Bir seferde 12 köylü.
Bir seferde 13 asker.
Bir seferde 12 asker.
Bu, çok çok fazla!
*
İlk ikisi, diğer şehitlerle birlikte “tezkereye doğru” sürükleme idi.
Dünkü 12 şehit “tezkerenin hedefine doğru” çekiştirme.
“Türkiye’yi Irak bataklığına çekmek” üzere PKK özel bir katliam seferberliğine sokulmuş sanki.
Türkiye’yi, görünüşte ABD, AB, Irak, Irak Kürtleri ile karşı karşıya getirme, fiilen ise ABD ve başta İngiltere kimi AB üyelerinin gömüldüğü, İsrail’in bizi görmek istediği bir bataklığa çekme seferberliği.
PKK açıkça “tezkereyi kullanmaya” tahrik ediyor.
Kanlı bir küstahlıkla.
“Sınır ötesi bir terör patlaması” yla.
Türkiye’yi sürekli savaş ve bilinmezlikler ile kaoslara sürüklemek üzere.
*
Ama şöyle bir şey de var:
Tezkerenin hedefi Kuzey Irak’taki, Kürt özerk bölgesindeki PKK kampları.
Şehitleri verdiğimiz yer ise, burası, bizim topraklarımız.
Tezkerenin hedefi yuvalandıkları, korundukları, barındıkları yer.
Saldırdıkları yer ise burası; bizim topraklarımız.
Biz Irak’a girmeden Irak zaten içimize sokulmuş sanki.
*
Tezkereyi çıkaranlar elbette tezkerenin manasını, yapılması gerekeni, ABD ve Irak’a alınacak tavırları da konuşuyorlar.
Ama “teröristler” in, üst üste çok sayıda askeri, kahpe pusulara düşürebilmesindeki zaafları da kim konuşacak?
Bu nasıl bu kadar mümkün, bu kadar kolay, bu kadar sık, bu kadar çok sayıda olabiliyor?
Tezkere ile gözdağı veren devlet yetkilileri, sorumlu hükümetten yetkili askeri kademelere kadar, bunun muhasebesini yapabilmeli ve açıklayabilmeli.
Kamuoyu, katillerin lanetlenmesinde, şehitlerin acılarının paylaşmaktan da öte, yüklenilmesinde zaten bir bütün. Ama, o sorular da, demokratik hukuk devletinde, bir cumhuriyette, sivil ya da asker, kamu görevlilerinin millete, halka vermesi gereken bir hesabın maddeleri.
Bu gencecik askerleri katledenleri biliyor ve lanetliyoruz; ama neden bu kadar kolayca pusuya düşürülüp katledilebildiklerini de bilmek istiyoruz.
*
Katiller;
Bu ülkeye, barışa, huzura, insanlığa, hukuka, demokrasiye, parlamentoya, hatta Kürtlere de asla fırsat tanımak istemiyor.
PKK, Güneydoğu’da ekonomik, demokratik, toplumsal hatta kültürel hiçbir ilerleme olmasına fırsat vermemek, insanların tüm geleceğini sabote etmek, hep rehine tutmak; savaş, iç savaş, kin ve nefret, linç ortamını sürekli kılmak istiyor.
“Dağ yerine siyaset” gibi, bu devletin çok zor söyleyebildiği sözler dahi devlet yetkililerinin ağzından çıktığında hemen onu katliamla cevaplıyor, onlarca kişiyi öldürmeye ve ölmeye sürüyor.
Gencecik, yoksul Anadolu çocuklarının cesetlerini çoğaltarak, artık taşeron bir katliamcı olarak, ABD işgali ve himayesindeki bir ülke ile özel himayesindeki bölgeden, eskisine göre daha ciddi silahlarla besleniyor.
Türkiye’nin “sınır ötesi” Kuzey Irak’tan ibaret değil!
Ve DTP, bu ülkedeki derdi “demokrasi” ise, bu katillerin gölgesinde ne tür bir demokratlık yapılabileceğine bir an önce karar vermeli.
*
Tarih, bu şehit çocukların acısıyla da yazılacak. Çok, çok fazla oldular. Çok, çok fazla öldüler.
Sabah, 22.10.2007
|