Günümüzde, güney sınırımızın “yanlış çizildiğini” düşünmeyen kalmadı gibi bir şey...
Eskiden bunu söylemeye kalkanın ossaat hayatını kaydırırlar, anasını ağlatırlardı. Türkiye nereden nereye gelmiş...
Elbette, “yanlış çizim” deyince Kürt ayrılıkçıları çok başka bir şey anlıyorlar.
Peki biz ne anlıyoruz?
“Sınırlar yeniden çizilmelidir” sözünü, Türk milliyetçileri de elbette “yeni sınırlarımız Musul ile Kerkük’ü de içine almalıdır” şeklinde anlıyorlar.
Vallahi iyi olur, alabiliyorsanız... Viyana’yı aldınız da biz size niçin aldınız mı dedik?
Peki o zaman sorun nedir? Birkaç kilometrelik küçük bir “düzeltme” mi? Yani sınır dağın tepesinden değil de güney eteğinden geçecek, böylece “hatt-ı bâlâ”ya biz hakim olacağız, PKK bitecek.
Bu mudur yani? Gençlerin gözde deyimiyle.
Son olarak, bir emekli memur gazetesinin “konuşan emekli paşalar” yazı dizisinde, İsmail Hakkı Karadayı Paşa da konuşmuş. Diyor ki, “bu sınır İngiltere’nin yaptığı bir iş... İleriyi düşünerek yapmışlar... İleride sorun çıksın diye...”
Karadayı Paşa, Suriye sınırımızın da yanlış çizildiğini, Suriye topraklarının çeşitli yerlerde bize doğru cep şeklinde girintiler yaptığını, oralarda petrol olduğunu söylüyor... Suriye devleti o girintilerde petrol çıkarıyor, bizim tarafta petrol yok!
Aşkolsun paşam, biz o sınırın Lausanne’da (pardon, Lozan mı yazmalıydım?) anlı şanlı İsmet Paşa tarafından yılmaz bir mücadeleyle ve büyük bir başarıyla elde edildiğini sanıyorduk!...
Eğer sizin dediğiniz gibi sınırı İngilizler yaptılarsa, bize niçin yalan öğretildi? Biz sınırın “muhataralı” olan kısmının yalnızca Irak tarafı olduğunu duymuştuk.
Af buyurun ama, bu “İngiliz çizgisi” niçin kabul edilmiştir paşam, devlet kurucu büyüklerimiz tarafından?
Çünkü savaş çıkardı, Yunan ordusunu yenmiştik ama İngiliz ordusunu yenemezdik, falan filan.
Yahu biz kurtuluş savaşını “yedi düvele karşı” vermemiş miydik? O düvellerden birinden sonradan niçin çekinmiştik? Hani bileğimizi kimse bükemezdi?
Yoksa bu işin sonunda İdris Küçükömer mi haklı çıkacak paşam?
Yoksa “İngilizler, Bolşevik Rusya’ya karşı oluşturmak istedikleri tampon devlet için önce Büyük Yunanistan projesini denediler, sökmeyeceğini anlayınca tampon bölgeyi Anadolu içlerine doğru genişletip bağımsız bir yeni Türk devleti çözümünü desteklediler” görüşü doğru mudur?
Anlı şanlı Ankara hükümeti, eloğlunun hinoğlu hin sınır numarasını nasıl olmuştur da yemiştir paşam?
Eee, bu başarı mıdır yani?
“Bizi keleğe getiriyorlar, yutmayın” diyen muhalefet niçin ve nasıl susturulmuştur?
Sözüm meclisten dışarı, ortada bir “muvazaa” mı vardır? Bir bedel mi ödenmiştir?
Hatay niçin hemencecik bırakılmıştır? Bu başarı mıdır? Yoksa Fransa’yla da muvazaalı bir durum mu vardı?
Acaba Batı Trakya’daki Müslüman Türk halkını da niçin Yunanistan’ın eline terkettik? Niçin Doğu Trakya Misak-ı Milli’ye dahildir de Batı Trakya’dan vazgeçilmiştir?
“1914 sınırı esas alındı” diyeceksiniz. Güney sınırı 1914 sınırı mı? Batıda sökmemiş, güneyde sökmemiş, ne anladım ben bu işten?
Akşam, 6.11.2007
|