Bu yaşananların İslam dünyasında aşırı ve haksız tepkilere dönüşmesine, böylece insanlık olarak içine çekilmek istendiğimiz ateşe buradan da odun taşınmasına engel olmak gerekir. Papa Katolik dünyasının ruhani lideri olabilir, ancak onun bu yaklaşımının bütün Hıristiyanlarca, bütün Katoliklerce, hatta bütün Papalarca paylaşılmadığı bilinmelidir.
Papa II. Jean Paul’den böyle bir açıklama duymamıştık; ondan önce de, yine yirminci yüzyılda bir başka papa, XI. Pius, Libya’ya gönderdiği heyete şöyle nasihat ediyordu: ‘İmansızların arasına gittiğinizi düşünmeyin. Müslümanlar da İlahi Kurtuluşa erebilir. Tanrı’ya ulaşmanın yolları sonsuzdur’. İslama ve diğer dinlere karşı husumet beslemeyen, Müslümanlarla iyilikte işbirliğini savunan ve bunu yapan sayısız Katolik din adamı, akademisyen ve birey de vardır. Örneğin ABD’de Katolikler Bush ve ekibinin saldırganlığına karşı sağlam durmaktadırlar.
İkinci olarak, bu olayın Türkiye’de ve diğer İslam ülkelerindeki iktidar mücadelelerinde malzeme olarak kullanılmasına yol vermemek gerekir. Bu olayın Türkiye’deki Hıristiyan vatandaşlarımıza karşı olumsuz duyguları pekiştirmesine karşı çıkılmalı, onların din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin taleplerine karşı kullanılmamalıdır.
Papa’yı doğru veya yanlış görelim, sonuçta ifade ettiği bir fikirdir ve ona fikirle karşı çıkılmalı, eleştirilmeli ve bunun barışa hizmet etmediği vurgulanmalıdır; ama hepsi bu kadar. Pratik olarak da aşırı tepki vermek yanlıştır ve İslamı ötekileştirerek çatışmaları körüklemek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmek anlamına gelecektir.
Bush ve ekibinin bütün bu olayları nasıl seyrettiğini bir hayal edelim, pratik olarak da yapılması gerekenin ne olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
Star, 19.9.2006
|