Org. Büyükanıt Washington’daki konuşmasını sivil kıyafette yaptı. “Bazı korkularımızın üstesinden gelmemiz lazım. Türkiye’yi bölmeye kimin gücü yeter?” diye “sivil” bir çıkış yaptı ama onun verdiği mesajların tümünü “sivil” olarak nitelemek abartı olur. Nitekim büyük ölçüde “Türk milleti” ve “Türk Ordusu” ndan ibaret bir Türkiye resmetti. Hükümet, TBMM gibi kurumlara hiçbir atıfta bulunmadı. Örneğin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün kendisinden birkaç gün önce yaptığı Washington ziyaretinden söz etmedi.
Halbuki o da tıpkı Gül gibi Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley ile biraraya geldi. O da Gül gibi esas olarak Ermeni Soykırım Tasarısı ve Kuzey Irak konularını masaya yatırdı.
Ancak çok farklı yaklaşımlarla karşı karşıyayız. Örneğin Gül, görüşmelerinde, Ermeni Tasarısı’nın geçmesi durumunda Türk-Amerikan hatta Türk-İsrail ilişkilerinin çok derin yara alacağını, hükümet olarak bunun önüne geçmelerinin zor olduğunu açık açık söyledi. Öyle ki birçok kez sözlerine “sakın şantaj olarak algılamayın ama...” diye başlamak zorunda kaldı. Org. Büyükanıt ise daha uçağa bindiği andan itibaren Tasarı’nın geçmesinin dünyanın sonu olmayacağını vurguladı. Özellikle ABD ile yapılan askeri ihalelerin bundan olumsuz etkilenmeyeceğinin işaretlerini verdi. Yine Org. Büyükanıt, Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetimine kuşkulu ve eleştirel yaklaşırken hükümet, bazı şartların oluşması durumunda Kuzey’deki reel durumu kabullenebileceğinin işaretlerini verdi. Kısacası devletin zirvesinde bu son derece hayati konularda ne ölçüde koordinasyon, uyum ve mutabakat olduğu çok açık değil.
Vatan, 16 Şubat 2007
|