İNSANLARI mutlu eden en güzel tablolardan biri, bir yakını ya da sevdiğinden hediye almasıdır. Hediyeyi verenin kişinin dünyasındaki karşılığı ile orantılı olarak hediye maddî değerinin çok üstünde bir değer kazanır. Bu değeri veren, o hediyenin arkasındaki duygudur. Hediye alan bilir ki o nesne ifade edilmek istenen sevginin cisimleştirilmiş ve sembolize edilmiş bir şeklidir.
Kul bilir ki hayatındaki hiçbir şey var değildir. Var edilmiştir, yani yaratılmıştır. Biraz derinliğine tefekkürün ardından her şeyin kendisi için yaratıldığını düşünmesine engel hiçbir hâl olmadığını anlar. Yani her şey ona gönderilmiş, ihsan edilmiştir. Bu yaklaşımımızdaki karşılığı ile hediye edilmiştir. Bu his, kulun hayat enerjisi ve Rabbi’nin sevgisini hissettiği noktadır. Bu algı, hayatında var olan her şeyi çok değerli hale getirir.
Çölün ortasında susuzluktan dudaklarınızın kuruduğu bir durumda bir dostunuzun helikopterle imdada yetişip yukarıdan attığı bir şişe soğuk su iftar psikolojisinin bir ifadesi olabilir. Hele iftar sofrasında olanların Rahmet Hazinesi’nden gönderilmiş hediyeler olduğunu hisseden bir ruhta Rabbi’nin sevgisini hissedi-yor olmak, gıdaların lezzetinden çok daha fazlasını hissettirir.
Her sabaha, varlıkları sonsuz sevgisi ile kuşatan ve kuluna olan sevgisini onun için yarattığı varlıklar, yani ona hediyeleri ile ifade eden bir Sahib’in şerefli bir kölesi olarak başlamak hayatın en güzel duygularından biri olmalıdır. Besmele ile başlanan her yemek ve her yiyecek hediye olduğunu hatırladığımız rızık ile Rabb’imizin sevgisini hissetmek ve rızıktan çok fazlası ile, tarifi imkânsız bir sevginin lezzeti ile lezzetlenmektir.
|