(...)Bir de bu kitaplarda sık sık Allah kelimesinin geçmesi ve bu kelimenin Tanrı yerine kullanılması nedeniyle tartışma ve itirazlar var.
Radikal’in Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, Hıristiyan dünyaya ait metinleri çevirirken “Tanrı” denmesinin doğru olacağını, çünkü Allah’ın “özel bir ad” olarak tümüyle Müslümanların Tanrısı’nı temsil ettiğini yazdı. (Radikal, 22/08/06)
(...)İsmet sürekli bu sembolleri kullanarak “inanca vurguyu artırmanın bu ülkede masumane olmayan anlamları var” diyor. O yüzden de çocukları bu anlam ve sembollerin baskısından uzak tutmamız gerektiğini belirtiyor, ardından şunu ekliyor: Bilimle doldurmamız gereken kafaları daha minicikken siyasi-dini kavram ve sembollerle doldurup kendimizden yana çekmek istiyoruz.
***
Doğrusu, dinî hikâyeleri ve kavramları “siyasi-dini semboller” sınıflandırmasının içine koymakta ve İsmet Berkan’ı anlamakta zorlanıyorum.
Bence asıl bu tavır en koyu sekülerler (dindışı hayat yanlıları) için bile çok abartılı ve fazla siyasallaşmış bir tavır.
Üstelik bu tavır bizi gündelik hayatın ferahlıklarından da kopartıyor ve yazık oluyor.
Buyrun, hangi sosyal katmandan olursa olsun, bizim toplumumuzda çocukların büyükanneleriyle, büyükbabalarıyla ilişkilerine ve konuşmalarına bakın!
Sürekli “Allah”tan söz edilir. Öyle değil mi?
Ve çocuklar dedelerinden, ninelerinden dini hikâyeler dinleyerek büyür.
Biz de öyle büyüdük.
En çok o hikâyeleri sevdik, en çok ve tekrar tekrar o hikâyeleri dinlemek istedik.
Ben ve benim gibilere bakıyorum da...
Sonuçta ne oldu?
Böyle geçen çocukluğumuz bilimle ilgilenmemizi engelledi mi?
Hayır.
Sonuna kadar özgürlükçü ve demokrat olmamızı engelledi mi?
Hayır. Asla.
Vatan, 28 Ağustos 2006
|