Kulluğun oluşturduğu psikolojik durumun alt yapısında elinde olmadığı için başka bir güce muhtaç olma ve yardım alma arayışı var. Fakr, sahip olmakla ilgili bir kavram. İnsan nelere sahip olduğunu düşündüğünde ilk anda belki pek çok şey sayabilir. En başta sağlıklı olduğundan bahsedebilir. Daha sonra, evinden arabasından ne kadar sermayesi olduğundan hareketle sahip olduğu pek çok şeyi ifade edebilir. Ancak insanın sahip olduğunu zannettiği her şey elinden çıkma istidadındadır. Biraz da derinliği ile varlığı tanımladığında anlar ki hiçbir şey kendine ait değil. İnsan sadece kendine ait olduğunu zannediyor ve bu zannın fakr yarasına merhem olduğunu zannediyor. Oysa sahip olduklarının teker teker elinden çıkması bu yarasını deşiyor. Acılar veriyor ve insanı derinden yaralıyor.
Oruç, derinden yaralanmadan ve üzerini örtmeden fakr halini hissetmenin bir basamağı. Bunu hisseden kul baştan kabullenmenin rahatlığı ile fakrında Âlemlerin Rabbi’ne dayanmanın zenginliğini yaşar. Fakrını hissetmekten kaynaklanan Sonsuz Zenginlik Sahibi’ni bulmak ve O’na kul olmak insanın yaşayabileceği en güzel duygulardan biridir. O zaman varlığın ağır yükü altına girmekten ve sahip olmak için sadece paranın gerekli olduğu şeklindeki vehimden kurtulmak ruha tarifi imkânsız bir rahatlık ve dayanmaktan kaynaklanan müthiş bir ferahlık duygusu verir.
|