Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, “Yüksekova Çetesi”yle bağlantılı davada Türkiye’yi 103 bin euro ödemeye mahkûm etti.
Eski Hakkâri CHP Milletvekili Esat Canan’ın yeğeni Abdullah Canan’ın 17 Ocak 1996’da kaçırılarak öldürülmesi olayında, on yılı bulan yargı süreci AİHM’de karara bağlanırken, “ulusal hukuk mercilerinin yaşama yönelik saldırıların cezasız kalmayacağını göstermesi gerektiği ve bunun halkın güvenini muhafaza etmek için vazgeçilmez olduğu”nun belirtilmesi önemlidir.
Kamuoyu bu davanın serüvenine yabancı değil.
Şemdinli’de 9 Kasım 2005’te Umut Kitabevi’nin bombalanması sırasında iki astsubayla birlikte bir “PKK itirafçısı”nın da ele geçirilmesi üzerine Yüksekova’da yaşanan “faili meçhul cinayetler”le ilgili dosyalar yeniden açılmıştı.
Abdullah Canan, kaçırılan 3 köylüyü bulmaya çalışırken yaşamından oldu. Arabası karayolunun 20 metre aşağısında bulundu. Son kez bir askeri kontrol noktasında görülmüştü Canan. 4 gün sonra cesedi bulundu. 7 kurşunla öldürülmüştü.
Kayıp olduğu sırada ailesine Kahraman Bilgiç adlı bir “PKK itirafçısı” tarafından sağ olduğu ve Yüksekova Çetesi’yle bağlantılı askerlerce tutulduğu haber verilmişti. İtirafçı 50 bin mark karşılığı “rehine”yi kurtaracağını vaat ediyordu.
Olaydan sonra bir binbaşı ve yüzbaşının da suçlandığı dava beraatle sonuçlandı.
Yargıtay, 2001’de kararı onadı.
AİHM, Türkiye’yi altı yıl sonra savcılığın yürüttüğü eksik soruşturma ve “yaşama yönelik saldırıların cezasız kalmayacağını göstermekte” yetersiz kalan ulusal hukuk mercilerinin tutumu nedeniyle 103 bin euro tazminat ödemeye mahkûm etti. Uluslararası yargı, caydırıcılık ve benzer olaylarda “halkın güveni açısından” adaletin sağlanmasının önemini vurguluyor.
İlginçtir. Bu kararın medyaya yansıdığı günlerden önce 2005’teki Şemdinli davasından da benzer bir karar çıktı. Askeri Mahkeme, Umut Kitabevi’nin bombalanması olayının sanıkları iki astsubay ve bir PKK itirafçısının salıverilmesini uygun buldu. Sanıklar Van Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava sonunda 39’ar yıl hapis cezasına çarptırılmışlardı.
Yargıtay’ın bozma kararına karşın mahkeme üyeleri ilk tutumlarında direndiler.
Davayı açan Van Cumhuriyet Savcısı ise meslekten men edilmişti. Askeri Yargıtay sorunu kökten çözdü ve sanıkları tahliye etti. Umut Kitabevi’ndeki bombalamada bir kişi yaşamını kaybetmişti.
Hukuk, “yaşama yönelik saldırıların cezasız kalmamasını istiyor.”
Şemdinli için de yüklü bir tazminatı şimdiden bütçeye “ek ödenek” olarak koymalıyız.
Sahi bunları kim ödüyor?!
Milliyet, 25 Aralık 2007
|