RAMAZAN HALLERİ |
Yetmiş hikmetli bir açlık - OSMAN ZENGİN Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’ne, Harb-i Umumi’nin (1. Cihan Harbi) beşinci senesinde, hakikatli bir rüya-yı hayaliyede; “Müslümanlara gelen bu açlık, bu zayiât-ı mâliye (malla ilgili zayiât) ve meşakkat-i bedeniye (bedenle ilgili sıkıntılar) nedendir?” diye sorulmuş. O da rüyasında; zekât, oruç ve namazla alâkalı olarak çok güzel cevap vermiştir. Bunun oruçla ilgili kısmı şöyledir: “Hem senede yalnız bir ayda, yetmiş hikmetli bir açlık bizden istedi. Biz nefsimize acıdık; muvakkat ve lezzetli bir açlığı çekmedik. Cenâb-ı Hak, ceza olarak, yetmiş cihetle belâlı bir nev'î orucu beş sene cebren bize tutturdu.” Demek ki, orucun yetmiş hikmeti varmış. Hikmetsiz bir şeyi Cenâb-ı Hak yaratmadığı gibi, insana da kaldıramayacağı yükü zaten yüklemez! Eee, peki durum böyleyken, oruçtan korkmak niye? Hâşâ, Cenâb-ı Hak, bizi aç bırakmakla zulüm mü ediyor? Asla ve kat’a! Her şeyinde, her işinde bir hikmet olduğu gibi, bunda da işte Üstadımızın ifadesiyle yetmiş hikmet bulunmaktadır. Bugün, bu tıbben de çok defa isbat edilmiş bir gerçektir ki, orucun vücuda faydası çoktur. Tıbbî olarak izahını tabiblere bırakıp, sadece şunu söylesek de yeterdir her halde. Bir fabrika, makine, otomobil veya en basitinden süpürgeyi devamlı çalıştırabilir miyiz? Elbette hayır! Muhakkak dinlenmesi lâzımdır. Peki, vücud denilen harika makinanın dinlenmeye, istirahata, yıllık periyodik bakıma ihtiyacı yok mudur? Nefse taviz vermemeliyiz. Yoksa, senede bir ay hikmetli açlığı çekmezsek—ki lezzetli ve geçici bir açlık—o zaman ona bedel, (Allah muhafaza) öyle bir açlığa düşeriz ki, yıllarca aç kalma musîbetine dûçâr olur, oruç tutmadığımıza bin pişman oluruz. Sonradan pişman olmamak için, haydi şimdiden yetmiş hikmetli açlığa razı olup, Allah için aç kalıp, oruç tutalım! |
28.08.2009 |