Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Kalb coğrafyamızın kurtulması için

Bu coğrafya bizim kalp coğrafyamız.

Yani kalbimiz bu coğrafyanın ruhaniyeti ile beslenmiş.

Mekke, Medine ile, Kudüs ile, İstanbul – Konya ile, Bağdat – Kerbela – Meşhed ile... Kahire - Endülüs ile... Buhara – Semerkand ile... Üsküp – Kırcali - Bosna ile...

Kalbimiz dediğimizde bütün bunlar hem bir ince sızıdır hem bir gurur abidesi...

Bugün parça parça olmuş bu kalp coğrafyası...

Hani, kalp dünyamızda, sömürgeci güçlerin cetvelle oluşturduğu sun’i sınırlar aşılabilse yanmayacağım. Bazan sınırlardan öte parçalanmışlıklarla boğuşuyoruz.

Onun için kalp coğrafyasının parçalanmasından söz ediyorum.

Orada, Peygamber aleyhisselam’ın, orada Kur’an’ın sımsıcak iklimi olmalıydı.

“Kardeşsiniz” demiş ve kalpleri buluşturmuştu yüce Yaratan...

“Parçalanmayın, yoksa rüzgarınız gider” diye uyarmıştı.

Kavmiyyet diye savrulmayın.

Ebu Cehil Araptı. Selmanı Farisi İranlı idi...

Peygamber aleyhisselam yanında hangisi güzeldi?

Kara derili Bilal-i Habeşi’yi bin Ebu Cehil’e değişir miydi Allah’ın elçisi?

Üstünlük orada değil, diye uyarmıştı Yaratan.

Üstünlük gerçek insan olmakta, o da Yaratan’a yakınlıkta, diye uyarmıştı.

Hadi, bakalım kalplerimize...

Ne var orada?

Öncelikler nerede?

Bu kalp durumu ile Rasulullah’ın elinden tutabilir miyiz?

Bu kalp halini, Yaratan’ın huzuruna çıkarabilir miyiz?

Bana kızanlar var.

Türkçülük adına kızanlar, Kürtçülük adına kızanlar... İki taraftan da ağza alınmayacak ihanet suçlamaları geliyor.

Gelsin, dert değil. Ama bu öfkelerin bir anlamı yok. Bir dert çözmüyor bu öfkeler. Bütün bu kalp coğrafyamızın mazlumiyetini ortadan kaldırmıyor.

Çözüm olarak “İslam kardeşliği”nden söz ettiğimde bana “hayalci” diyenler var. Desinler.... Dönüp dolaşıp geleceğimiz yer orası bana göre. Başka çıkış yok.

Haydi, Türkçülük veya Kürtçülük yaptık, nereye varacağız?

Arapçılık ya da Arnavutçuluk yapanlar nereye vardılar?

Osmanlı’yı çökerttik nereye vardık?

O zamandan beri kalp coğrafyamız talan edilmiyor mu?

Devlet diye kurduklarımızı birbirimize karşı savunmak için Amerika’yı çağırmıyor muyuz?

Amerikan ordusu bu coğrafyanın harim-i ismetinde postallarıyla dolaşmıyor mu?

Amerikalı komutan Abizaid “Daha 50 yıl bu topraklardayız” demiş.

Neden?

“Çünkü petrolü kontrol altında tutmamız lazım!” Git deyin bakalım gidecekler mi? Nerede bağımsızlık? Nerede devlet olma onuru?

Hani Osmanlı’yı kovup devlet olmuştuk!

Şimdi sıra Türkiye’ye diz çöktürüp devlet olmakta öyle mi?

Sonra İran’a...

Irak’ın işi çoktan bitti. Çılgınlar yönetimini besleyip büyütenler sonra başını yediler geriye 600 bin mi, bir milyon mu insanın hayatına mal olan bir enkaz kaldı.

Bu coğrafyada İsrail’den büyük devlet kalmasın!

Ya da bu coğrafya Armagedon’a, yani kıyamet senaryosuna hazır hale gelsin...

Türklerle Kürtler, ya da Araplar ve Farisiler, Şiiler ya da Sünniler.... yarın hiç Livaülhamd altına sığınma arayışı içinde olmaksızın vuruşsunlar...

Bugün hangi mezhebin camii bombalandı?

Bugün hangi İslam büyüğünün türbesi havaya uçuruldu?

Kerbela’da Hazreti Hüseyin’in başı kesilirken yakınlarından biri canilere sesleniyor:

-Nasıl kıyıyorsunuz Allah Rasulü’nün “Reyhanım” diye sevdiği torununa... Yarın onunla hiç buluşmayacak mısınız?

Cinnet başka bir şey.... Gözü dönmüş caniler hiçbir şeyi duymuyorlar.

Bugün Irak’ta bir camiyi, bir türbeyi havaya uçururken nasıl bir Kerbela cinneti yaşanır?

Türkler ve Kürtler, Araplar ve Farslar... Sünniler ve Şiiler...

Kalplere yönelme zamanıdır... Kalp coğrafyamız üzerinde bir kere daha düşünme zamanıdır.

Hakikat şu ki: İslam bir rahmet dinidir.

Hakikat şu ki: Hazreti Muhammed bir rahmet peygamberidir.

Hakikat şu ki: Dünyanın İslam’ın rahmet iklimine ve Hazreti Muhammed’in rahmet çağrısına ihtiyacı var.

Ve açık hakikat şu ki: Rahmet iklimine ve Peygamber çağrısına önce İslam dünyasının ve Müslümanların ihtiyacı var.

Biz bu çağrıyı duymazsak kime duyurabiliriz, biz rahmet iklimini yaşayamıyorsak, kimden böyle bir hayatı isteyebiliriz?

Allah Rasulü “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe gerçekten iman etmiş olmazsınız” buyuruyor. Sonra “Selam”ı öğütlüyor sevgileri çoğaltma vasıtası olarak...

Selam İslam demek. Selam barış ve güven demek...

Birbirine güven taşıyan insan demek Müslüman...

Öyleyse bu coğrafyada bir selam seferberliğine, bir İslam seferberliğine ve Müslümanlığımızın içini İslam’la yeniden inşa seferberliğine ihtiyaç var.

Kalplerin kanamaması için ve bu coğrafyanın kan kaybından bir kere daha yere kapaklanmaması için...

ahmettasgetiren.com.tr, 3.11.2007

Ahmet TAŞGETİREN

04.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Apo’yu aldık çözemedi, Barzani’yi alsak çözülür mü?

  Garip bir ısrar, garip bir medya

  Kalb coğrafyamızın kurtulması için

  Kötü formülasyon


 Son Dakika Haberleri