BİR ÂYET, BİR YORUM |
Gerçek rızık verici, Rezzak olan Allah’tır - Yrd. Doç. Dr. Atİlla YARGICI “O Allah ki, Rahman ve Rahîm’dir.” (Fatiha, 1/3) Bu iki isim bir önceki âyette zikredilen, Rab isminin yansıması olan terbiyeye işaret ediyor. İşârâtü’l-İ’câz’da, terbiyenin iki yönünden söz edilir. Bunlardan birisi, menfaatli, faydalı olan şeyleri almaktır. Diğeri de zararlı olan şeyleri defetmektir. Buna göre Rahman ismi terbiyenin birinci yönü olan menfaatli, faydalı olan şeyleri almaya işaret ediyor. Rahim de zararlı olan şeyleri defetmeyi anlatıyor. Rahman isminin en geniş anlamı “Rezzak”tır. Yani Allah yaratmış olduğu varlıklara bütün ihtiyaç duydukları rızıkları çeşitli sebeplerle göndermekle, o varlıklar için en faydalı olanı temin etmiş oluyor. Bu ismi, Fatiha Sûresi’nde zikretmesiyle insanlığa şu mesajı veriyor: Allah Rahman’dır, Rezzak’tır. O Rezzakiyet ve Rahmaniyetiyle yarattığı varlıkları seviyor. Sevgisini rızık göndermekle tezahür ettiriyor. Sevgisinin soyut bir kavram olmadığını ifade ediyor. Üstelik bu rızıkları gönderirken inançlı-inançsız ayırımı da yapmıyor. Çünkü bütün varlıklar Allah’ın mahlûku, insan da Allah’ın hem mahlûku hem de kuludur. Tapmakta olduğunuz her türlü putlar Rezzak değildir. Onların size herhangi bir menfaat vermesi mümkün değildir. Putlar sadece sizin onlara verdiğiniz isimlerden ibarettir. Hiçbir gerçeklikleri yoktur. Cansız, tahtadan, topraktan yapılmış bir putun kime ne faydası dokunabilir? Hele rızık gibi insanın en önemli bir ihtiyacını nasıl karşılayabilir? Allah’a ortak koştuğunuz putların, ya da herhangi bir varlığın meselâ nefsinizin, patronunuzun, reisinizin rezzak olabilmesi için, dünyayı hem güneş etrafında, hem de kendi etrafında döndürecek bir güce sahip olması gerekir. Çünkü gece ve gündüzün, mevsimlerin değişmesi bu sebeplere bağlanmıştır. Gece ve gündüzün, mevsimlerin değişmesi, insana ve diğer mahlûkata lüzumlu olan nimetlerin olgunlaşmasına vesile olmaktadır. Peki dünyayı döndürecek, güneşi belli bir mesafede tutacak güç, sizin ilâh diye taptığınız o çeşitli varlıklarda var mı? Rezzak olduğunu iddiâ eden bir varlığın sadece dünyayı döndürmesi yetmez, yağmuru da yağdırması, bulutları ihtiyaç duyulan yerlere sevk etmesi gerekir. Kuraklık olduğu zaman değil cansız putlar, akıllı geçinen insan bile bir şey yapamıyor, herkes elleri kolları bağlı bekliyor. O halde Rahman olan, her şeye gücü yeten, mahlûkatın ihtiyaçlarını bilen bir zat bunları yapabilir ki, O da Allah’tır. O halde Allah kendisinin gerçek rızık verici olduğunu bazen kuraklıkla, bazen başka şekillerde hatırlatıyor. Yağmurun yağmasını, güneş doğması gibi bir kurala bağlamamış olması insanların sahte ilâhlardan uzaklaşıp kendisine yönelmesini sağlama amacını güdüyor. Çünkü insan nankördür, bu nankörlük birinci derecede gerçek Rezzak’ın Allah olduğunu unutmasıyla ilişkilidir. Bir çiftçi, Rezzak’ın Allah olduğunu unutarak “Bu yıl toprak bol mahsul verdi” derse, toprağı putlaştırmış olur. Toprak, Rezzak olamaz. Ancak Allah’ın rızık vermesine bir araç, bir sebep olabilir. Çünkü toprakta hiçbir bitkiye tat, koku, renk, şekil verecek bir özellik, bir güç, bir bilim, bir teknoloji yoktur. Aynı zamanda insanın ihtiyacını bilip onun ihtiyacına göre üretim yapacak bir fabrika, bir laboratuvar da yoktur. Toprak buğdayla arpayı, limonla portakalı, fıstıkla fındığı, domatesle patlıcanı ayırt edecek bir bilince, şuura da sahip değildir. O halde toprak, hava, su ve ısı bir sebeptir. Kudretin perdeleridir. Bu sebepleri bir araya getirip, şuurlu birer varlık gibi çalıştıran, Rahman ve Rezzak olan Allah’tır. Ağaç, inek, tavuk, koyun, keçi, arı gibi hiçbir canlı da rezzak değildir. Ama hepsi Rezzak olan Allah’ın emrini tutan itaatkâr birer memurdur. |
Yrd. Doç. Dr. Atİlla YARGICI 27.08.2009 |