Ahmet Altan, Türkiye’de aydınların dinle barışamadığını söyledi yakınlarda.
Aslında sorun tek başına din değil.
Çünkü bir kısım aydınlarımızın Noel geceleri kiliselere gidip mum yaktığını gazetelere yansıyan haberlerden biliyoruz.
Sorun, Batı karşısında duyulan komplekste.
Batı’nın her kurum ve kuralının doğru ve yerinde olduğunu kabul eden anlayış, kendisini din alanında da gösteriyor.
Türkiye’de aydın, kadınlı erkekli sıralara oturarak yapılan ayini, ayakkabıların çıkarıldığı, kadın ve erkeğin bir araya gelemediği tipe tercih ediyor.
Bu, hayatın her alanına yansıyor.
Müzikten giysiye, yemekten kitaba kadar.
Bu, Batı’yı sorgusuz sualsiz uygarlığın ideal modeli olarak kabul etmenin sonucu.
Oysa Batı tek tip değil.
Kiliselerin boşalıp dükkân veya restoran olduğu Avrupa da Batı; yaşamın kurallarını dini esas olarak yeniden düzenlemek isteyen politikacıların ortaya çıktığı Amerika da...
Sorun aslında ülkelerin inanç biçimi, giysisinden çok gelişmişlik düzeyinde.
Bugün Müslüman dediğinizde aklınıza tek tip bir insanın gelmesi mümkün değil.
Taliban’ın İslâm anlayışı, Hamas’ın İslâm anlayışı, Pakistan’daki mollaların İslâm anlayışı farklı.
Tıpkı Türkiye’deki İslâm anlayışının farklı olması gibi.
Bugün Türkiye’yi yöneten muhafazakâr sınıfın, topluma ve dine bakışının 20 yıl öncesine göre çok farklı olması gibi. (...)
Sabah, 20 Aralık 2007
|