Son üç-beş aydır olan biten Türk askerine telafisi mümkün olmayan bir ‘imaj kaybı’na mal olmuştur.
Hadi varsayalım ordunun imajı Türkiye’de taştandır, ne yapsa bir şey olmaz. Ama ‘askerlik mesleğinin’ böylesine ‘imaj’ kaybına uğradığı başka bir dönem ben bilmiyorum. Her gün bir ‘emekli asker çetesi’ ortaya çıkıyor. Arka odalarında kolilerle hatıra el bombaları bulunuyor. Görevli bir subay ‘Bizim arkadaşların işi mi şu zıbartılan adam?’ diye sorabiliyor. (Zıbartılan adam, Hrant Dink). Hani durum öyle ki, bir ‘asker amca’ eğilip çocuğumuzu sevmeye kalksa kaçacak delik arayacağız.
Kaybettiğini idrak edenin kazanma şansı hâlâ vardır. Ama Türkiye kaybedenlerin kaybettiğini idraka yanaşmadığı bir ülke. Milyonlarca insan sokakta yürüyor. Beğenseniz de beğenmeseniz de ‘sivil’ bir harekettir deyip hazmetmeye çalışıyorsunuz. O sırada ordu darbe kıvamında bir muhtıra veriyor. Sokakta yürüyenler bir anda ‘cuntacı’ oluyor ve kaybediyorlar. Ama onlar bundan gocunmuyor. Halbuki biraz ‘imaj’ dertleri olsa, en çok gocunması hatta buna isyan etmesi gereken öncelikle onlar.
Belli ki Türkiye’de bazı güçler ceplerindeki ‘imaj’ı tükenmez sanıyor. (...)
Arzu ederlerse bundan üç-beş sene sonra bir ‘imaj’ araştırması yapsınlar da görsünler. Gördüklerine de şaşırıp arkasında bir komplo aramasınlar. Gören gözler biliyor, en büyük komployu kendi kendilerine yapıyorlar.
Radikal, 8.7.2007
|