"Gerçekten" haber verir 24 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

Kuraklık ve Nurcular

20 Ağustos Çarşamba günü Lâhika sayfamızın “Risale-i Nur’dan iktibaslar” bölümünde “Kuraklık sebepleri” başlığı altında aktarılan pasajlardan birinde, şimdiye kadar üzerinde durulmayan, ama son derece önemli ve dikkat çekici bir nokta nazara veriliyordu:

“Anlaşılıyor ki, bu bahar fırtınasında iki haricî, iki dahilî dört cereyan, her biri bir maksada göre ve Nurcuların şevkine ve sa’ylerine ilişmek ve yüzlerini dünyaya ve siyasete çevirmek istemelerinden kuraklık başladı, inşaallah yakında ref’ olur.” (Emirdağ Lâhikası, 171. mektup, s. 395)

Tabiat hadiselerinin de sosyal olaylar gibi tesadüfî olmadığını her fırsatta vurgulayıp aralarındaki ilişki ve irtibatlara dikkat çekerken, bu bağlantıların özellikle manevî ihtilâtlarına her fırsatta işaret eden Bediüzzaman, bu meyanda birçok lâhikasında dile getirdiği bir hakikati bu cümlenin yer aldığı mektupta da ifade ediyor:

“Şimdiye kadar çok tecrübelerle, Risale-i Nur’un serbest intişarıyla belâların ref’i ve ona ilişmek ve susturulmakla belâların gelmesi sabit olmuş, hattâ mahkemede ispat edilmiş.” (a.g.e.)

Bu tesbitten hemen sonra gelen ve yazının başında aktardığımız cümlede dikkat çekilen hususların bilhassa içinde bulunduğumuz şu kritik dönemde çok dikkatli tahlil edilmesi gerekiyor.

Burada Üstad, ikisi haricî ve ikisi dahilî olmak üzere dört cereyanın, her birinin asıl maksatları farklı olmasına rağmen ortak bir hedef olarak Nurcuların şevkini kırıp hizmet için çalışmalarına sekte vurmak istediklerine dikkat çekiyor.

Bunun için başvurdukları yöntem de ilginç:

“Yüzlerini dünyaya ve siyasete çevirmek.”

Mektuptan anlaşıldığı kadarıyla, o zaman Nurcuların yüzlerini dünyaya ve siyasete çevirerek onların hizmetteki şevk ve gayretine ilişme taktiği hayli etkili olmuş ki, kuraklık başlamış.

Çünkü Âl-i Beyt misyonunun takipçileri olarak en önemli gayeleri insanların imanını ve ebedî hayatını kurtarmak olan, tamamen uhrevî amaçlı bir hizmete odaklanmaları ve ne olursa olsun bu hedeften sapmamaları gereken Nur talebeleri eğer nazarlarını dünyaya ve siyasete çevirir ve bu sebeple hizmetteki şevkleri kaybolur, gayretleri azalırsa, rahmeti celb eden en önemli sebeplerden biri ortadan kalkacağı için kuraklık başlar.

Emirdağ’da, muhtemelen 1940’lı yılların ikinci yarısında yaşanan bir kuraklık olayı üzerine yazılan bu mektuptaki tesbit ve uyarının ışığında bugünkü durumumuzu gözden geçirecek olursak acaba nasıl bir manzara ile karşılaşırız?

Son yıllarda şiddetini daha arttırarak umumî bir âfet görüntüsü veren kuraklık musibetinde, Nur talebeleri olarak bizlerin, çok sinsi yöntemlerle derunî âlemimize ve harîm-i ismetimize nüfuz etmeye başlayan dünyevîleşme tuzağından etkilenmemizin payını acaba sorguluyor muyuz?

Üstadın o mektubunda dünya ve siyaseti birlikte zikretmesi de manidar. Demek ki, nazarları uhrevî hedeflerden uzaklaştırıp dünyaya çeviren sebeplerin başında siyasetin aldatıcı cazibesi geliyor. Bugünkü tabloya bu açıdan baktığımızda ise, bilhassa iktidar siyasetinin cazibesine kapılarak, büyük ihtimalle farkında bile olmadan yüzünü dünyaya çevirme eğiliminin, şimdiye kadar görülmemiş boyutlara ulaştığını görüyoruz.

“Yüzünü dünyaya çevirmek” denildiğinde de, rahatla yaşayıp hayatın keyfini çıkarmak, dünya nimetlerinden daha fazla pay almak, zenginleşmek, iktidar gücünü paylaşmak... gibi her nefse her zaman cazip gelen tuzaklar önümüze çıkıyor.

Ardından da, farkına varılıp zamanında frene basılmadığı takdirde insanı çok farklı uçurumlara sürükleyebilecek bir sath-ı mailde, iktidar çekişmeleri; nimet-ganimet paylaşımı kavgaları; lüks, israf, şatafat gaileleri beraberinde geliyor.

Yaşadığımız kuraklık felâketinin manevî sebeplerini yine Risale-i Nur’daki diğer izahlar çerçevesinde araştırırken, işin bu boyutunu özellikle mercek altına alıp kendimizi gözden geçirmemiz ve hesaba çekmemiz gerekmiyor mu?

Kazım GÜLEÇYÜZ

24.08.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Başlıklar

  İsrail’de yasak, Türkiye’de ise serbest

  450 SİTEDEN PROTESTO

  Su tasarrufu artık zorunlu hale geldi

  Trafikte kura ihlâli tamgaz

  Kuraklık umre turlarını da vurdu

  Yargı reformu taslağında Bakanlığın hedefi yıl sonu

  İzmir’deki patlamaya 5 gözaltı

  ‘Sınırsız’ bayramlaşma için kayıtlar başladı

  CHP’den Erdoğan'a 2 soru önergesi

  Uçak kazasında hâlâ dâvâ açılmadı

  6 BİLİM İNSANI İÇİN YAPTIRILAN ANIT AÇILDI

  Dışişleri: Boğazlardan geçiş Montrö’ye uygun

  Masadan kalkmasını biliriz

  Plassnik: Türkiye’nin üyeliği referanduma sunulmalı

  Rum öğrenciler Türkçe öğrenecek

  Uzlaşma milletle olur

  Tekirdağ’da yük gemisi battı

  İstanbul’da doktora darp

  ALEVLER, 14 KÖY EVİNİ YUTTU

  Traktör satışına kuraklık darbesi

  Kuraklık ve Nurcular

  Anadolu kışa hazırlanıyor

  Van Gölü’nü Haliç gibi temizleyeceğiz

  Gebzeli öğrenciler bisikletlerine kavuştu

  Batmanlı gençlere meslek edinme imkânı

  Umuda yolculukları kamyon kasasında bitti

  Vücuttaki “ben”ler değil, sayısı önemli

  Kaplıca, sağlık harcamalarını azaltıyor

  Minare konusunda ısrarcı olmayacaklar

  Ağaçlar kesilmesin diye

  Kur’ân bülbülleri Batman'da

  Engellerini karada bıraktılar

  Egzersiz yaparken çok dikkatli olun

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır