Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

AB: Kıbrıs’ta yine sonuç yok

AB dönem başkanı Finlandiya, Kıbrıs konusunda taraflarla bir süredir sürdürülen görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığını bildirdi. Avrupa-Akdeniz Süreci (Euromed) toplantısına katılmak üzere Finlandiya’nın Tampere kentinde bulunan Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Yorgo Lillikas ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile ayrı ayrı görüşen Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja, görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığını açıkladı.

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja ile görüşmüştü. Gül, Finlandiya’nın Tampere şehrinde düzenlenen Avrupa-Akdeniz Süreci (Euromed) dışişleri bakanları toplantısı öncesinde, Tuomioja ile bir araya geldi.

Gül, yaklaşık bir saat süren görüşmenin ardından gazetecilerle görüştü. Gül, gazetecilere görüşmelerin faldalı geçtiğini söylemekle yetinirken Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja, daha sonra yaptığı açıklamada Kıbrıs konusunda taraflarla bir süredir sürdürülen görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığını açıkladı.

/ TAMPERE

28.11.2006


 

ZİYARETİN AMACI

Vatikan Sözcüsü Federico Lombardi, ziyaret öncesi yaptığı açıklamada, Papa’nın ziyaretinin İslâmla diyalogdan çok Ortodoks-Katolik yakınlaşmasını amaçladığı yönündeki görüşlerle ilgili olarak, ziyaretin gerek Hıristiyanlık ve İslâmı, gerekse Katolik, Ortodoks, Protestan ve diğer Hıristiyan mezheplerini birbirine yaklaştıracağını; Hıristiyan mezhepleri arasındaki yakınlaşmanın Türk halkı veya başka kimselere karşı olmadığını, bu konunun siyasî bir yönü bulunmadığını söyledi.

İngiltere’nin önde gelen gazeteleri Papa 16. Benediktus’un bugün başlayacak Türkiye ziyaretiyle ilgili haber ve makalelere geniş yer verirken, The Times gazetesi, Papa olmadan önce Kardinal Ratzinger’in Türkiye’nin AB üyeliğine karşı sözleriyle “hata yaptığını” yazdı. İngiltere’de yayınlanan, Independent gazetesi; ‘Papa, Türkiye’nin Batı ile giderek artan anlaşmazlıklardan doğan öfkesini yatıştırmaya mı çalışacak, yoksa bunu daha da körüklemeyi mi seçecek?” diye sordu. Independent bu soruya bir karşılık vermiyor. Bunun yerine, hem Papa’ya hem de Türkiye’ye şu önerilerde bulunuyor: “Bu, semboller ile yüklü bir ziyaret olacak. Papa’nın da ev sahiplerinin de, doğu ile batı arasında medeniyetler çatışmasının kaçınılmaz olduğu şeklindeki yaygın görüşün kuvvetlenmesini sağlayacak en ufak bir harekette bulunmaması hayati önemde. Türklerin ılımlı çoğunluğu şunu iyi anlamalı, Papa’nın kışkırtması olarak gördükleri bu durum karşısında büyüklük göstermeleri, kendilerine duyulan büyük güveni daha da artıracaktır. Papa ise ev sahiplerini, ülkedeki hıristiyanların taleplerini içeren listeyi sunmak için değil, dostluk amacıyla Türkiye’yi ziyaret ettiğine ikna etmelidir.”

Independent gibi Times gazetesi de Papa 16. Benedict’in Türkiye ziyaretini başyazısında değerlendirdi. Bu ziyarette iki tarafın da diplomatik becerilerinin bir sınavdan geçeceğini anlatan gazete haberine şöyle devam etti: “Papa’nın görünürdeki amacı, hıristiyanlar için önemli dini mekanları ziyaret etmek ve Ekümenik Rum Ortodoks Patriği Bartolomeos ile görüşerek dünyadaki bir milyar Katolik ile 250 milyon Ortodoks Hıristiyan’ı yakınlaştırmanın yollarını aramak. Ancak asıl amacı, Vatikan ile İslam alemi arasında zedelenmiş ilişkileri tamir etmek ki bu, Papa’nın sözlerinden çok bunlara yönelik aşırı tepkinin sonucu.”

PAPA’NIN İSLÂM’A İLİŞKİN YORUMLARI

Times’a göre,Türkiye doğru olanı yaptı ve ziyaretin iptal edilmesine yönelik çağrılara kulak asmadı. Ancak 16. Benedict’in Papa olmadan önce söylediği, dini ve kültürü nedeniyle Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine karşı çıkan sözleri, Türkiye’nin durumunu daha tartışmalı hale getirdi. Papa bu konuda haksız. En azından, bu iki kültürün bir arada yaşayamayacağı tezine inanmadığını dile getirmelidir.”

Times’a göre, Papa 16. Benedict’in Türkiye ziyaretinin en tartışmalı bölümlerinden biri de Fener Rum Patriği Bartholomeos ile görüşmesi olacak. Gazete gerekçelerini şöyle sıraladı: “Türkiye laik bir devlet olsa da, 500 yıl boyunca Halife’ye ev sahipliği yapmış bir ülke. Ayrıca hem komşularında hem de sınırları içinde yeniden canlanan İslam’ın baskısını üzerinde hissetmektedir. Bu durum, Papa’nın Bartholomeos ile görüşmesini bir hayli tartışmalı hale getiriyor. Ekümenik Patrik, Ortodoks kiliseleri içinde ‘eşitler arasında birinci’ sayılır. Ancak Türkiye’deki konumu hassas, çok dikkatli olmasını gerektiren bir konumdur. Bu ülkedeki hıristiyanların sayısı birkaç bin ile sınırlı ve giderek daha fazla rahatsız ediliyorlar. Bin yıllık ayrılığın ardından, Ortodoks kilisesi ile yeniden yakınlaşma bu açıdan bir hayli zor olacaktır.”

Daily Telegraph “Papa Türkiye’ye gittiğinde, Türklerin 1683’te Viyana’da aldığı yenilgi İslam’ın Avrupa’yı fethine nokta koyduğundan bu yana, İslam ile Batı arasındaki en alevli çatışmayı simgeliyor olacak. Almanya’da yaptığı bir konuşmada, İslam’ın aklı dışladığı, Hıristiyanlığın ise aklı inancın merkezine yerleştirdiği yolundaki sözleri bir tartışma başlatma amacı taşıyordu. Ayrıca hiçbir Batılı hükümetin kendine sormaya cesaret edemediği bir soruyu ortaya atıyordu; ‘Özgürlükçü bir demokrasi, özgürlükçü olmayan bir dini azınlık ile nasıl baş edebilir?”

/ LONDRA

28.11.2006


 

Tsunami yetimleri unutulmadı

26 Aralık 2004 tarihinde yaşanan ‘asrın felâketi’ tusunami sonrası Endonezya’nın Açe Bölgesine Türkiye’den ulaştırılan yardımlara bir yenisi daha ilave edildi.

26 Aralık 2004 tarihinde yaşanan ‘asrın felâketi’ tsunami sonrası Endonezya’nın Açe Bölgesine Türkiye’den ulaştırılan yardımlara bir yenisi daha ilave edildi. Türkiye’nin Açe’ye uzanan yardım ellerinden biri olan “İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı” (İHH) tarafından yaptırılan ve adına “İstanbul Yetim Kompleksi” verilen yurdun açılışında duygusal anlar yaşandı. Endonezya’ya bağlı özel otonom bir bölge olan Açe, 4 milyon nüfusa sahip bir İslâm beldesi. Nüfusun yüzde 98’i Müslüman, kalanları ise Hıristiyan, Hindu ve Budist. Portekizlilerin saldırıları sonucu 1567’de Osmanlı’dan yardım isteyen Açe halkı, 2. Selim döneminde gönderilen 60 gemi dolusu Osmanlı askeri ile refaha kavuşmuş. Tsunami sonrası Açe halkına yardım gönderen Türkiye halkı, yetimler için yeni bir ‘yetimhane’ kurmuş oldu. İHH ve Endonezya’daki ‘partner kuruluşu’ PKPU Türkiye’den ulaşan bağışları değerlendirerek 5 bin metrekare üzerinde kurulu ve 9 binadan oluşan “İstanbul Yetim Kompleksi”ni yaparak hizmete açtı. Coşkulu karşılama Açılış için Türkiye’den Açe’ye giden heyeti coşku ile karşılayan Açeliler, yol boyunca da Türk heyetine sevgi gösterilerinde bulundular. Bir ellerinde Açe, bir ellerinde Türk bayrakları bulunan yetim çocukların “Salamat datang” (hoşgeldiniz) çığlıkları duygu dolu anlar yaşanmasına vesile oldu. Türkiye’den AKP Adıyaman Milletvekili Faruk Ünsal, gazeteciler ve Dernekler Müdürlüğü görevlilerinin katıldığı açılış, Kur’ân-ı Kerim okunmasıyla başladı. Törende konuşan İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay, Türk halkının yardımlarının yerine ulaştırılmasında sadece aracılık ettiklerini söyledi. Yarının anneleri yetişecek Açe hükümet yetkilisi ve Nad Valisi Mustafa Abubekir de; “Türk kardeşlerimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Burada yapılan yetimhanenin ismini İstanbul Yetimhanesi olarak verdik. Buraya asla yıkılmayacak bir bina yaptınız. Bu bina bugün yetimler için kullanılacak, ama gelecekte iyi bir nesil yetişmesine vesile olacak. Allah sizden razı olsun” dedi. “Türk kardeşlerimize selam götürün” diyen PKPU (Milli Zekât Toplama Komitesi) Başkanı Sahabudin ise, Açe için yapılan her türlü hizmetin önemli olduğunu ifade ederek, “Burada yaralarımızı sarmakla kalmadınız, ekonomik olarak da desteklediniz. Bugün burada kalan 100 yetim kız çocuğumuza kucak açtınız. Yarının anneleri, çocuklarına sizden övgüyle ve minnetle bahsedecekler” şeklinde konuştu. Açeli ‘minik duâlar grubu’ Yetimhanede kalan kız çocukları, açılışta bir konser verdi. Türkiye’de meşhur olan ‘minik duâlar grubu’nun ilâhilerinden bazılarını seslendiren yetim kızlar, bilhassa açılışa Türkiye’den katılanlar açısından sürpriz oldu. “Teşekkür ederim Allah’ım”ı seslendiren yetim kızlar, büyük alkış aldı. Emin ellerdeler Açe’de açılan İstanbul Yetim Kompleksi’nde 100 yetim kız öğrenci barınacak. Tam teşekküllü ‘Yetim Kompleksi’nde; kütüphane, bilgisayar odaları, klinik, hobi salonları, okul, yemekhane, yatakhane, spor salonları, mescid, toplantı odaları, laboratuvarlar ve etüd odaları bulunuyor. Duâlı açılış İstanbul Yetim Kompleksi; AKP Adıyaman Milletvekili Faruk Ünsal, İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay, Nad Valisi Mustafa Abubekir ve PKPU Başkanı Sahabudin tarafından duâlarla hizmete açıldı.

