Giderek şöyle bir düşünce yer etti zihnimde demek ki, Türk Ordusu’ndaki her rütbeden subayın, özellikle de gençlerin nezdinde, üst rütbeli komutanların konuşkan olanları daha bir makbuldür.
Konuşkan orgenerallerin sözlerini içeren haberleri okurken, bu izlenimi alıyorum. İmam Hatip Liseleri’nin öğrencileri benden farklı düşünüyorlar diye onları kınamaya hakkım olmadığı söylenebilir. Aynı şey Askerî Liseler öğrencileri için de doğru olabilir. Ama yöneticilerin ve komutanların, biz yaşını başını almışlardan çok, lise öğrencilerine şirin görünme endişesiyle hareket etmeleri ve konuşmaları ne derece isabetlidir diye de ciddî bir tereddüdüm var doğrusu.
Bu genel bir değerlendirme. Özelde, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ile Genelkurmay Başkını Org. Yaşar Büyükanıt arasındaki tartışmayla meşgulüz.
Ben bu olana temelinden karşıyım. Genelkurmay Başkanı ile bir siyasî parti başkanının, siyasî bir karar veya teklif konusunda «sellemehüsselam» (hiçbir ilkeye aldırış etmeden, uluorta) tartışmalarını kesinlikle doğru bulmuyorum. Böyle bir şey olduysa kusur, hiç tereddütsüz komutandadır. Siyasetçilerden ve parti genel başkanlarından, bir tenkitte veya teklifte bulunurken sözlerini, «Acaba komutanlar ne der?» tereddüdünün süzgecinden geçirerek söylemelerini isteyemez ve bekleyemeyiz.
Bunu ben hep böyle düşündüm ve yazdım. Diyebilirim ki 28 mayıs 1960 gününden beri. Çünkü biz, askerin siyasete müdahalesinin ne demek olduğunu o zaman öğrendik. Bugün tekrarlamamın sebebi, onu da söyleyeyim, Ağar-Büyükanıt tartışmasından ibaret değil.
Geçenlerde Em. Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu bir törende, kürsüdeki konuşkan bir orgenaralimizi dinledikten sonra yanındakilere, «Hamdolsun dört yıllık sessizlik sona erdi» mealinde bir sözle memnuniyetini ifade etti.
Kıvrıkoğlu eski Genelkurmay Başkanımızdır. Haberi okurken, bir önceki Genelkurmay Başkanımız Em. Org. Hilmi Özkök’ü bir kere daha hasret, hayranlık ve saygıyla hatırladım.
Bu noktaya gelmişken şunu da söyleyeyim:
– Genelkurmay Başkanı, DYP Genel Başkanı’na hak ettiği cevabı verdi. Bakalım Ağar sözünde direnebilecek mi, kışkırtmacılığı komik bile değil.
Bu bir ilke tartışmasıdır. Demokrasinin ülkemizde de kurumsallaşması davasıdır. Yangına körükle gitme kundakçılığı değil.
Radikal, 17.10.2006
|