İstanbul’un fethinden beri bu topraklarda yaşayan azınlık din adamları için Türkiye, bir “korku ülkesi” haline geldi.
Son 2 yılda saldırılar giderek arttı.
Kampanya, 2006 Şubat’ında Trabzon’da başladı. Hrant Dink cinayetinden iki hafta sonra, Santa Maria Katolik Kilisesi rahibi Andrea Santoro, pazar ayini çıkışı göğsünden kurşunlanarak öldürüldü.
Ondan 6 ay sonra Samsun’da İtalyan Katolik Kilisesi rahibi Pierre Brunissen bıçaklandı.
Ardından 2007 Nisan’ında Malatya katliamı geldi. 5 genç, Hıristiyanlık üzerine kitaplar hazırlayan yayınevini basıp 3 Hıristiyan’ı bıçakla doğradı.
Geçen ay Mardin’in Midyat ilçesinde Mor Yakup Manastırı’nın rahibi Daniel Savcı, fidye talebiyle kaçırıldı.
Bu hafta da İzmir’de Meryem Ana Kilisesi rahiplerinden Adriano Francini’ye bıçaklı saldırı düzenlendi.
Hepsinin mi “akıl sağlığı bozuk?”
Saldırganların biri hariç hepsi 16-20 yaş arası, eğitimsiz, yoksul gençler...
Kendi başlarına hareket eder gibi görünüyorlar, azmettiricileri ortaya çıkarılamıyor. Genellikle “akıl sağlığı bozuk” diye hapsediliyorlar. Olayın üstü örtülüyor.
Ancak saldırılar durmuyor. Üstelik Hrant Dink ve Malatya olayında ortaya çıktığı gibi, saldırganların devlet içinde bağlantıları bulunuyor.
Bu arada son dönem misyonerlik faaliyetlerini abartarak gündeme sokan yaklaşımlar, azınlık din adamlarını hepten hedef haline getiriyor.
Patrik tedirgin
Fener Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos ile görüştüm.
Tedirgindi.
Yukarıdaki listeye, geçenlerde İstanbul’da saldırıya uğrayan Yunan MEGA televizyonu muhabirini de ekledi.
“Üst üste gelen bu saldırılar hepimizi çok üzüyor” dedi:
“Yalnız Hıristiyanları, azınlıkları değil, eminim ki sağduyulu bütün Türk yurttaşlarını da üzen, tedirgin eden olaylar bunlar...
“Sadece Türkiye kanunlarına değil, Türkiye’nin örf ve âdetlerine, konukseverliğine de ters düşen olaylar..
“Uluslararası kamuoyu önünde Türkiye’nin imajını da zedeleyen, ‘farklı dinden olanlara karşı düşmanca davranan bir toplum’ olarak görülmesine yol açan olaylar...
Oysa sağduyulu hiçbir Türk yurttaşı böyle bir şeyi tasvip etmez.”(...)
AB’ye engel olmak için mi?
Faillerin ortak özelliklerini hatırlatıp “Sizce kışkırtma var mı?” diye sordum. Şöyle dedi:
“Bu genç çocukların kendi inisiyatifleriyle hareket ettiklerini düşünmüyoruz. Daha derin bir şeyler olabilir. Hrant Dink olayında azmettirenler olduğunu herkes söyledi. Diğer saldırılarda da belki azmettiren çevreler vardır.”
Kimler onlar?
Patrik Bartholomeos “bu olayların özellikle Türkiye’nin AB’ye girme çabasında olduğu bir dönemde yoğunlaşması”na dikkat çekiyor. Bu saldırıların, Türkiye’nin Batı’daki imajına vurduğu darbeyle tam üyelik sürecini baltaladığını düşünüyor. (...)
Milliyet, 20 Aralık 2007
|