ŞEYTANIN DESİSELERİ |
Tama’ tuzağı - İBRAHİM ERSOYLU Tama’ kelimesinin sözlük mânâsı: Bir şeyi hırsla istemek, açgözlülük ile davranmak. Terim anlamı: Bir insanın Allah’ın kendisine nasip ettiğine kanaat etmeyerek, hırsla ve açgözlülükle daha fazlasını istemesidir. Yanlış yolda giden ve bütün gayretleriyle yalnız dünyayı kazanmaya çalışan bazı çevreler, Kur’ân hizmetkârlarını iman hizmetlerinden uzak tutmak için onları tama’ silâhı ile vuruyorlar. Cazip maddî imkânlarla onları avlamaya çalışıyorlar. Bunlara aldanan bir kısım Kur’ân hizmetkârları, iman ve Kur’ân hizmetlerinde fütur gösterirler. 1 Kur’ân’da: “Rızkı veren; kuvvet ve kudret sahibi Cenâb-ı Haktır”2 buyrulur. Rızık İlâhî taahhüt altındadır. Bütün nebatat ve bitkilerin yerlerinde durup rızıklarının yanlarına kadar gelmesi, hayvan ve insanların aciz ve zayıf yavrularının en iyi beslenmesi, rızkın iktidar ve irade ile ters orantılı olduğunu gösterir. En zayıf, en aptal hayvan en iyi beslenir. Meyve kurtları ve balıklar gibi. En kurnaz ve güçlü hayvan, zorlukla beslenir. Tilki, maymun ve canavarlar gibi. İktisat ve kanaat, berekete vesiledir. Ehl-i dünya ve ehl-i dalâlet, parasını ucuz vermez. Verdiği zaman karşılığında bazen haysiyet, namus ve şerefi rüşvet olarak ister. Hırs ve tama ile hareket eden bir kimse, vaat edilen malı ya da parayı almak için ehl-i dalâleti razı etmeye çalışırken, İlâhî gazabı kendine celb eder. 3 Bediüzzaman, Kastamonu Lâhikası’nda geçen bir mektubunda, Risâle-i Nur hizmetinde ihlâsla çalışanların hayatlarında kolaylık, kalplerinde ferahlık ve geçimlerinde sühûlet ve bereket meydana geldiğinin tecrübelerle sabit olduğunu ifade eder. 4
Dipnotlar: 1- Mektubat, (yeni tanzim, s. 709.) 2- Zariyât, 58. 3- Mektûbât, (yeni tanzim, s. 709.) 4- Kastamonu Lâhikası, s. 97. |
28.08.2009 |