatle kıldık. Namaz kılmak için mescide yönelen herkes, 'inanca saygı' gösteren bu uygulama sebebiyle Singapur yöneticilerine gıyaplarında teşekkür etti. Aslında olması gereken bu. Fakat Türkiye'de her defasında cami, mescit ve namaz konusu 'mürtecilik'le irtibatlandırıldığı için Singapur havalimanında karşılaştığımız 'mescid' bizim için sürpriz olmuş oldu.
ENDONEZYA’NIN LAZLARI
HavalİmanIndakİ işlemlerin tamamlanmasının ardından dışarı çıktık ve bir sürprizle daha karşılaştık. Türk okulunda okuyan öğrencilerin oluşturduğu "Karadeniz horon ekibi" herkesin dikkatini çekti ve hemen "Bunlar da her hâlde Endonezya'nın Lazları" tesbitinde bulunuldu. Bazıları bunlara "Endolazlar" adını bile taktı. Bütün sıcak memleketlerde olduğu gibi Endonezya'da da klimasız durmak imkânsız. Havalimanından dışarı adım atınca, gece olmasına rağmen sıcak sebebiyle neredeyse nefes almakta zorlanıyoruz. Neyse ki imdadımıza yine klimalı otobüsler yetişiyor.
HAVALİMANINDA KARŞILAMA VE KURDELA KESİM TÖRENİ
İlk uçuşa katılan heyet, Endonezya yetkilileri ve Türkiye'nin Endonezya Büyükelçisi tarafından karşılandı. Sembolik olarak kurdelâ kesildi ve karşılıklı konuşmalar yapıldı. Açılış töreninin ardından okunan ezanla birlikte biz de iftarımızı yapma imkânı bulduk. İkram edilen 'kokteyl'de ağırlıklı olarak Endonezya'ya has tropikal mevyeler ve onlarla yapılan tatlılar vardı.
SHANGRI-LA HOTEL
Yemeğİn ardından kalacağımız otele yerleştik. Çok meşhur olmamakla birlikte kaldığımız otel de birinci sınıf otellerden biriydi. Odamıza yerleştiğimizde ilk dikkatimizi çeken, odada bir seccade olması ve kıble yönünü gösteren bir işaretin varlığıydı. Ayrıca odada bulunan masanın bir çekmecesinde de Kur'ân-ı Kerim vardı. Endonezya 240 milyon nüfuslu ve bunun yüzde 80'i Müslüman olan bir ülke. Gördüğümüz kadarıyla orada 'irtica' tehlikesi yok. Bu sebeple "5 yıldızlı" otellerde hem müstakil mescid hem de odalarda seccade ve Kur'ân bulunması "laikliği" tehlikeye düşürmüyor. Başşehirde yayınlanan gazetelere göz atınca, 'irtica'nın gündemlerinde olmadığını anlamak mümkün. Sahur yemeklerimiz de odaya servis edildi ve 'damak tadı' farkına rağmen yemeklerimizi yeyip oruçlarımızı tutabildik, hamdolsun.
YARIN: İSTİKLÂL CAMİİNDE SABAH NAMAZI |
24.09.2009 |