Türkiye bir kez daha ‘28 Şubat süreci‘nin içine itilmek isteniyor. Bunun ilk denemeleri 2002 seçimleri sonrasında, AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte yapılmıştı. Şöyle deniyordu askerin tepelerinde: “AKP, Kıbrıs’ı satacak! AKP, AB yolunu açarak, demokrasi falan derken Türkiye’yi bölmenin ve şeriatlaşmanın kapısını açacak!”
Zamanın Kara Kuvvetleri Komutanları, Jandarma Komutanları Aytaç Yalman Paşalar, Şener Eruygur Paşalar bu yüzden hareketlenmişlerdi.
Zamanın Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök Paşa bu nedenle sıkıştırılmıştı. Yeni bir 28 Şubat için ‘büyük medya‘nın desteği bu yüzden aranmıştı. Ama ne var ki, Özkök Paşa’dan da, ‘büyük medya’dan da umduklarını bulamamışlardı. Zamanın Deniz Kuvvetleri Komutanı Örnek Paşa’nın günlüklerine kadar yansıyan -ve Hilmi Özkök Paşa tarafından da reddedilmeyen- darbe tertipleri (Nokta dergisinin kapatılmasına ve hakkında dava açılmasına yol açan tertipler) daha sonra Sarıkız, Ayışığı operasyonları diye basına yansımıştı.
Ertesi yıl, 2007’de ise Çankaya Savaşları başlatıldı. Cumhuriyet mitingleri, Anayasa Mahkemesi’nin tam bir hukuk skandalı olan 367’si, 27 Nisan muhtırası...
Hepsi aynı zincirin halkalarıydı.
Belki de bu zincirin adı, -demokrasi adına halen aydınlanmayı bekleyen- Ergenekon’du, kim bilir.
Evet, hukuka saygı...
Evet, yargı yıpranmasın... İyi güzel!
Ama hangi hukuk, hangi yargı?
Bunu iyi düşünün.
Siyasallaşan, siyasete alet edilen, hukuktan çok ideolojiye itibar eden, demokrasiye müdahalenin altyapılarını oluşturan yargı ve hukuk mu?..
Türkiye’de çok yaşandı bu.
Bakın, bu ülkenin yeni bir 28 Şubat’a değil, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve özgürlükler düzenine ihtiyacı var. Cumhuriyet Başsavcısı’nın davasını kabul ederek ve AKP’yi kapatarak Türkiye’de yeni bir 28 Şubat’ı başlatmak isteyenler şunu çok iyi bilmek zorundalar:
Bu yolla Türkiye siyasal kaosa itilir; bu yolla Türkiye daha beter bölünme tehlikesi içine atılır; bu yolla Türkiye radikal İslamcılar için çok daha kolay bir oyun alanı haline gelir. Bu tehlikelerin farkında mısınız? Türkün demokrasiyle sınavı işte bu tehlikelere karşıdır.
Bu demokrasi sınavından geçemeyen Türkiye’de ne ekonomi dikiş tutar, ne de aş ve iş sorunu çözülür.
Bunu da hiç unutmayın.
Milliyet, 20.3.2008
|