Faruk ÇAKIR / BANDA AÇE

28.11.2006


 

Merkel yan çizdi

Ankara ziyaretinde, ülkesinin Türkiye'ye verdiği “AB desteği” sözünü tutacağını söylemiş olan Almanya Başbakanı Angela Merkel ağız değiştirerek, Türkiye’ye AB tam üyeliği yerine “imtiyazlı ortaklık” önerilmesinin doğru olduğunu ve doğru kalacağını savundu.

28.11.2006


 

Lübnan Irak olmasın

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Lübnan, bir Irak olmasın diyoruz. Bunun için de komşu ülkeler olarak hepimizin üzerinde sorumluluklar var. Atılması gereken adımları Türkiye olarak süratle atacağız’’ dedi.

Recep Tayyip Erdoğan, Ürdün’den dönüşünde, Ankara Esenboğa Havalimanı’nda açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Kral Abdullah ve Başbakan Maruf El Bahit ile son derece yararlı görüşmeler yaptığını söyledi. Önceki gün, gerek başbakan gerek heyetler arası görüşmelerle dolu dolu bir gün geçirdiklerini ifade eden Erdoğan, Petra Antik Kenti’ne yaptıkları ziyarette de turizm bakanlarıyla turizm konusunda neler yapılabileceğini konuşma fırsatı bulduklarını dile getirdi.

Kral Abdullah ile Genç Arap Liderleri Konferansı’nda biraraya geldiklerini kaydeden Erdoğan, burada uzunca bir sunum yaptıklarını, Kral Abdullah ile başbaşa ve heyetlerarası görüşme gerçekleştirdiklerini bildirdi.

Erdoğan, görüşmelerde, işbirliğini daha da geliştirmek için ortak iradeye sahip olduklarını gördüğünü dile getirdi. Türkiye ile Ürdün arasında uzun yıllardır serbest ticaret anlaşmasının gerçekleştirilemediğine dikkati çeken Erdoğan, 2007’nin ilk ayında bunu tamamlayabileceklerini anlattı. En geç 3 ay içinde bununla ilgili imzaların atılması noktasında karara vardıklarını belirten Erdoğan, serbest ticaret anlaşmasıyla Türkiye-Ürdün arasındaki ticari ilişkilerin yalnızca kendi aralarında değil, üçüncü ülkelere de yansımasının çok daha farklı olacağını vurguladı.

Erdoğan, 3 Aralık’ta İran’ı ziyaret edeceğini belirterek, “ Bütçe çalışmalarının arasında planlayabilirsem, süratli bir Suriye ziyaretini de bu arada gerçekleştirmeyi planlıyorum’’ dedi.

/ ANKARA

28.11.2006


 

Erdoğan, bugün Letonya yolcusu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Letonya’da yapılacak NATO Zirvesi’ne katılmak için bugün başşehri Riga’ya gidecek. Başbakan Erdoğan’a, ziyaretinde Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve diğer yetkililer eşlik edecek.

Başbakan Erdoğan, Letonya Ulusal Opera Binası’nda, Letonya Cumhurbaşkanı Vaira Vike Freiberga’nın ev sahipliğinde, NATO Devlet-Hükümet-Heyet başkanları, Genel Sekreter, Bakanlar, AB ODGP Yüksek Temsilcisi, NATO Parlamenter Asamblesi Başkanı, Daimi Temsilciler, Genel Sekreter Yardımcısı, Askeri Komite Başkanı, Stratejik Komutanlar, Uluslararası Sivil ve Askeri Yazmanlığın kıdemli yetkilerinin eşleriyle birlikte davetli olacağı kültürel programa katılacak.

Zirve süresince Başbakan Erdoğan’ın, aralarında ABD Başkanı George W. Bush’un da bulunduğu bazı liderlerle ikili görüşmeler yapması bekleniyor. 26 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getirecek olan zirvede, ele alınacak uluslararası konular içinde önceliği Afganistan teşkil ediyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım Çarşamba günü Türkiye’ye dönecek.

