MİNİ HİKÂYELER |
Minik gofret - NEVİN ALAN Oğullarımın arkadaşları, hem ders çalışmak hem de oyun oynamak için sık sık bize gelirler. Dersleri bitince ayrıca Risâle-i Nur’lardan okuma saati uyguluyorlar. İkram faslı derken herkes mutlu olarak günü tamamlar. Bunlardan birisi de Hakan. Yorgun bir şekilde eve dönüyorum, Hakan’ın pabuçları beni karşıladı. “Neden acaba evinden çok bizde vakit geçirmeyi seviyor?” diye düşünerek zile dokundum. Yanıma koşuşarak, ben gelene kadar neler yaptıklarını anlattılar. Neden ter içinde kaldıklarını anlamama gerek kalmadı, çünkü her yeri dağıtmışlardı. “Anneciğim, evi toplamaya sana yardım ederiz, biliyoruz yarın misafirlerimiz gelecek.” Evet onlar meslekleri icabı çocukluklarının gereğini yapmışlardı ve işlerimi arttırmışlardı. Hakan: “Ben de yardım edebilir miyim Nevin teyze? Şeyyy ben bugün harçlığımdan sana hediye aldım. Param az olduğu için minik gofret alabildim. Siz bana iyi davranıyorsunuz.” Durakladım. Ne söyleyebilirim diye düşündüm, ince düşüncesinin mutluluğuyla ben de onu sevdiğimi söyledim. Tekrar “Minik gofret alabildim” diye mahcup bir ifadeyle başını eğmişti. Oysa onun minik gördüğü hediyesi, ebediyet lezzetinin dünyadaki peşin ücretiydi. Çocuklar bizden çok şeyler istemiyorlar. Yeter ki bizler onlara karşı sabır çiçekleri olalım. Onlara, minik bir sevgi buketine sarılmış ilgi ve onun şahsiyetine verilen değer ölçülerini tattırmak için kendimizi sunalım. Sizlere ulaşmayı bekleyen minik ellerin satın aldıkları minik hediyelerinize ön hazırlık yapmaya ne dersiniz? |
03.09.2009 |