BEHLÜL DÂNÂ VE HARUN REŞİD |
Halifenin mülkü - HAYREDDİN EKMEN Halîfe Hârûn Reşîd, hanımı Sitti Zübeyde’yi çok severdi. Fakat bir gün her nasılsa aralarında bir münâkaşa çıktı. Bu ağız dalaşında Hârûn Reşîd o kadar hiddetlendi ki hanımını huzurundan kovdu ve şöyle dedi: “Yanımdan git! Eğer bu geceyi benim mülkümde geçirirsen benden üç talakla boşsun!” Kızgınlık ânında söylenmiş bu söz, öyle bir sözdü ki, yerine getirilmesi mümkün değildi. Koca Abbâsî mülkünden bir gece içinde çıkmak mümkün değildi. Bu durumda her hâlükârda hanımı kendisinden boş olacaktı. Hârûn Reşîd, siniri yatışınca dediğine çok pişman oldu. Ancak söz bir kere ağzından çıkmıştı. Şimdi çok sevdiği hanımından boşanmış olacaktı. Zamanın âlimlerine bu mevzuyu anlatarak bir çâre bulmalarını istedi. Fakat danıştığı âlimler buna bir çâre bulamadılar. O gün başka bir devletin sınırları içinde geceyi geçirmesi mümkün değildi. Âlimlerden biri şu tavsiyede bulundu: “Ey Emîrü’l-mü’minîn! İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe Hazretlerinin genç bir talebesi var. Harika bir ilme ve zekâya sahiptir. Sizin meselenizi ancak o halleder.” Hârûn Reşîd, hemen adam göndererek Ebû Yûsuf Hazretlerini saraya dâvet etti. İmâm Ebû Yûsuf gelince, yaşadığı hâdiseyi ona anlattı. Ebû Yûsuf Hazretleri biraz düşündükten sonra çâreyi buldu. Halîfe Hârûn Reşîd’e şöyle buyurdu: “Hanımınız bu geceyi mescidde geçirsin. Çünkü mescidde kimsenin sâhipliği yoktur. Mescidler sizin mülkünüz değildir. Nitekim Cenâb-ı Allah ‘Mescidler Allah içindir. (Tevbe Sûresi: 18)’ buyuruyor.” İmâm Ebû Yûsuf’un dediği gibi Zübeyde Hâtun o geceyi mescidde geçirdikten sonra ertesi gün saraya döndü. Halîfenin rûhunu azab içinde bırakan bir mesele de böylece halledilmiş oldu. Bu hâdise üzerine Hârûn Reşîd, İmâm Ebû Yûsuf’un zekâsına ve ilmine hayran kaldı. Daha sonra onu temyiz reisliğine (Kâdiü’l-Kudât), yâni baş kâdılığa tayin etti. |
03.09.2009 |