Hukuk zorlanmaya başlayınca işler çığırından çıkıyor. Hukukun üstünlüğünü sağlayamayınca, yapılanlar yanına kâr kalınca, herkes her şeyi yapma hakkını kendinde görebiliyor.
Bu ülkede kamu görevlileri cinayet işlediğinde, cinayete göz yumduğunda, sağa sola bomba attığında, darbe girişiminde bulunduğunda hesabı sorulmuyorsa, sorulamıyorsa, insanları canlarının istediği gibi dinlerler.
Çünkü diğer eylemlerin yanında bu devede kulak kalır.
Türkiye kamu görevlilerinin dokunulmaz olduğu bir ülke.
Hrant Dink cinayetinden Şemdinli bombalarına, Uğur Kaymaz’ın öldürülmesinden işkencelere, Sarıkızlar’dan Ayışığı darbe girişimlerine kadar, olayların su üstüne çıktığı ama sonuna kadar takip edilmediği, edilemediği bir ülke.
“Vatan, millet, Sakarya” edebiyatının, devletin yüce çıkarlarının hukukun önüne geçtiği, üstüne çıktığı bir coğrafya.
Bugün dünyanın tüm ülkelerinde devletler telefon dinliyor.
Terörün, uluslararası rekabetin ağır bedeli bu.
Amerika’nın Echelon projesiyle tüm dünyayı dinlediği, email’leri izlediği artık herkesin malumu.
Ama işin çivisinin bizimki kadar çıktığı başka bir ülke var mıdır, en azından kendine demokrasi diyen bir ülke var mıdır, bilemiyorum.
Türkiye dinleme paranoyasında.
Ama bu temeli olan bir paranoya, çünkü telefon dinleme olanağı birden fazla kurumun elinde ve herkes kendine “düşman” gördüğü kesimleri dinlemeye çalışıyor. Bir de yasal izinle dinlenen telefonlar var ama Hrant Dink cinayetinde gördüğümüz üzere burada ele geçen bilgiler de dinlemenin amacı doğrultusunda kullanılmıyor.
Sivilin, askerin, bakanın, yargıcın dinlenme kuşkusu içinde olduğu bir dönemden geçiyoruz. Dinleme, bir insanın mahremiyetine, özel yaşamına yönelik en büyük saldırı. Söyleyeceğiniz her sözün bir gün aleyhinize kullanılacak bir silah olarak karşınıza konması mümkün.
Peki ne yapmak lazım.
Burada yasama organına büyük görev düşüyor. CHP’nin iddialarıyla ortaya çıkan son durum bir fırsata dönüştürülebilir ve yasadışı uygulamayı tamamen ortadan kaldırmasa bile asgariye indirecek bir düzenleme gerçekleştirilebilir.
Bunun için kararlılık ve samimiyet gerekiyor. Yetkisi dışında telefon dinleyenlerin anasından emdiği sütü burnundan getirecek düzenleme yapmak yasama meclisinin yetkisinde.
Şikâyet edip suçlamak yerine önlem almak gerekiyor. Türkiye’de yargıç izni olmadan telefon dinlemeyi ağır şekilde cezalandırmak mümkün.
Ama böyle bir düzenlemenin herkesi kapsaması, sivil-asker ayrımı olmaması gerekir.
Demokratik ilke bunu gerektirir.
İktidarı ile muhalefeti ile böyle bir girişime var mısınız?
Çünkü dinlenme kuşkusu insanı gerçekten hasta ediyor.
Bu ayıptan kurtulmak için en uygun ortam bu.
Sabah, 30 Mayıs 2008
|