Özgür-Der son haftalarda yaşanan başörtüsü tartışmalarına yeni açılımlar sağlamak amacıyla önceki akşam İstanbul Zübeyde Hanım Kültür Merkezi Tiyatro Salonu’nda “Başörtüsüne Özgürlük Sürecinin Neresindeyiz?” başlıklı bir panel düzenledi. Panele, İstanbul Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci, Mazlumder Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Sönmez, Hukukçular Derneği Başkanı Kâmil Uğur Yaralı, Ak-Der Başkan Yardımcısı Fatma Benli ve ASDER Başkanı Adnan Tanrıverdi katıldı.
Türkiye’nin önde gelen özgürlükçü kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı panelde, başörtüsü krizinde yaşanan süreç ve gelinen nokta ele alındı. Panelde, zaten sanal bir yasak olan uygulamanın kaldırılması için aslında bir yasaya gerek olmadığı ancak çıkarılan yasayla halihazırda elde olan ancak gaspedilen hakların altının çizildiği görüşü vurgulandı.
Panelde konuşan Ak-Der Başkan Yardımcısı ve onlarca başörtüsü dâvâsının avukatı olan Fatma Benli, başörtüsü yasağının somut bir maddeye yahut gerekçeye dayandırılmayan, sanal bir yasak olduğunu ifade etti. Bu konuda yasalarda açık ve net herhangi bir düzenleme bulunmadığını vurgulayan Benli, çeşitli dönemlerde yargıçların başörtüsü aleyhinde verdikleri kararların ise açık bir maddeye dayanmayan, yorum içeren kararlar olduğunu belirtti. Bu hususta karşılarına Anayasa Mahkemesi’nin bir takım kararlarının çıktığını da ifade eden Benli, “Anayasa Mahkemesi kanun koyucu değildir. Parlamentonun üzerinde de değildir. 153. maddede ‘Anayasa Mahkemesi kanun koyucu olarak hüküm ihdas edemez’ şeklinde bir madde bulunmaktadır.” dedi.
Türkiye’nin yargıçlar devleti olmadığını hatırlatan Benli, “Eğer yargıçlar devleti olsaydık meclisi seçmez ve yasama ve yürütme görevlerini yerine getirmek üzere milletvekillerini parlamentoya göndermezdik. Onların yerine yargıçlar seçer ve bizi yönetmelerini isterdik.” ifadelerini kullandı. Anayasa’nın değiştirilemez ilkeleri arasında laiklik haricinde ‘demokratik hukuk devleti’ ve ‘insan hakları’ gibi vurguların da yer aldığını hatırlatan Benli, “2. maddede sadece laikliğe değil aynı zamanda insan haklarına ve hukuk devleti olmaya da vurgu yapılmıştır. Bunu görmezden gelemeyiz” dedi.
Meclisten büyük bir oy çokluğu ile çıkan yeni yasa hükümleri ile ilgili de konuşan Benli, “Yapılan değişikliklerin tam olarak arzu ettiğimiz ve istediğimiz şekilde düzenlemeler olduğunu söyleyemeyiz. Sözkonusu düzenlemeler zaten elimizde olan bir hakkın altının çizilmesinden başka bir anlam ifade etmiyor. Dolayısıyla keyfiliklere ve kasıtlı yorumlara izin vermeyen ifadeler olmasını tercih ederdik.” dedi.
Anayasa’da açık bir şekilde hiçkimsenin yüksek öğretim hakkından mahrum bırakılamayacağının vurgulandığını belirten Benli, “Devletin kamu hizmetinde eşitlik ilkesi vardır. Kimse yüksek öğretimden mahrum bırakılamaz. Bundan sonra YÖK kanununda herhangi bir değişikliğe gidilmesine gerek yok. Yine de bazı rektörler tarafından söylendiği gibi ‘derslere almama, düşük not verme’ gibi ayrımcılık yapılacak olursa, rektörler ve sorumlular anayasal bir suç işlemiş olacaklardır. Böyle bir durumda rektörler hakkında suç duyurusunda bulunma hakkımız vardır.” ifadelerini kullandı.
Konuşmasının sonunda Benli, “Bundan sonra bizim üzerimize düşen, elde ettiğimiz bu hakkı provokasyonlara gelmeden kullanmaktır.” dedi.
|