Peygambere ulaşan selâm - Salİha Ferşadoğlu |
Şevval, Hicretin 10. Senesi, Medine
Sabahleyin sokakta tek başıma yürüyordum. Ebû Hureyre’nin koşa koşa geldiğini gördüm. Benî Amir kabilesine gönderilip, katledilmekten son anda kurtulan Ka’b b. Zeyd’in mescitte olduğunu, olayı yeniden anlattığını söyledi. Mescide girdiğimizde Ka’b anlatıyordu: “Safer ayının son günleriydi. Mekke’den Medine’ye hicret edeli dört yıl olmuştu. Zaman hızla akıp geçmiş, Müslümanlar Allah’ın izni ve inayetiyle güçlenmişlerdi. İslâm hızla diğer kabilelere yayılıyor, insanlar hak yol karşısında kayıtsız kalamıyorlardı. Benî Amir kabilesinin reisi Ebu Bera, Peygamberimizi (asm) ziyarete gelmişti. Efendimizden (asm), birkaç sahabeyi kendi kabilesine göndermesini istedi. Böylece kendisi ve kabilesi İslâm’ı tanıyacaklar ve Müslüman olma şerefine ereceklerdi. “Peygamberimiz Ebu Bera’ya güveniyordu. Onun bu teklifini kabul etti. İçlerinde benim de olduğum Ehl-i Suffa’dan kalabalık bir heyeti, İslâm’ı tebliğ için gönderdi. “Yolda giderken, arkadaşlarla sohbet ediyor, Peygamberimizin (asm) öğretilerini birbirimize aktarıyorduk. Bazı arkadaşlarımız ezberledikleri Kur’ân âyetlerini tekrar ediyorlardı. Bazılarımız tefekküre dalmış, dillerinde zikirler, duâlar eşliğinde yolculuğa devam ediyordu. Sıra elçimiz Haram b. Milhan’ın Peygamber Efendimizin (asm) mektubunu Amir b. Tufeyl’e gönderme vazifesine gelmişti. Biz Mauna Kuyusu mevkiinde konaklayıp, onun dönüşünü beklemeye başladık. “Aradan uzun saatler geçmesine rağmen Haram b. Milhan gelmedi. Ters bir durum ile karşı karşıya olduğumuz düşüncesi zihnimde belirmeye başladı. Durumu öğrenmek üzere harekete geçerek hep beraber yola koyulduk. Kafilenin en önünde gidiyordum. Her zaman gözlerimin keskinliği ile övünürdüm. Ama bu sefer öyle olmadı. İlerden bize doğru gelen kalabalık bir grubu fark ettiğimde, heyecanla arkadaşlarıma dönerek: ‘Duâdan ve Allah yolunda şehit oluncaya kadar savaşmaktan başka çaremiz yok!’ “Allah yolunda can vermekten daha güzel ne olabilirdi. Her birimiz bunun hayali ile yaşamıyor muydu sanki? Durumu Resûl-i Ekrem’e bildirip, müşrik kafilesiyle bir an evvel savaşa başlamak için sabırsızlanıyorduk. Hepimiz el açıp Allah’a duâ ettik: “Ey Rabbimiz! Durumumuzu Resûlüne haber verecek kimsemiz yok burada. Selâmımızı ona Sen ulaştır! Peygamberimiz (asm) vasıtasıyla kavmimize haber ver ki: Biz Rabbimize kavuştuk. Rabbimiz bizden razı oldu ve bizi de razı etti.”* O küçücük grubumuz ile müşrikler arasında savaş başladı ve herkes şehit oldu. Ben hariç. Müşrikler benim öldüğümü zannetmişler ve çekip gitmişlerdi. Daha sonra Medine’ye döndüğümde, Cebrail’in (as) Peygamberimize selâmımızı ulaştırdığını ve bizler için duâ ettiklerini gözlerimden süzülen birkaç damla yaşa karşı koyamayarak öğrenecektim.”
* Buharî, 3:29; Müslim, 6:45 |
13.09.2009 |