Bahriye Mektebindeki ikinci Ramazanımız çok güzel geçmişti. Fakat yine de önceki yıl yaşadığımız Ramazan’ı unutamıyorduk. Geçen yıl belki soframız zengin değildi ama arkadaşlarımızla zorluklara ve haksızlığa karşı gösterdiğimiz direnç çok daha lezzet katıyordu. Zaten yıllar geçtikten sonra bile o iftar yemeklerindeki tadı hiçbir yerde bulamadım.
Üçüncü ve dördüncü sınıflarda da serbestçe orucumuzu tuttuk. Nihayet bizim sınıf mezun olmuştu. Son yıl ilginç bir Ramazan Ayı yaşamıştık. Zira Alay Komutanımız Kadir Gecesinde harika bir iftar yemeği vermişti. Soframızda adeta “kuş sütü eksikti”.
Bizi çok güldüren ve asla unutamayacağımız hadise ise, bölük ve tabur komutanlarının zorunlu olarak oruç tutmaları idi. Dinle diyanetle alâkası olmayan birçok komutan iftar yemeğimizi şenlendirmişti.
Çok değil sadece 3 yıl önce iftar yemeği için girmeye çalıştığımız yemekhaneden kovulmuş, ceza almaktan son anda kurtulmuştuk. Şimdi ise aynı okulda dillere destan harika bir iftar yemeği yiyorduk. Alay Komutanımızı bütün öğrenciler çok severdi. Bu iftar yemeğinden sonra sevgimiz daha da çok arttı. Öyle ki ertesi sene Amiral olanların arasında bu komutanımızı görünce sevincimiz bir kat daha artmıştı. Zira dinî değerlere önem veren, onlara saygılı davranan bir komutanın Amiral olması beklenmiyordu. Ama olmuştu işte. Sakın biz öğrencilerin, gıyabında yapmış olduğumuz duâların bir sonucu olmasın…
|