CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bugün Atina’da başlayacak ve 3 gün sürecek Sosyalist Enternasyonal toplantısına katılmıyor.
Daha doğrusu katılamıyor.Sosyalist Enternasyonal’in sekiz başkan yardımcısından biri olan Baykal bu toplantıya katılamıyor çünkü toplantıda CHP’nin ‘sosyal demokrat ilkelere’ uygun davranmadığı gerekçesiyle uyarılması gündeme gelecek.
Sosyalist Enternasyonal’in 23. Kongresi’nde, CHP’ye, örgütün ilkelerine uymadığı iddiasıyla uyarı vermek isteyen üyeler, gerekçelerini beş maddelik etik yasasına dayandırıyor. Dünyada 159 üyesi olan örgütün beş maddelik ‘etik yasasının’ fıkraları CHP’nin ceza almasına neden olabilir.
İşte, CHP’nin ceza almasını savunanların dayandıkları maddelerden bazıları.
‘Sosyalist Enternasyonal’e üye partiler;
1- Birey ve azınlık haklarına saygı duyar.
2- Tarafsız bir adalet sistemi ve bağımsız bir hukuku savunur.
3- Bütün ayrımcılıklara özellikle cins, ırk, etnik köken, cinsel yönelim, din, dil, siyasal ve filozofik inançlar temelinde yapılan ayrımcılıklara karşı mücadele eder.
4- İktidarı ele geçirmek için askeri güç kullanımından sakınır.
5- Örgütün mevcut prensiplerine saygı gösterilmesini izlemekle görevli etik komite, bütün üye partilerin davranışlarını izler. Sosyalist Enternasyonal’in yönetici makamlarına tavsiye mektupları hatta ceza önerilerini dile getirir.’
Sosyalist Enternasyonal üyesi olmak için aranan ne var ise, CHP bunun tam tersini yapmakta...
Parlamento iradesine kılıç çeken darbe muhtıralarına anında destek vermekten tutun da, Müslüman olmayan Türkiye Cumhuriyet’i vatandaşlarını ‘Vakıflar Yasası’nda görüldüğü gibi ‘yabancı’ saymaya kadar...
* * *
Sosyalist Enternasyonal ile CHP arasında neden uçurum var? Çünkü Sosyalist Enternasyonal ‘solcu’, CHP ise ‘Kemalist’... Türkiye, sol ideolojiyi üreten ‘sanayi toplumu’ aşamasına hiç gelemediği için gerçek bir sola da hiç kavuşamadı.
Yeryüzünde ‘emek en yüce değer’ olmaktan çıkarken, bizde ‘köylülük’ hâlâ nüfusun en kalın tabakasını oluşturuyor. (...)
Padişah ve tebasının yerini, devlet ve teba aldı.
Ülkeyi, Batı’nın üretme biçimine göre değil de, tüketme biçimine göre ‘modernleştirmeye’ kalkan, bu modernleştirme görevini de orduya devreden ‘Kemalizm’, Türkiye’de sol diye yutturuldu. Aynen Cumhuriyetin, ‘demokrasi’ diye sunulması gibi...
Yeryüzü, sol anlayışı, sanayileşme sürecinde ‘emek ile sermaye’ çelişkisi olarak yaşarken, bizde bu çelişkinin yerini ‘laik-şeriat’ ikilemi aldı. Solculuk, en ileri düzeyde üretim biçimini sahiplenmek iken, bu coğrafyada yalapşap bir tüketim modernleşmesi olarak algılandı. Sonunda solculuk ve ilericilik, halka karşı zoraki tüketim modernleşmesine yandaş olmak haline geldi.
* * *
(...)Kısacası ideolojik düzeyde sol bizim siyasette varolmadı. Kemalist modernleşme ‘solculuğun’ yerini aldı ve müthiş bir çarpıtma ile ‘emeğin ve üretim biçiminin’ Türkiye versiyonu sayıldı. Ülkenin fabrikalaşamadığı, yığınsal emek gücünün oluşamadığı bir süreçte, kavramların da ırzına geçildi. Kısacası, Kemalizm ile sosyalizm ya da sosyal demokrasi ayrışmadı.(...)
* * *
Türkiye’nin yapamadığını... Şimdi Sosyalist Enternasyonal yapacak... Kemalizm’in ‘evrensel sol’ ile hiç bir ilişkisinin olmadığını teyit edecek... Bizim yıllardır içerde söylediğimizi şimdi yeryüzü dışarıda söyleyecek... Ve Türkiye’nin içerde beslediği bir yerel yalan gene dünyanın evrensel doğruları sayesinde dışarıda bitecek...
İşte...
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Genel Başkan Yardımcılarından biri olduğu Sosyalist Enternasyonal’in Atina’daki bugün başlayan toplantısına bu nedenle gidemedi...
Star, 30 Haziran 2008
|