Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Güneydoğu yangını ve DTP’nin vebali...

Güneydoğu’dan, cepheden yeni ölüm ve şehit haberleri geldi. Tuzak yeniden kuruluyor. Bu gidişe dur demek için gözler elbet önemli ölçüde siyasi iktidarda ve devlette, onların atacakları adımlarda…

Ancak bir de madalyonun diğer yüzü var…

DTP ve DTP’liler…

DTP’nin TBMM’deki varlığı çok kişi için mevcut “temsil krizi”ni aşma imkânı olarak görülmüştü. Yine çok kişi gözünde Kürt sorununun parlamentoda bu şekilde ve bu düzeyde temsili, bu sorunun tartışılması ve çözümü yolunda önemli bir aşamayı ifade ediyordu. Ayrıca bir önceki dönemden ders alındığı söyleniyordu. DTP’nin şiddete karşı kişileri içinde barındıran bir koalisyon olduğundan söz ediliyordu…

Olmadı…

Her fırsatta dile getirdiğimiz “endişeler” gerçeğe dönüştü.

DTP’liler, en azından DTP’nin radikal kanadı, parlamentoyu çatışmacı, PKK merkezli bir Kürt politikasının meşruiyet kazanma zemini olarak gördüler, dahası çatışma çıtasını yukarı çekecek bir alan olarak tanımladılar.

DTP’nin bugünkü politik tutumunu Mardin milletvekili Emine Ayna’nın, geçenlerde sarfettiği şu cümle tanımlıyor:

“Bugün Kürtçe diye bir dil var deniliyorsa, silahlı ve silahsız bir mücadele sonucundadır…”

Siyasi şiddet merkezli bu mantığın hiçbir demokratik sistemde koruma ve müsamaha görmeyeceği açıktır…

Bırakın koruma ve müsamahayı, tutturulan bu dilin ve bu hedeflediği Kürtlere yönelik, Kürtler için propagandanın “temiz ve ahlaki” olmadığı da açıktır…

Onbinlerce ölü, onbinlerce yaralı, PKK’nın iç infazları, Susurluk çeteleri yatmaktadır bu şiddet gerçeğinin altında…

Evet, DTP’nin ve DTP’lilerin bugün öfkenin nesnesi haline gelmeleri, onları eleştirme ve tartışma gereğini ortadan kaldırmıyor…

Son gelişmelerdeki sorumlulukları da yok etmiyor…

Nitekim bugün geldiğimiz nokta bugün gazetelere yansıyan şu haberde gizli:

“Meclis Anayasa Komisyonu’nda DTP’li milletvekilleri hakkında dokunulmazlıkların kaldırılmasını öngören fezlekelerin bulunduğu ortaya çıktı. Başbakanlık fezlekelerinin Ekim sonunda TBMM’ye gönderildiği öğrenildi. Fezlekelerin DTP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici, Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis ve Hakkari Bağımsız Milletvekili Hamit Geylani hakkında olduğu belirtildi. DTP’li Binici hakkında Suruç, Halis hakkında Tunceli, Geylani hakkında da Hakkari Cumhuriyet Başsavcılıklarının başlattığı soruşturmalar bulunuyor…”

Seçimler 22 Temmuz’da yapıldı.

Bugün 14 Kasım.

Seçimlerden bu yana yalnızca 3,5 ay geçmiş ve gelinen noktaya bakın…

“Sorunun çözümüne, siyasi açıdan yumuşamasına, toplumsal gerilimin düşmesine, şiddet dışında ve karşısında siyasal imkânlar yaratılmasına” hiçbir katkıda bulunmayan “parlamenter Kürt politikası”…

Tersine bu açıdan “siyasete yönelik umutları söndüren, siyasete inancı azaltan bir Kürt politik tutumu”…

Şu açıktır:

Türk demokratı, en azından kendisini demokrat olarak niteleyenler, Kürt meselesine ilişkin çözüm önerileri söz konusu olduğunda şiddeti araç kılan, her sivil unsuru kendi politik duruşu ve çıkarının lojistik desteği haline getirmeye uğraşan anlayışlardan yorgun düştü…

Demokratikleşme adımlarına rağmen şiddete yönelen, kendi iç hesaplaşmasını yeni Kürt siyaseti ilan eden, uzun vadeli milliyetçi bir refleksi demokrasi kavramıyla doğrulamaya yönelen bir anlayışın bugün açığa iyice çıplak hale gelmiştir.

Hala bir şansı var mı, bilmiyorum, ama eğer varsa ve söz konusu demokrasi meselesiyse “Kürt politikacılarının dışarıyla konuşmaktan önce kendi içlerine yönelmeleri, kendi kendisiyle konuşmaları, çoğulculaşmayı gündeme getirmeleri” gerekiyor...

Siyasetten başka yol yok…

Bunu imkânsız hale getirenler vebal altındadır…

Yeni Şafak, 14.11.2007

Ali BAYRAMOĞLU

15.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  'Medenî ülke' olma yolunda

  Güneydoğu yangını ve DTP’nin vebali...

  Zor denklem

  Dağda kalsalar daha mı iyiydi?


 Son Dakika Haberleri