Evlatlarımız şehit düştükçe...
Kendi halinde işine gücüne, düğününe giden insanlarımızı teröre kurban verdikçe...
Acının ağır örtüsü her şeyin üstünü örtüyor. Konuşulacak, yazılacak nice şeyin anlamı kalmıyor o zaman.
Susmak istiyor insan.
Biliyorum; “bardak doldu, taştı” veya “bıçak kemiğe dayandı” gibi sözleri ardı ardına tekrarlayarak içimizde biriken acı, öfke ve şaşkınlığı boşaltmak istiyoruz. Olmuyor!
Oysa gerçek şu...
Bardak çoktan taşmıştı!
Bıçak çoook önce kemiğe dayanmıştı!
Buna ayılamadık bir türlü!
Uyanışlarımız kısa, uykularımız uzun sürdü...
Bir düşünün; aslında 24-25 yıllık bir süreçten söz ediyoruz, dünden değil!
Onca süre içinde binlerce insanımızı kurban verdiğimiz terörün başladığı noktayla bugün geldiği nokta arasında dağlar kadar fark var.
Peki biz ne yaptık?
Her seferinde şehitlerimize yandık, yıkıldık.
Saygı duruşları bitip cenazeler kalktıktan sonra bir dahaki acıya kadar defteri kapattık.
Ne bölgeyi anladık ne sorunları anlamaya yanaştık! Ülkenin siyasi, ekonomik ve insani olarak ne çok şey kaybettiğini görmezden geldik!
En kötüsü de şu ki Türkiye’nin içine düştüğü duruma (dilim varmıyor söylemeye ama) aldırmadık hiç!
***
Şimdi yeni bir dönem ve gerçeklikle karşı karşıyayız.
Kürt sorunu içinde PKK’nın yeri, bölücü terör, Öcalan’ın gücü vesaire...
Geçti bunlar!
Geçmişin saatine ayarlı öfkelerin ve naif tepkilerin bir yeri yok artık.
Şimdi yeni bir noktadayız,
Daha doğrusu artık “mayınlı arazi”deyiz.
Karşımızda sıradan bir terör ve terör örgütü değil uluslararası bir cephe tarafından yürütülen örtülü bir savaş var.
Bunu bilelim!
Türkiye’nin 22 Temmuz sonrasında denge arayan sosyal-siyasal iç dinamiklerini altüst etmek isteyen bir tezgâh bu!
Türkiye üzerine kurulmuş ve ucu Orta Doğu’nun yeniden “dizaynı”na kadar uzanan büyük bir tezgâh.
Hatta Türkiye’yi Irak’a, yani bataklığın ortasına çekerek Türklerle Kürtlerin, Türkiye ile ABD’nin savaşmasını hesaplayan pis bir tuzak.
İşte tam bu yüzden...
Şimdi sözde değil özde sakin ve kararlı davranma zamanı!
Ancak o zaman bu tezgâhı bozarız.
Vatan, 22.10.2007
|