Mehmet Ağar siyasette de önemli deneyimler kazanmıştır. Bu sözlerini öylesine söylenmiş sözler olarak görmemek gerekir.
Terörle mücadele konusunda klasik askeri görüş çeşitli şekillerde tartışılmıştır.
Ancak terörle mücadelenin sadece “mümkün olduğu kadar fazla terörist öldürmek” olmadığını son yirmi yıldır yaşadıklarımız gösteriyor. Ölen her teröristin yerini bir başkası almaya devam ettiği sürece terörü bitirmek mümkün değildir.
Önemli olan, öldürülen teröristin yerini bir başkasının almasının koşullarını yok etmektir. Bunun için üzerinde anlaşma sağlanması gereken husus, olayın hem toplumsal hem siyasal boyutlarını görmektir.
***
Bizde uzun süre “terörün siyasallaşması” gibi bir üslup kullanıldı. Burada kastedilen, terörün kaynağındaki siyasi fikirlerin yasal ortamda savunulması.
Yani demokrasinin imkânlarını kullanarak yine bölücü faaliyetlerin bu kez silahsız olarak yürütülmesi.
* Türkiye gibi silahlı kuvvetleri dünya ölçüsünde güçlü olan bir ülkenin silah zoruyla bölünmesi mümkün değildir. Bu yolda ısrar sadece daha fazla ölüme yol açar, bunun ötesinde hiçbir toplumsal ilerleme sağlamaz.
Üstelik tam tersine; ülkemizde, radikal milliyetçi görüşlerin daha yaygın hale gelmesine yol açmıştır.
Türkiye’deki Kürt kökenli vatandaşların bir bölümünün “etnik” farklılık üzerine siyaset yapması bugünün meselesi değildir. Daha 1950’li yıllardan başlayarak bütün siyasi partilerde her seçimde “Kürt kontenjanları” ayrılmış, Her parti Güneydoğu’daki oyları çekebilmek için etkili Kürtlere listesinde yer vermeye bakmıştır.
Mehmet Ağar’ın, PKK’nın ateşkes ilanının ardından söylediği “dağda gezeceklerine düzde siyaset yapsınlar” sözünün üzerinde durmak gerekiyor. Aldığı bütün tepkilere rağmen hâlâ sözünün arkasında duruyorsa tekrar düşünmek şarttır.
Vatan, 17.10.2006
|