Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Askerden yana olanlar, olmayanlar

Genelkurmay’ın basınla ilgili yaptığı değerlendirmelerin ortaya çıkması birçok tepkiye yol açtı.

Genelkurmay’ın, şimdi, bunun nasıl kurum dışına sızdığını anlamak üzere soruşturma başlattığı da gene gazetelerde yer alan bir haber oldu. Böyle bir değerlendirmenin (‘askerden yana ve askere karşı yazarlar’ vb.) yapılmasının değil de, kurum dışına sızdırılmasının soruşturma konusu olmasını -bence haklı olarak- eleştirenler de oldu. Genelkurmay’ın bu gibi ‘sızma’lar konusunda bugünlerde aldığı kararlar ilginç: kısa bir süre önce de katille resim çektiren güvenlik görevlilerinin bandını yayımlayan TV kanalını ‘akreditasyon’ listelerinden çizdiklerini açıklamışlardı. Katille resim çektirenin değil de, bunu yayımlayanın ‘cezalandırma’ konusu olması gene çok ilginç ve düşündürücü bir uygulamaydı.

Bu ‘değerlendirme’ haberi için de aynı şeyler geçerli. Böyle bir olay, yazılı çizili bir şekilde önümüze gelince, şaşırtıcı, çarpıcı, sarsıcı vb. oluyor.

Oysa aslında bilmeyeceğimiz, tahmin etmediğimiz bir olay ya da bir durum

değil. Belirli bir yapılanmanın içinde olan bir şey. Bir süre önce de, basın değil, doğrudan doğruya toplumun nasıl fişlendiğinin bir örneği bulunmuş, yayımlanmış, o da epey tepki çekmişti.

‘Belirli bir yapılanma’ diyorum; nedir bu? Türkiye’de TSK’nın iç hizmete ilişkin metninde yer aldığını bildiğimiz, ülkeyi ‘koruma ve kollama’ maddesinden başlayan bir şey bu. Bununla TSK bu toplumda var olan başka hiçbir kurumun sahip olmadığı türden bir ‘görev’le donatıyor kendini. Böyle bir ‘koruma ve kollama’ görevinin devletin hemen hemen bütün organları için geçerli olacağını düşünebilirsiniz. Öyledir de. Ama ordunun fiili ve fiziki donanımı onu farklı kılıyor. Hayatımızın herhangi bir sabahında radyodan Yargıtay’ın veya Anayasa Mahkemesi’nin kötü gidişe ‘dur’ demek üzere idareye el koyduğu haberini duymadık.

Bu farklılıklar Silahlı Kuvvetler’i toplumun geri kalanından, ama aynı zamanda devlet organlarının da geri kalanından, farklılaştırıyor.

‘Askerden yana/askere karşı’ gibi sınıflandırmalar yapılabilmesi de doğrudan doğruya bu ‘farklılaşma’nın sonucu.

Kendine ve yalnız kendine böyle bir ‘yükümlülük’ biçen kurum, mesleki formasyonun bakış açısının getirdikleriyle de donanmış olarak, topluma kendisinin hareket alanı olarak bakmaya başlıyor ve bir yazarın gene çok haklı olarak değindiği gibi baktığı yerde ‘kırmızı kuvvetler’, ‘mavi kuvvetler’ tespit ediyor.

Bu sefer her nasılsa ele geçen metin bu işi basın çerçevesinde yapan bir metin ama bunun burada durmasının imkânı yok tabii. Daha önce bulunan, yukarıda değindiğim, ‘toplum’da kimin ne olduğu, ‘neci’ olduğu sınıflandırmalarına gidilmemesi mümkün değil.

Kendi içinde değişik, ilginç paradokslar taşıyan ve üreten bir durum bu. Bir yanda ve en başta, ‘gözbebeği’ olarak korunması ve kollanması gereken bir ‘millet’ var. Ama bütün bu ‘iç ve dış düşmanlar’ söylemlerinin günde beş vakit tekrarlandığı bir ideolojik ortamda o ‘millet’ aynı zamanda nesneleşiyor, ‘bizden yana’ olanlar, ‘bize karşı’ olanlar, tabii icabında ‘bize karşı olanların safına geçebilecek’ olanlar diye listeler, sınıflandırmalar uzayıp gidiyor -ve gider.

Bunun çok sağlıklı bir durum olduğunu herhalde söyleyemeyiz. ve herhalde ‘Bize ne! Bizi ilgilendirmiyor!’ da diyemeyiz. Bu gibi konuları açık yürek ve açık dille konuşmanın zamanı çoktan gelmişti.

Radikal, 13.3.2007

Murat BELGE

14.03.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Yazık değil mi?

  Aman yangın sönmesin!

  Akıllanmayacak bunlar...

  Dördüncü kuvveti fişleyen 1, 2, 3. kuvvetleri de fişlemiş olmasın!

  Askerden yana olanlar, olmayanlar


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004