Dün Türkiye’de bir ilk gerçekleşti. “Dokunulmazlar”a da dokunulabileceğini düşündüren bir adım atıldı.
Bu ülkede işlerin artık eskisi gibi yürümeyebileceği yönünde bir umut doğdu.
Dün, dört yıldızlı generallerin suçla ceza arasındaki diyalektiği donduracak kudrette olmadığını belki de ilk kez hissettik.
Ergenekon Soruşturması’nı yürüten Savcı Zekeriya Öz, bir yandan çok yakında açıklayacağı iddianamesinin son rötuşlarını tamamlarken, bir yandan da Ergenekon-2 için düğmeye bastı.
Ya da şöyle diyebiliriz, “Küçük Ergenekon” dosyası kapanmadan “Büyük Ergenekon” dosyası açıldı.
Ama devletin derinliklerindeki suç örgütünü ortaya çıkarmaya yönelik operasyonun kapsamının büyümesinden ibaret bir yenilik değil bu.
Söz konusu olan salt nicel bir genişleme değil; Ergenekon Operasyonu’nda dün nitel bir sıçrama yaşandı.
Çünkü ilk kez, darbeci generallere uzandı yargının eli.
Tarafa ulaşan bilgiler, eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur ile eski 1. Ordu Komutanı emekli
Orgeneral HurşitTolon’un Ergenekon’daki olası üst düzey konumlarının yanı sıra, 2004’teki darbe planlarındaki aktif rollerinin de sorgulanması amacıyla gözaltına alındıkları yönünde.
Ellerinde gencecik çocukların kanı olan darbecilerini yargılamak yerine, kırpıp kırpıp cumhurbaşkanı, yönetim kurulu üyesi, sayfiye ressamı yapmaya alışmış bir ülkenin, darbelerden bir türlü kurtulamayan makus talihini değiştirebilecek bir adım bu.
Darbe suçunu cezasız bırakma geleneğini terk ettiğimiz gündü belki de dün.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki Raskolnikovlar için sonun başlangıcıydı.
Dostoyevski’nin, kendini diğer insanlardan üstün, ve yüce amaçları uğruna suç işlemeye ehliyetli gören o çok meşhur karakteri misali, kendilerini toplumdan üstün ve demokrasinin sonuçlarını tersyüz etmeye ehliyetli gören generallerimize, “Yaptığınız bir suç; cezası da var” diyebilmeye ve dediğini yerine getirebilmeye daha yakın bir toplumuz artık.
***
Şuna inanıyorum, dün milyonlarca insanımız, bu “ilk” duygusunu yaşamaktan memnundu.
Biliyorum ki, “dokunulmazlara da dokunulabileceği, darbeciliğin cezasız kalmayacağı, devletin derinliğindeki pisliğin temizleneceği yönündeki işaretler, bu ülkedeki milyonlarca darbe mağduru için umut kaynağı oldu.
Ama partisinin meclis grubunda, uzun siyasi hayatının belki de en talihsiz konuşmasını yapan ana muhalefet lideri Deniz Baykal’dan, sabah bültenlerine “Günaydın” yerine “Bugün, aydın bir gün değil” diyerek başlayabilen “ana-akım” haber spikerlerine uzanan bir “ne yapacağını şaşırmışlar” güruhuyla da - karşılaştık dün.
Ergenekon soruşturmasına karşı bodoslama saldırı başlatmakta beis görmeyen Baykal, sanki kendi bizzat Ergenekon zanlısıymış da Meclis
kürsüsünden ifade veriyormuşçasına konuşuyordu.
Daha sonra, bazı televizyon kanallarında, Baykal’la ses uyumu sağlamış bir dizi yorumcunun, Ergenekon’dan “sözde devlet içi çete”, “uydurulmuş örgüt”, “yurtseverleri püskürtmek için bir bahane”, “kapatma davasına karşı misilleme” diye söz edip durmasına tanık olduk.
CHP’nin ve bir kısım medyanın sözcüleri, Nokta dergisinin geçen yıl ortaya çıkardığı, daha sonra gerçek olduğu da kanıtlanan Sarıkız ve Ayışığı darbe planları konusunda daha önce olduğu gibi dün de suspustular.
Gözaltına alınan emekli orgenerallerin adlarının bu darbe planlarına karışmış olması onları hiç mi hiç ilgilendirmiyordu.
“Dokunulmazlara dokunulmuş olması, Baykal’ın “Artık her an herkes gözaltına alınabilir” sözündeki derin rahatsızlıktan başka bir duygu vermiyordu onlara.
**
Apoletli Raskolnikovlarımız ve onların destekçileri için kötü bir gündü dün.
Bu ülkede, evrensel hukukun herkesi bağlayarak hüküm sürmesini isteyenlerimiz, demokratikleşme ve insanca yaşama özlemlerinin gerçekleşmesinin birbirine bağlı olduğunu bilenlerimiz ise umutlandı.
Bu umut havada kalmamalı; bir iki nefeste uçup gitmemeli.
Bunun için de Savcı Zekeriya Öz’e ve hükümete büyük görev düşüyor.
Ergenekon suç örgütünün ve darbecilerin üzerine gitmek, AKP’yi kapatma davası üzerinden yürüyen bir pazarlığa hapsedilemeyecek, o pazarlığın gidişatına göre kâh hızlandırılıp kâh rölantiye alınamayacak kadar ciddi bir iş.
Özellikle, yaşanan yargı darbesinin Ergenekon suç örgütünce desteklendiğinden, hatta yönetildiğinden kuşku duymayanlar şunu görmeliler:
Ergenekon’un ya da Ayışığı ve Sarıkız suçlularının üzerine gitmek, muhtemelen kapatma davasının reddini getirmeyecek.
Aynı şekilde, bu operasyonu yumuşatmanın ya da belli sınırlarda tutmanın da, başlayan yargı darbesini durduracağını düşünmek pek gerçekçi değil.
Ama şurası muhakkak; Raskolnikovlara suçlarının cezasız kalmayacağı bir kez açıkça gösterilirse, bu ülkede yeni darbelerin önü kesilir.
Raskolnikovlar bunu hak ediyor.
Daha önemlisi, bu toplum bunu hak ediyor.
Taraf, 2 Temmuz 2008
|