/ ANKARA

28.11.2006


 

ADAG: Rektör patron değildir

Akademik Dayanışma Araştırma ve Geliştirme Vakfı (ADAG) Başkanı Prof. Dr. Gürbüz Aksoy, Atilla Yayla’yı derslerden meneden Gazi üniversitesi yönetimini eleştirdi. Aksoy, “Rektörler, akademik hayatta bilim insanına neyin nasıl yapılması ve söylenmesi gerektiğini emreden ‘patronluk müessesesi’ değildir” dedi.

Yaptığı yazılı açıklamada üniversitelerin bilim insanlarına özgürlük ve güven ortamını sağlamakla yükümlü kurumlar olduğunu ifade eden Aksoy, “Rektörler, dekanlık gibi idari görevlerde bulunanlara emir verebilirler; belki de görevden alabilirler. Fakat aynı tasarrufu akademisyenlere yapamazlar. Çünkü akademik hayatta bilim insanına neyin nasıl yapılması ve söylenmesi gerektiğini emreden ‘patronluk müessesesi’ söz konusu olamaz. Akademik özgürlük de zaten budur. Bu özgürlüğün sınırını ise o uzmanlık alanının kendi entelektüel baskısı ve etik değerler belirler” görüşlerine yer verdi.

Bir akademik çalışmaya verilecek cevabın veya öne sürülen bir iddianın çürütülmesinin bilimsel metotlarla yapılması gerektiğine dikkat çeken Aksoy, “karşı cevaplar başka bir akademik çalışmayla gerçekleşmiyorsa ona itibar edilmez. Bu gerçekler ışığında Gazi Üniversitesi Rektörü’nün Prof. Dr. Atilla Yayla hakkında ders verdirmeme uygulamaları dahil yaptığı işlemler, akademik özgürlük açısından kabul edilemeyeceği gibi, ‘Türkiye’nin Yükseköğretim Stratejisi’ adlı YÖK tarafından hazırlanan rapora da aykırı bir tutumdur” açıklamasında bulundu.

Bu aradaTürkiye Gençlik Birliği Genel Sekreteri Osman Yılmaz, Prof. Dr. Atilla Yayla’nın ‘’kamu görevinden ve üniversite öğretim üyesi mesleğinden çıkarılması’’ talebiyle YÖK’e dilekçe verdi.

Türkiye’deki 40’a yakın üniversitenin Atatürkçü düşünce kulüpleri ve topluluklarının katılımıyla oluşturulduğu bildirilen Türkiye Gençlik Birliği’ne üye bir grupla YÖK binasına gelen Yılmaz, binanın önünde basın açıklaması yaptı.

MAKSAT, AB SÜRECİNİ BALTALAMAK

Yayla’ya bir destek de Sosyal Etüdler Derneği’nden (SETÜD) geldi. Yaptığı yazılı açıklamada, Prof. Dr. Atilla Yayla’yı hedef alan karalama ve linç kampanyasının evrensel bir insan hakkı olan ifade özgürlüğünün hala ülkenin en önemli sorunlarından biri olduğunu gösterdiğini ifade eden SETÜD Genel Başkan Yardımcısı Av. İsmail Civelek, bir akademisyenin kendi alanı ile ilgili yapmış olduğu analizin hedef yapılmasının AB yolunda Türkiye’nin tekerine çomak sokmak isteyenlerin ve mevcut konumlarını muhafaza etmek isteyenlerin beyhude çırpınışları olduğunu belirtti. Yaşanabilir bir Türkiye için, fikre saygı göstermek gerektiğine işaret eden Civelek, “Hoşlanmadığımız ve tasvip etmediğimiz fikirlere de tahammül edebilmeyi, cevabını da yine fikirle vermeyi öğrenmeliyiz. Hiçbir kurum, kuruluş ve şahıs kendini ayrıcalıklı ve tartışılmaz görmemeli. Fikir özgürlüğü çerçevesinde eleştirinin bir hak olduğunu ve bir takım yanlışlıkların da ancak bu şekilde düzeltilebileceği kabul edilmeli” dedi.

Civelek açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Fertler kendi haklarına sahip çıktıkları gibi başkalarının haklarına da sahip çıkmalıdırlar. İnsanların talep ettiği hakların karşılığı evrensel temek hak ve özgürlükler içerisinde mevcuttur. Ancak önemli olan bu haklara gerek bireysel olarak ve gerekse toplumsal örgütlenmeler olarak sahip çıkmaktır.”

İbrahim DOĞRU / ANKARA

28.11.2006


 

Nüfus sayımı başladı

Devlet Bakanı Beşir Atalay, numaralama işlemleri tamamlanan Nevşehir, Kırşehir, Niğde, Aksaray, Çankırı ve Sinop illerinde, nüfus tespit çalışmalarının fiilen başladığını açıkladı.

Türkiye İstatistik Kurumunda (TÜİK), ‘’Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’’ bir başka deyişle ‘’yeni nüfus sayımı’’ konusunda bir basın toplantısı düzenleyen Atalay, nüfus kanununun ilkbaharda yenilendiğini, Ağustosta da numaralama işlemlerinin başlatıldığını hatırlattı.

