BEHLÜL DÂNÂ VE HARUN REŞİD |
“Behlül Divâne!” - HAYREDDİN EKMEN Birgün adamın biri Behlül’e akıl danıştı: “Ey Behlül Dânâ! Ben zengin olmak istiyorum, bana ne tavsiye edersin?” Behlül bir an düşünüp cevap verdi: “Demir al, demir sat.” Demir ticareti eski çağlardan beri kârlı bir iş olarak biliniyordu. Çünkü demir hiç fire vermeyen, daima üstüne kâr getiren bir maddeydi. Adam Behlül’ün tavsiyesine uyup demir ticaretine başladı ve gerçekten kısa zamanda dilediği gibi zengin biri oldu. Zengin olduktan sonra, kendisine bu tavsiyeyi yapan Behlül’ün zâhidâne, fakirlik içindeki hayatıyla alay etmeye başladı: “Bu ne budala adam! Verdiği akılla herkes köşeyi dönüyor, kendisi fakirlikten kırılıyor!” Bütün gayesi dünya malını kazanmak olan biri için, dünyaya beş para ehemmiyet vermeyen Allah dostlarını anlamak elbette zordu. Bir zaman sonra Behlül’ün karşısına çıktı, yeni bir akıl danıştı: “Ey Behlül Divâne! Ben demir alıp satmaktan yeterince zengin oldum. Biraz da başka bir iş yapayım diyorum. Bu sefer ne tavsiye edersin?” “Dânâ”; bilen, âlim kimse demektir. Adam ilk akıl danıştığında Behlül’e “Dânâ” diye hitap etmişti. Şimdi ise zenginliğin verdiği şımarıklık ve edepsizlikle Behlül’ü deli yerine koyarak divane diyordu. Behlül, adamın içini dışını bildiğinden onu kötü niyetine, edepsizliğine kurban edecek bir tavsiyede bulundu: “Soğan al, soğan sat!” Adam bu tavsiyeye uyarak inceliklerinden anlamadığı soğan ticaretine başladı. Soğan ticaretinin de riskli işlerden biri olduğu bilinir. Soğan devamlı fire veren bir nesnedir. Adam, soğan ticaretine başlayınca kısa zamanda iflâs etti ve kötü kalpliliğinin cezasını pahalı bir biçimde ödedi. |
hayreddİn ekmen 27.08.2009 |