Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

12 Eylül’ü aklama gayretleri

Aradan 26 yıl geçti, ama 12 Eylül tartışması dinmiyor ve dinmeyecek de... Türk siyasetindeki böylesine önemli bir kırılma noktası hakkında toplum böylesine ikiye ayrılmışken bitmesi de imkansız.

Bu tartışmayı kapamamız ancak darbeler konusunda—ayrım yapmaksızın—ortak bir görüşe varmamızla mümkün olacak, ki bugün öyle bir noktadan uzak görünüyoruz.

Son birkaç olay ve birkaç yazı—özellikle de Eve Dönüş filmi üstüne yazılan bazı yazılar—aramızdaki şiddetli görüş ayrılıklarını bir kez daha su yüzüne çıkardı.

Ferhan Şensoy’un yeni bir askerî darbeyi davul zurnayla karşılamak için sabırsızlıkla bekleyişi üzerine bir şey söylemeye gerek yok. Çünkü tipik değil. Bu kadar azgın bir demokrasi düşmanlığı Allah’tan ki sık sık çıkmıyor karşımıza.

Darbeciliğin bu kadar müstehcen bir savunusuyla arada bir karşılaştığımızda da ciddiye almamak, gülüp geçmek en iyisi... (...)Ama Eve Dönüş filmini bahane edip, lafı yine 12 Eylül’ün haklılığına getiren kimi yazarlar için aynı şey söz konusu değil.

Eve Dönüş filmi, iddia edildiği gibi,12 Eylül’e aşırı sert karşı çıkışı yüzünden, aynı konuya daha yumuşak, daha “insancıl” bir yaklaşımı benimseyen Babam ve Oğlum filmi kadar seyirci ilgisine mazhar olamayacaksa, bundan çıkan sonuç “12 Eylül’ü sert eleştirmeyin, çünkü halk destekliyor” sonucu mudur?(...)

Önemli tarihi olaylar yüzlerce filme, romana konu olurlar ve her biri de yazanın, yönetenin üslubuna, hassasiyetlerine göre farkı senaryolar içinde farklı şeyler anlatır. Ve kimse de, “insancıl” boyutu ön plana çıkarmış bir yönetmenin Naziler’e karşı daha hayırhah bir tutum içinde olduğu sonucunu çıkarmaz bundan.

Yani sorun filmlerde değil, bizim kafalarımızda... Sorun, kimilerinin olur olmadık her şeyi fırsat bilip 12 Eylül’ü aklama çabasına girişmesinde. Kaldı ki, “halkın çoğunluğu 12 Eylül’ü haklı buluyor, nitekim darbe anayasasına da yüzde 92 evet oyu verdi” deyip 12 Eylül’ü aklamaya çalışanlar da çok iyi bilir ki, darbeler kamuoyu çoğunluğu ile meşruiyet kazanamaz. İsterse bir toplumun yüzde 99’u darbeci olsun, darbe yine suçtur, yine Anayasa ihlalidir. Çoğunluk desteği hükümet götürür, yeni hükümet getirir ama hükümet götürüp darbe getiremez.

Kenan Evren’in bugün aramızda “akil adam” pozlarında dolaşması, “tonton dede” imajıyla halkın sempatisini kazanmış olması, filanca restoranda göğsünü gere gere yemek yiyebilmesi onun suçsuz olduğunu göstermez, sadece bizim toplum olarak hâlâ, demokrasi bilincimizin yerlerde süründüğünü gösterir. Tabii, bir de 12 Eylül’den beri yürütülen şu malum dezenformasyon kampanyasının hâlâ etkili olduğunu...

Yazmaktan kalemimizde mürekkep, dilimizde tüy bitti: “12 Eylül ölümleri durdurdu, canımızı kurtardı, candan daha kutsal bir şey olur mu?” deyip darbeyi haklı çıkaranlar neden bir kez olsun, 12 Eylül’le birlikte çatışmaların şıp diye durmasından şüphe duymazlar? 12 Eylül’den sonra harekete geçen ve kısa zamanda duruma hakim olan güvenlik güçleri, 11 Eylül’deki güvenlik güçlerinin aynısı değil miydi? Demek ki istenseydi, daha önce de durdurulabilirdi. Ama durdurulmadı.

Çünkü kışladan çıkmak için bahane arayanlara kaos lâzımdı.

Bugün, 17 Kasım 2006

Gülay GÖKTÜRK

18.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  12 Eylül’ü aklama gayretleri

  Şiddet ögesi içermeyen her fikir açıklanabilir”

  Sivil toplum çalışıyor!

  Kararları asker mi veriyor?

  Kemalizm aşılmadıkça statüko bitmez


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004