Bundan sonraki aşamanın, numaralama işleminin bitiren illerde nüfus tespit çalışmalarına başlanması olduğunu anlatan Atalay, bu kapsamda numaralama işlemlerini tamamlayan Nevşehir, Niğde, Kırşehir, Aksaray, Çankırı ve Sinop illerinde nüfus tespit çalışmalarına fiilen başlandığını bildirdi.

Numaralama işlemini tamamlayan Kırıkkale ve Karabük illerinde de nüfus tespit çalışmalarının önümüzdeki hafta başlayacağını açıklayan Atalay, Ankara’da Keçiören’de numaralama çalışmalarınını tamamlandığını, önümüzdeki hafta bu ilçede de nüfus tespit çalışmasına başlanacağını ifade etti. Bakan Atalay, nüfus tespit çalışmalarının, en geç 2007 yılı Haziran ayı sonuna kadar tamamlanacağını da bildirdi.

/ ANKARA

28.11.2006


 

En pahalı su İstanbul’da

ASKİ Genel Müdürü İhsan Fincan, İzmir’de 10 metreküp suyun 11 YTL 90 YKr’ye, İstanbul’da 16 YTL’ye, Ankara’da ise 10 YTL 80 YKr’ye tüketildiğini bildirdi.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Haber Merkezinden yapılan yazılı açıklamada, ASKİ Genel Müdürü Fincan’ın, bir sohbet sırasındaki “İzmir, Ankara, İstanbul arasında 10 metreküp suda en ucuzu Ankara’dır” sözlerinin, bazı basın yayın organlarında “30 metreküp” olarak yansıtıldığı belirtilerek, “10 metreküp su baz alındığında, İzmir’de 10 metreküp su 11 YTL 90 YKr’ye, İstanbul’da 16 YTL’ye, Ankara’da ise 10 YTL 80 YKr’ye tüketilmektedir” denildi.

Bu arada Karadeniz’e dökülen Melen çayı, İstanbula içme suyu olarak dönecek. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, İstanbul Avrupa yakasında 3 milyon nüfusun içme suyu ihtiyacını karşılayacak, 5550 metre uzunluğunda, 5 metre çapında dev boğaziçi tüneli inşaatının anlaşması bugün imzalanacak.

DSİ Genel Müdürlüğünde düzenlenecek imza törenine, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler de katılacak. İlk etapta yılda 268 milyon metreküp, üçüncü etap sonunda ise yılda 1 milyar 190 milyon metreküp su verecek olan Büyük Melen Sistemi, İstanbul’un 2040 yılına kadar su ihtiyacını karşılayacak.

/ ANKARA

28.11.2006


 

Polisten Papa provası

Papa 16. Benedict’in İstanbul ziyareti için en üst düzeyde güvenlik önlemi alan İstanbul polisi, son hazırlıklarını yaptı.

Papa’nın geçiş güzergâhları ve ziyaret edeceği yerlerde görev alacak polisler, bugün görev tatbikatı yaptı. Papa’nın geçeceği Sahil Kennedy Caddesi üzerinde 50 mete ara ile yerleştirilen polis ekipleri “Papa provası” nda bile kuş uçurtmadı.

29 Kasım 2006 Çarşamba günü İstanbul’da olması beklenen Papa 16. Benedict için İstanbul polisi son güvenlik ve trafik provalarını yaptı. Papa’nın Atatürk Havalimanı’ndan itibaren gideceği güzergaha 50 metre ara ile polis ekipleri yerleştirildi. Sahil Kennedy Caddesi üzerinde güvenlik tedbiri alan polis ekipleri, provalar gereği Sahil Yolu’na çıkan yan yollarda da trafik düzenlemesi yaptı. İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ta aracı ile Papa’nın geçeği güzergâhtan geçerek provaları izledi.

/ İSTANBUL

28.11.2006


 

AB yolundaki engeller reformlarla aşılır

İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Nicholas Graham Faraday Baird, “Türkiye’nin AB’ye üyelik yolunda yaptığı reformları takdirle karşılıyoruz. Bu reformların hız kesmeden devam etmesini istiyoruz. Türkiye’nin, AB sürecinde yoluna çıkacak her türlü engeli akılcı şekilde aşarak yoluna hızla devam etmesini bekliyoruz” dedi.

Çeşitli gezi ve incelemelerde bulunmak üzere Gaziantep’e gelen Baird, İstanbul Başkonsolosu Barbara Hay ile birlikte, Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ünsal Göksen’i ayrı ayrı ziyaret etti.

Baird, ziyaretleri sonrasında yaptığı açıklamada, 1 ay önce Ankara Büyükelçiliği’ne atandığını, Türkçeyi öğrenmek için yoğun çaba gösterdiğini, çok olumlu sözler duyduğu Gaziantep’i görmek için bu güzel kente geldiğini ifade etti.

