Bugünlerde, Avrupa Komisyonu çevrelerinde Türkiye yine çok konuşuluyor. TBMM’de 9’uncu reform paketinin ele alınması, Brüksel’deki bazı kesimleri hareketlendirdi. Ümitlerin artmasına yol açtı.
Nedeni de, 9’uncu paket sayesinde, önümüzdeki aylarda beklenen “Kıbrıs tren kazasının” engellenebileceği ümitlerinin artması. Ancak, bunun gerçekleşmesi için 301’in de pakete girmesi gerekiyor.
Bunun gerçekleşmesini bekleyen kişilerin başında da Komisyon’un genişlemeden sorumlu komiseri Olli Rehn geliyor.
Nedeni de çok basit. Zira, Türk yetkililer Rehn’e sürekli şekilde “hiç merak etmemesi” konusunda ümit vermişler. 301’in zaman içinde daha doğru yorumlanacağı, Yargıtay’ın içtihatlarla kendi ince ayarını yapacağını söylemişler. Olli Rehn de, ciddi bir insan olduğundan dolayı, resmi kişilerin söylediklerine inanmış. Ancak gelin görün ki, şu sıralarda küplere biniyor. Türk yetkililerin 301’e dokunmamaya yönelik yaklaşımlarını tepkiyle izliyor.
Ben de merak ediyorum...
Neden 301’e dokunamıyoruz?
Avrupa’yı bir yana bırakalım, 301’i kendimizi için değiştirmemiz gerekmiyor mu?
Yapamıyorsak, bari ne kendimizi, ne de başkalarını aldatalım...
* * *
BU MADDE İLE YAŞAYAMAYIZ...
Türk Ceza Yasası’nın 301’inci maddesini lütfen iyice okuyun. Gerekiyorsa, bir kaç defa daha okuyun. Anlamaya çalışın. Emin olun ben defalarca okudum, ancak anlayamadım. Sonunda da kendi kendime “galiba anlaşılmaması için yazılmış” dedim.
301, Türklüğe hakareti cezalandırıyor. Ancak, hakaret etmekle eleştirinin, fikir özgürlüğünün arasındaki sınırlar çizilmiyor. Benim için fikir özgürlüğü anlamına gelen bir cümle, bir savcı tarafından “hakaret” olarak nitelendiriliyor. İşin kötüsü, savcıların önemli bölümü “Ben dava açayım da başıma dert gelmesin. Kararı mahkeme versin” diyor ve sizin hayatınızı karartabiliyor.
İşte örnek;
Şimdiye kadar 301’den birçok dava açıldı ve mahkumiyet kararları alındı. Hele Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Hırant Dink kararını onaması, tüm ümitlerin yıkılmasına yol açtı. Göreceksiniz, bundan sonra dava açan savcı ve bu davaları kabul eden mahkeme sayıları artacak. Her eleştiriyi, devlete ihanet gibi gören, ulusalcı ve aşırı milliyetçi kesimler mahkemelere koşmak için fırsat beklerken; her eleştiriyi hakaret gibi yorumlama eğilimindeki yargı sistemi sürdükçe, bu kamuoyunun huzur içinde yaşamasına imkan yoktur. Bundan dolayı, 301 ya tümüyle kalkmalı veya değiştirilmelidir.
* * *
AKP, SEÇİMDEN KORKUYOR...
Geçenlerde, AKP’nin üst düzel yetkililerinden biri ile 301 konusunu tartışıyorduk. “Neden bu maddeye dokunamıyorsunuz?” diye sordum. Gülümsedi, “seçim döneminde olmasak, şimdiye kadar çoktan kalkmıştı” dedi. Yarı yarıya doğru bir gerekçe.
AKP’nin 301’i değiştirmekte ayaklarının geri gitmesinin bir nedeni seçimler. MHP’den çekiniyorlar. CHP’nin açacağı kampanyadan kaygılanıyorlar. Türk Devletini savunmasız bırakmakla suçlanacaklarını biliyorlar. Bu da oy kaybına yol açacağından dolayı, 301 ile fazla uğraşmak istemiyorlar.
Ayrıca, AKP’nin içinde de ne yazık ki, 301’i gerekli görenler var. Hem de hükümetin içinde önemli görevlerde bulunuyorlar.
Bu sorunu sadece Başbakan aşabilir, o da şimdilik susuyor.
Posta, 20.9.2006
|