BEDİÜZZAMAN’IN VASIFLARI VE SOSYAL İLİŞKİLERİ |
Yeme içme kültürü - MUSTAFA ÖZTÜRKÇÜ Said Nursî’de yeme içme kültürü, sünnet ekseninde cereyan etmiştir. Tıp ilminin inceliklerini de içine alan bir anlayış çerçevesinde bu hususiyetini uygulayarak göstermiştir. Yerken az yerdi. Ali Ulvi Kurucu, onun bu hâlini şu satırlarla ifade eder: “..ona, günde bir tas çorba, bir bardak su ve bir parça ekmek kâfi gelebilir. Zîra bu büyük insan, büyük ve munsif Fransız şairi Lamartin’in dediği gibi, ‘Yemek için yaşamıyor, belki yaşamak için yiyor.’” O hayatı boyunca sünnetin kaidelerine riâyet etmiş ve bunu tamamıyla hayatının bir düsturu olarak kabullenmiştir. Onun yeme-içme noktasında, İktisat Risâlesi’nin sonunda İbni Sina’dan aktardığı şu tesbitler rehber niteliktedir: “İbni Sina, yalnız tıp noktasında, ‘Yiyin, için, fakat israf etmeyin. Muhakkak ki Allah israf edenleri sevmez’ âyetini şöyle tefsir etmiş. Demiş: ‘İlm-i tıbbı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin miktarı ye, nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, taam taam üstüne yemektir. HAŞİYE “HAŞİYE: Yani, vücuda en muzır, dört beş saat fasıla vermeden yemek yemek, veyahut telezzüz için mütenevvi yemekleri birbiri üstüne mideye doldurmaktır.” |
03.09.2009 |