Türkiye ile İngiltere’nin geçmişten gelen dostluk ilişkilerinin çok iyi olduğunu, bu iyi ilişkiler doğrultusunda Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecini desteklediklerini ifade eden Baird, sözlerini şöyle tamamladı:

“Türkiye’nin AB üyelik sürecini tam olarak destekliyoruz, Türkiye’nin üyeliğinin, stratejik açıdan birliğe çok büyük kazanım olacağını düşünüyorum. Türkiye’nin AB’ye üyelik yolunda yaptığı reformları takdirle karşılıyoruz. Bu reformların hız kesmeden devam etmesini istiyoruz. Türkiye’nin, AB sürecinde yoluna çıkacak her türlü engeli akılcı şekilde aşarak yoluna hızla devam etmesini bekliyoruz. AB dönem başkanı olan Finlandiya’nın da Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin girişimini destekliyoruz. Barışa katkı yapacak her türlü girişimi desteklemeye devam edeceğiz.”

/ GAZİANTEP

28.11.2006


 

Kinay’dan “şiddete son” projesi

AKP Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay, gençlerin şiddet ve uyuşturucudan arındırılması için proje hazırladığını söyledi.

Projeye “Şiddet ve uyuşturucu karanlığına son” adını verdiğini belirten Kinay, planın hayata geçmesiyle ilköğretim ve lise çağındaki gençlerin tekrar topluma kazandırabileceğini kaydetti. Projeyi, Millî Eğitim, Sağlık ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na teslim ettiğini ifade eden Hasan Fehmi Kinay, “Geçtiğimiz günlerde resmî bir kurumun yaptığı araştırmanın sonuçları beni çok etkiledi. Araştırmada, bilhassa ilköğretim ve lise çağındaki gençlerimizin şiddet ve uyuşturucu batağına saplandığı gözler önüne seriliyordu. Bu durumdan etkilenerek, gençlerimizin tekrar hayata kazandırılması için bir proje hazırladım. Projede, uzmanlarca şiddet ve uyuşturucuya karşı durum tesbitinin ardından, aileleri bilgilendirme, okul yönetimlerini bilgilendirme ve çevre faktörlerinin ortaya konulması yer alıyor. İkinci aşamada ise, bu gençlere Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı uzmanlarının her türlü problemleri için devamlı destek vermesi geliyor. Proje çerçevesinde sivil toplum örgütlerinin katkısının da sağlanması amaçlanıyor” dedi. Kinay, 3 bakanlığın onaylaması durumunda, pilot bir il seçilerek projeye start verileceğini sözlerine ekledi.

/ KÜTAHYA

28.11.2006


 

TBMM’nin gündemi avukatlık sınavı

TBMM bu hafta da 14.00-23.00 saatleri arasında çalışacak.

Genel Kurul gündeminde kimyasal silahların imali ve geliştirilmesinin yasaklanmasıyla ilgili tasarı ve avukatlık sınavını kaldıran teklif bulunuyor. TBMM Genel Kurulu’nda bugün, avukatlık sınavını kaldıran yasa teklifinin geçen hafta başlanan görüşmelerine devam edilecek. Genel Kurulda, kimyasal silahların geliştirilmesi, üretimi, stoklanması ve kullanımının yasaklanması hakkındaki kanun tasarısının görüşmelerinin ardından SSK ölüm aylıklarıyla ilgili düzenleme yapılmasını içeren yasa teklifi ele alınacak. Teklif, Anayasa Mahkemesi’nin ilgili yasayı iptal kararı doğrultusunda, ölen sigortalının ölüm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan hükümlere göre aylık alan hak sahipleri için düzenleme yapıyor.

TBMM Genel Sekreterlik Teşkilat Kanunu’nda değişiklik içeren teklifi ile illerdeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının mütevelli heyetinde belediye başkanı yerine, kendisinin görevlendireceği belediye başkan yardımcısının görev yapmasına ilişkin yasa teklifi de Genel Kurulda görüşülecek.

/ ANKARA

28.11.2006


 

Yüce Divan’da Koray Aydın’ın duruşması var

Eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Koray Aydın’ın, “İhalelerde usulsüzlük yapıldığı ve mal varlığında haksız artış olduğu’’ iddiasıyla Yüce Divan’da yargılandığı davaya yarın devam edilecek.

Anayasa Mahkemesi heyetinin Yüce Divan olarak görev yapacağı duruşma, saat

10.00’da başlayacak. Koray Aydın’ın haksız edindiği iddia edilen mal varlığının araştırılması amacıyla oluşturulan 3 kişilik bilirkişi heyetinin raporu bekleniyor. Daha önceki duruşmada, 3 kişilik bilirkişi heyetinin, Yüce Divan Üyesi Serruh Kaleli’nin ‘’hakim’’ olarak katılımıyla, iddialara konu taşınmazların bulunduğu yerde, belirlenecek bir tarihte keşif yapması kararlaştırılmıştı.

Yüce Divan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok’un istemi üzerine Koray Aydın, eşi ve çocuklarının 2 milyon 320 bin dolar ve 2 milyon 317 bin mark (karşılığı Avro) değerindeki döviz, para, taşınır veya taşınmaz mallarına tedbir koymuştu.

/ ANKARA

28.11.2006


 

Başkan Saatçı kaza geçirdi

Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatçı, trafik kazası geçirdi.

Kazada Behçet Saatcı ve şoförü hafif, diğer araçtaki sürücü ise ağır biçimde yaralandı. Alınan bilgiye göre, Marmaris’te düzenlenen bir toplantıdan dönen Fethiye Belediye Başkanı Saatcı’nın içinde bulunduğu, Abdurrahman Ergun yönetimindeki 48 FB 001 plakalı makam aracı, Ortaca ilçesinde, Saci Koçak’ın kullandığı 48 D 0579 plakalı otomobille çarpıştı.

