Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Dünyada her gün bunlar oluyor

Hani “Bugün de bu oldu” diye ‘irtica’ haberleri peşinde bir gazete var ya, işte o gazete kollarını ABD’ye kadar uzatmış bulunuyor. Dün, “Harvard’ta harem-selâmlık dönemi” başlıklı bir haber yer alıyordu. Okuyanlar üzerinde, “Allah, Allah, Amerika’yı da mı kaybediyoruz yoksa?” etkisi uyandıracak biçimde hem de...

Olay aslında basit: Altı Müslüman kız öğrenci üniversitenin Kadın Merkezi’ne “Biz de jimnastik yapmak istiyoruz” diye başvurmuş. İstedikleri, etrafta erkek bulunmayan bir salon... Kadın Merkezi’nin desteklediği talebi yönetim de uygun bulmuş. Bundan böyle Harvard’ın spor salonu belli gün ve saatlerde sadece kadınlara açık olacak ve kadın görevliler çalışacak... Haberde Harvard sözcüsü Robert Mitchell’in “Dini topluluklardan her zaman özel istekler alıyoruz ve bunları mümkün olduğunca yerine getirmeye çalışıyoruz” açıklamasına da yer verilmiş...

Gözümün önüne kendi Harvard günlerim geldi. Kayıt için toplandığımızda elimize tutuşturulan bir kâğıda hangi dine mensup olduğumuzu yazabileceğimiz hatırlatılıyordu. Dinini belirtenler, o dine bağlı olanların oluşturduğu örgüt tarafından Harvard’taki dinî etkinlikler hakkında bilgilendiriliyordu. Vakit namazlarının hangi binada, cumanın hangi salonda kılınabileceğini daha ilk günden öğreniyordu öğrenci. Kep giyme ve mezuniyet töreni yerleşke içerisindeki çok sayıda kiliseden birinde, Harvard’ın en büyük kilisesinde yapılmıştı.

Arap öğretim üyelerinden birinin eşini görmüştüm, yüzü peçeliydi; kadının üniversitenin önemli bölümlerinden birinde doktora yaptığını öğrendiğimde hiç şaşırmamıştım.

Bence Milliyet “Bugün de bu oldu” sütununu gerçekten ilginç öykülerle doldurmak istiyorsa Harvard’a değil, “Tanrı’nın Harvard’ı” diye anılan ve sayılarının yirminin üzerine çıktığı anlaşılan yeni üniversitelere göndersin muhabirlerini... Hemen hepsi de 2000 yılı sonrasında açılmış bu yeni üniversiteler, her biri istediği üniversitede okuyabilecek kadar sınavlarda başarılı olmuş gençlere Harvard düzeyinde eğitim veriyorlar.

Birçok önemli gazetede yazıları yayımlanan Naomi Schaefer Riley yeni açılan bu üniversitelerden yirmisini dolaşıp ‘God on the Quad’ (Okul Avlusundaki Tanrı) adıyla bir kitap kaleme almış. Katolikler tarafından açılan Ave Maria Hukuk Fakültesi ile Patrick Henry Üniversitesi üzerine yazdığı bir makalenin ilgi görmesi üzerine araştırmasını yaygınlaştırmış Riley. Hepsi de yeni açılmış, hepsi de dindar ailelerin çocuklarına hitap eden ve hepsi de kaliteli eğitim veren 20 okul...

O etkilenmiş, yazdıkları beni de etkiledi.

Patrick Henry Üniversitesi ABD başkenti Washington’a bir saat mesafede. Okulun özelliği, evde özel öğrenim gören çocukları kabul etmesi...

Evet, Amerika’da sayıları her yıl biraz daha artan bir biçimde devlet okullarına gönderilmeyip evde eğitilen çocuklar var. Eyaletler okula giden her bir çocuğa ne kadar masraf yapıldığını hesaplayıp çocuk başına düşen miktarı çocuğunu evde eğitmek isteyen velilere veriyor. Daha çok dindar aileler tercih ediyorlar çocuklarını evde eğitmeyi. Evde eğitilen çocuklar dışarıdan sınavlara giriyor ve başarılı olurlarsa üniversiteye gidiyorlar.

Evde eğitilen çocukların en parlakları 2000 yılından beri Patrick Henry College’ı tercih ediyorlar ABD’de... Birinci sınıf çocukları kuralları dinin belirlediği bir atmosferde yetiştirip devlette görev alabilecekleri mesleklere yönlendiriyorlar. Okulun iddiası ‘devleti ele geçirmek’... Mezunların çoğu, Kongre’de, Adalet Bakanlığı’nda, Anayasa Mahkemesi’nde, Beyaz Saray’da ve medyada çalışıyorlar bu üniversitenin...

Riley, “Olağanüstü başarılılar” diyor bu okulların öğrencileri için...

“Tanrı’nın Harvard’ı” Hanna Rosin adlı bir başka gazetecinin kitabı. Rosin 1,5 yılını Patrick Henry’deki eğitimi gözlemeye ayırmış. Bu okulda kızlar ayrı erkekler ayrı tutuluyor, günlük hayatlarını nasıl planladıklarına kadar her ayrıntıyla ilgileniliyormuş. İpod’una hangi müzikleri yüklediği, hangi filmleri izlediği bile okulun ilgisi altındaymış... Kızların kılık-kıyafetine de karışıyormuş okul.

Her iki kitabın yazarının Musevi asıllı olması ilginç... Riley, Yale Üniversitesi’ndeki Musevi öğrencilerin, “Yarı çıplak bedenlerini herkese gösteren kadınların da kaldığı yatakhaneleri istemiyoruz” diye okul yönetimini mahkemeye verdiğini hatırlatıyor.

Bir şeyi daha: UCLA’de yapılan bir araştırma ABD’deki yüksek okul öğrencilerinin yüzde 75’inin ‘hayatta anlam ve amaç arayışı’ içerisinde olduğunu ortaya koymuş...

Sütunun adını “Dünyada her gün bunlar oluyor” koymak lâzım.

Yeni Şafak, 7 Mart 2008

Taha Kıvanç

08.03.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Muhtıranın iyisi ve kötüsü…

  Part-time demokrat

  Militan laiklik

  Dünyada her gün bunlar oluyor

  Askerden iktidara muhtıra iyi, muhalefete kötü mü?


 Son Dakika Haberleri