Akademik Dayanışma Araştırma ve Geliştirme Vakfı (ADAG) Başkanı Prof. Dr. Gürbüz Aksoy, Atilla Yayla’yı derslerden meneden Gazi üniversitesi yönetimini eleştirdi. Aksoy, “Rektörler, akademik hayatta bilim insanına neyin nasıl yapılması ve söylenmesi gerektiğini emreden ‘patronluk müessesesi’ değildir” dedi.
Yaptığı yazılı açıklamada üniversitelerin bilim insanlarına özgürlük ve güven ortamını sağlamakla yükümlü kurumlar olduğunu ifade eden Aksoy, “Rektörler, dekanlık gibi idari görevlerde bulunanlara emir verebilirler; belki de görevden alabilirler. Fakat aynı tasarrufu akademisyenlere yapamazlar. Çünkü akademik hayatta bilim insanına neyin nasıl yapılması ve söylenmesi gerektiğini emreden ‘patronluk müessesesi’ söz konusu olamaz. Akademik özgürlük de zaten budur. Bu özgürlüğün sınırını ise o uzmanlık alanının kendi entelektüel baskısı ve etik değerler belirler” görüşlerine yer verdi.
Bir akademik çalışmaya verilecek cevabın veya öne sürülen bir iddianın çürütülmesinin bilimsel metotlarla yapılması gerektiğine dikkat çeken Aksoy, “karşı cevaplar başka bir akademik çalışmayla gerçekleşmiyorsa ona itibar edilmez. Bu gerçekler ışığında Gazi Üniversitesi Rektörü’nün Prof. Dr. Atilla Yayla hakkında ders verdirmeme uygulamaları dahil yaptığı işlemler, akademik özgürlük açısından kabul edilemeyeceği gibi, ‘Türkiye’nin Yükseköğretim Stratejisi’ adlı YÖK tarafından hazırlanan rapora da aykırı bir tutumdur” açıklamasında bulundu.
Bu aradaTürkiye Gençlik Birliği Genel Sekreteri Osman Yılmaz, Prof. Dr. Atilla Yayla’nın ‘’kamu görevinden ve üniversite öğretim üyesi mesleğinden çıkarılması’’ talebiyle YÖK’e dilekçe verdi.
Türkiye’deki 40’a yakın üniversitenin Atatürkçü düşünce kulüpleri ve topluluklarının katılımıyla oluşturulduğu bildirilen Türkiye Gençlik Birliği’ne üye bir grupla YÖK binasına gelen Yılmaz, binanın önünde basın açıklaması yaptı.
MAKSAT, AB SÜRECİNİ BALTALAMAK
Yayla’ya bir destek de Sosyal Etüdler Derneği’nden (SETÜD) geldi. Yaptığı yazılı açıklamada, Prof. Dr. Atilla Yayla’yı hedef alan karalama ve linç kampanyasının evrensel bir insan hakkı olan ifade özgürlüğünün hala ülkenin en önemli sorunlarından biri olduğunu gösterdiğini ifade eden SETÜD Genel Başkan Yardımcısı Av. İsmail Civelek, bir akademisyenin kendi alanı ile ilgili yapmış olduğu analizin hedef yapılmasının AB yolunda Türkiye’nin tekerine çomak sokmak isteyenlerin ve mevcut konumlarını muhafaza etmek isteyenlerin beyhude çırpınışları olduğunu belirtti. Yaşanabilir bir Türkiye için, fikre saygı göstermek gerektiğine işaret eden Civelek, “Hoşlanmadığımız ve tasvip etmediğimiz fikirlere de tahammül edebilmeyi, cevabını da yine fikirle vermeyi öğrenmeliyiz. Hiçbir kurum, kuruluş ve şahıs kendini ayrıcalıklı ve tartışılmaz görmemeli. Fikir özgürlüğü çerçevesinde eleştirinin bir hak olduğunu ve bir takım yanlışlıkların da ancak bu şekilde düzeltilebileceği kabul edilmeli” dedi.
Civelek açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Fertler kendi haklarına sahip çıktıkları gibi başkalarının haklarına da sahip çıkmalıdırlar. İnsanların talep ettiği hakların karşılığı evrensel temek hak ve özgürlükler içerisinde mevcuttur. Ancak önemli olan bu haklara gerek bireysel olarak ve gerekse toplumsal örgütlenmeler olarak sahip çıkmaktır.”
|