Kazada, başkan Saatcı ile şoförü Ergun hafif, diğer sürücü Koçak ise ağır biçimde yaralandı. Saatcı ve Ergun ayakta tedavi edilirken, Koçak ise Ortaca Devlet Hastahanesi’ne kaldırıldı. Koçak, burada yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla Muğla Devlet Hastanesi’ne sevkedildi.

/ ORTACA

28.11.2006


 

Antep’in fıstığı, Malatya’nın kayısısı

Uzmanlar, Antep fıstığı ve kayısının vücudun protein ve vitamin ihtiyacını karşıladığını, kalp sağlığı açısından da ilâç vazifesi gördüğünü açıkladı.

Yapılan araştırmalara göre Antep fıstığı ve kayısının protein ve vitamin açısından besin deposu olduğu bildirildi. Uzmanlar, 100 gram Antep fıstığının vücudun günlük protein, vitamin ve fosfor ihtiyacının yüzde 35’ini karşıladığını belirtti. Antep fıstığının protein yönünden 2 kat, fosfor yönünden 4 kat sığır etinden daha üstün olduğunu açıklayan uzmanlar, “Antep fıstığı şeker hastalığında kullanılabilir. İnce bağırsakta glikoz emilimini azaltır ve kan şekerinin yükselmesini önler. Kalp için Antep fıstığı kalp sağlığını korumada da önemli bir ilâç vazifesi görür. Akciğer için iyi bir iltihap temizleyicidir. Göğsü yumuşatarak ağrılarını hafifletir, öksürüğün geçmesine yardımcı olur” dedi.

Vitamin deposu kayısı

Kayısının A vitamini yönünden çok zengin bir meyve olduğu belirtildi. Kayısı A, B, C vitaminleri, protein, bol miktarda şeker ve madeni tuzlar ihtiva eden bir meyvedir. Cildi, mikrop ve mantarlardan korur, güzelleştirir. Gözlere parlaklık verir. Bağırsak tembelliğini giderir. Kalp kaslarını kuvvetlendirir. Safra bezlerini temizler, böbrekleri çalıştırır. Sinirleri güçlendirir. Aç karnına yenildiğinde kabızlığa iyi gelir.

Açlık sıkıntısı çekenlerin yanlarında mutlaka kayısı bulundurmaları gerektiğini ifade eden uzmanlar, açlıktan kan şekeri düştüğü zaman kayısı yenildiği takdirde kan değerinin dengeye geleceğini açıkladı.

/ BURSA

28.11.2006


 

Bilgisayar oyunları şiddeti arttırıyor

Psikolog Seçkin Yalçın, bilgisayar oyunlarının çocuk ve gençlerde teknolojiyi kazandırmanın yanı sıra şiddet çağını başlattığını açıkladı.

Psikolog Yalçın, bilgisayar oyunlarının yaygınlaşması ile gençler arasında şiddet olayının da arttığını işaret ediyor. Eskişehir Özel Anadolu Hastahanesi’nde görev yapan Yalçın, bu işte sektörden para kazanmak isteyenler ile ailelerin büyük ilgisizliğinin büyük rol oynadığını belirtiyor.

Çocukların ve gençlerin odalarına kadar giren bilgisayar oyunlarının gün geçtikçe daha fazla şiddet ihtiva ettiğini vurgulayan Yalçın, “Teknolojinin yaygınlaşması ve ucuzlamasıyla birlikte, bilgisayar çocukların ve gençlerin dünyasında çabuk yer edindi. Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde zamanlarının çoğunu okulda ve evde geçiren çocukların en yakın arkadaşı bilgisayar oldu” dedi.

Günümüzde bilgisayar oyunlarının 90 milyar dolarlık pazarıyla dikkatle incelenmesi gereken büyük bir sektör haline dönüştüğünü işaret eden Yalçın, “İlk ticarî bilgisayar oyunu olan Pong’ un 1974 yılında üretilmesinden sonra özellikle grafik teknolojilerde gelişmeler sayesinde bilgisayar oyunları oldukça gerçekçi hale geldi. Bugün birçok çocuk ve genç, zamanlarının önemli bir bölümünü oyun oynayarak geçirmektedir.” ifadesini kullandı.

Literatürde, çocukların ortalama oyun oynama süreleriyle ilgili daha önceden yapılmış bazı önemli çalışmaların yer aldığını hatırlatan Yalçın, şöyle devam etti: “Çocukların oyun oynama sıklıkları ve oyun tercihlerini belirlemek maksadıyla yapılan çalışmanın sonucuna göre, ortalama oyun oynama süresi haftada 4.2 saat olarak bulundu. Ortalama oyun oynama süreleri çocukların yaşına ve cinsiyetine göre farklılaşmaktadır. Cinsiyetin oyun tercihleri üzerinde etkisi olduğu gözlenmektedir. Sheery ve diğerlerinin çalışması erkeklerin shooter, spor, aksiyon, serüven oyun türlerini tercih ettiklerini, kadınların ise klasik oyun tahtası, oyun kâğıdı, zar, bilgi yarışması, ve bulmaca oyun türlerini tercih ettiklerini göstermektedir.”

