Doğruyu konuşmak lazım; uzun bir zamandan beri adalet kavramı ağır yaralar aldı. Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, hazırladığı iddianame yüzünden meslekten ihraç edildi.
Şemdinli davasına bakan hâkimin görev yeri değiştirildi. Şemdinli davasının mahkeme heyeti dağıtıldı, bir gecede 51 klasör okuyarak sanıkların lehine pozisyon alan savcı ödüllendirildi, batık bankalar davasının uzman hâkimi (Mustafa Akın) önemli bir dava öncesi başka bir mahkemeye kaydırıldı... Son beş yılda yaşanan ve adalete gölge düşüren hadiseleri tek satırla not etmeye kalksam sanırım bu sütun yetmez.
Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı, kötü gidişatın dibe vurduğu bir nokta oldu. Herkes mahcup. Karar metni mahcup, karara itiraz eden bir zamanlar adalet mekanizmasında görev almış en üst düzey yetkili bile mahcup; çünkü adalet üzerine düşen gölge öyle bir günde oluşmadı. Kurbanlar verilircesine yapılan hatalar toplandı, birikti ve herkesi rencide edecek hale geldi.
En çok kim mahcup biliyor musunuz? Medya. İnanabiliyor musunuz; 367’nin gerekçesini gazetelerin çok büyük bir kısmı birinci sayfadan tek bir kelimeyle bile girmedi. Tabii ki haber değerlendirmesi herkesin kendi takdiridir ve ona saygı duymak gerekir. Ancak aylardır hararetle tartışılan ve defalarca manşet olan bir olayın gerekçesi iki satırlık da olsa haber değeri taşımıyor mu? Mahcubiyetler silsilesi gösteriyor ki Mahkeme’nin gerekçeli kararı, hiç kimsenin içine sinmedi. “Yargıçlar devleti” gibi bir tehlikenin sinyallerini de herkes görüyor. Böyle bir durumda en büyük zararı medyanın göreceği de aşikâr. O halde nedir bu sessizlik? Bir tecavüz davasına gelen yayın yasağına kükreyip çete davasına gelen yasağı görmezden gelmek nasıl anlaşılamıyorsa, 367 tartışmasını manşete taşıyıp; sonra cılız gerekçe karşısında sükût etmek de anlaşılamıyor. Köşe yazarlarının gördüğü gerçek, yazı işleri tarafından hiç mi görül(e)mez? Umarım yargı tarafından âkil heyeti, tartışmalardan ne kadar zarar gördüklerini fark eder ve bir an önce toplum nezdinde zedelenmiş adalet duygusunu yeniden diriltecek hamleler yapar. Onların bağımsızlığı medyanın da bağımsızlığı haline geldi zira. 28 Şubat döneminde brifing alarak başlayan süreç, hem yargıyı hem medyayı bir hayli hırpaladı; artık toparlanma zamanı geldi, belki de geçiyor. Daha ötesi Türkiye’mize zarardır...
Zaman, 2 Temmuz 2007
|