Bilgisayar oyunlarının bugün çocukların ve gençlerin odalarına taşındığını ve gün geçtikçe daha fazla şiddet ihtiva ettiğinin altını çizen Yalçın, şunları söyledi: “Bilgisayar oyunu, 1962 yılında ABD’nin araştırma laboratuvarında doğdu. 2000’lerde ses ve görüntü efektlerinde ki olağanüstü gelişme, oyuncunun bilgisayarın içine alınmasını sağladı. Böylece oyuncu kellesini uçurduğu düşmanın sesini duyma ve beyninden boşalan kanı izleme olanağına kavuştu. Bilgisayar oyunlarının 35 yıllık tarihine baktığımızda bu oyunlar, büyük bir hızla yenileşiyor oyuncusuyla bütünleşip kişiselleşiyor, ses ve görüntü unsurunu devreye girmesiyle daha fazla şiddet unsuru barındırıyor.’’

Elektronik oyunların bilgisayarların hızla yaygınlaşmasıyla yeni nesil tarafından her gün daha fazla oynandığını kaydeden Yalçın, ‘’ Bilgisayar oyunu üreticileri geliştirdikleri yeni bir projeyle şiddet içerikli oyunların yerini genç nesilleri dünya meseleleri hakkında bilinçlendirmeyi amaçlayan oyunların alması hedeflenmektedir. ‘Darfur Ölüyor’, ‘Barış Müzarekecisi’ adlı oyunlarla çocukların ve gençlerin daha ilgili hale getirilip bilinçlendirilmeleri, sanal ortamda meseleye birebir etki etme deneyimi yaşatılıp, gerçek dünyada bilinçli bir müdahale isteği ve sosyal farkındalık kazandırmak hedeflenmektedir” açıklamasını yaptı. Yalçın, bu oyunların ortaya çıkmasında ve çocukların şiddet içerikli oyunlar oynamasından endişelenen ailelerin de önemli bir rolü vardır’’ şeklinde konuştu.

/ ESKİŞEHİR

28.11.2006


 

Zatürre, yaşlılar için daha tehlikeli

Ondokuzmayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Meftun Ünsal, halk arasında zatürre olarak bilinen pnömoniye bağlı ölümün, yaşlılarda gençlere oranla 3 kat fazla olduğunu bildirdi.

Doç. Dr. Ünsal, zatürrenin özellikle risk grubu hastalarda ölümle sonuçlanabilecek ciddî bir akciğer hastalığı olduğunu belirtti.

Zatürrenin belirtilerinin yüksek ateş, öksürük ve çoğu zaman pas renginde olan koyu kıvamlı balgam çıkarma olduğunu bildiren Doç. Dr. Ünsal, yaşlılarda hastalığın bazen sinsi seyrettiğini ve zatürre izlenimi vermeyebildiğini söyledi. ‘’Halk arasında zatürre olarak bilinen pnömoniye bağlı ölüm oranı, yaşlılarda gençlere göre 3 kat fazladır’’ diyen Doç. Dr. Ünsal, yaşlılarda zatürre gelişiminin daha sık görüldüğünü kaydetti. Yaşlılarda öksürük refleksinin, solunum sisteminin ve diğer savunma mekanizmalarının yetersiz olması sebebiyle pnönomi gelişiminin daha sık görüldüğünü belirten Doç. Dr. Ünsal, sıvı alınımının azalmasının da enfeksiyona karşı riski arttırdığını vurguladı.

Doç. Dr. Ünsal, şöyle devam etti: ‘’Altta yatan başka hastalıklar ve kullandığı ilaçlar hastalığın klinik tablosunu maskeleyebilir. Örneğin sürekli ağrı kesici ilaç kullanan yaşlılarda, ateş baskılanmış olabilir. Çok yaşlı hastalarda öksürük pek az olabilir, hiç balgam çıkmayabilir. Ancak hasta yorgun görünür ya da bilinci bulanıklaşır. Vücut ısısı düşer ve şok tablosu ortaya çıkabilir.’’

Hastahaneye yatan yaşlılarda zatürre gelişme riskinin normal kişilere göre 2 kat fazla olduğunu kaydeden Doç. Dr. Ünsal, ayrıca sigara içen yaşlılarda zatürre bulgularının altında bir akciğer kanserinden de şüphelenilebileceğini söyledi.

Aralık ayında aşı

Doç. Dr. Meftun Ünsal, zatürreye karşı pnömokok aşısının aralık ayı sonuna kadar yapılabileceğini bildirdi. Zatürreye yakalanma ihtimali yüksek kronik hastalığı olanlar ile 65 yaş üzerindekilerin pnömokok aşısı yaptırmaları gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Ünsal, hastalığın daha hızlı yayıldığı huzurevi gibi kalabalık alanlarda yaşayan yaşlılarla sağlık çalışanlarının da aşı yaptırmaları gerektiğini sözlerine ekledi.

/ SAMSUN

28.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004